EN güzel teklifi benim hasta Fenerbahçeli olan diş doktorum Mehmet Avcı yaptı, "Bence yarın maç sütununu boş bırak" dedi. Harika fikir diye düşündüm ama sonra bu gidişle bu hakkımı daha sonra kullanabileceğimi düşündüm bu nedenle de yine yazıyorum.. Hani bütün ilk yarı boyunca kendimizi avuttuk ya "Küçük maçların büyük takımı Fenerbahçe" diye. İşte artık kupa ile beraber o sıfatımız da kalmadı. Artık gelen geçenin hırpalayıp köşede bıraktığı sönük bir Fener var. Bir takım düşünün ki, teknik direktörü gülmez, yönetim kurulu gülmez, başkanı gülmez, herkes surat eder..
Futbolcuların en önemlileri tamamen muallakta bırakılmışlar, dün bize "Sakat" diye sunulan Alex krizi aynen öngördüğümüz şekilde maalesef ikinci yarı başlamadan midemize oturmuş ve kaptanın "En iyi anlaştığım adam" dediği Semih'in de akibeti aynen mechul. Bilica ve Santos her gün saat kaçta kovulacaklarının kendilerine nasıl tebliğ edileceğini bekliyorlar. Nereden, hangi aracı menajerden türediği belli olmayan çoğu Fransız Ligi'nden asparagas transfer haberleri ortalıkta esip duruyor.
Bu maçta Fenerbahçe yine bir 2. Lig ama normalde 3. Lig olan bir takıma karşı yine yokları oynadı. Maçın geneline baktığımızda daha hızlı konraatağa çıkan daha çok gol kaçıran, kesinlikle daha arzulu oynayan Yeni Malatyaspor'du. Fenerbahçe adına Emre'nin attığı direkte patlayan frikik dışında tek güzel hareket(!) Okan'ın kendi kalesine attığı vole golüydü. Ama tabii ki Okan'a kızacak halimiz yok.
Nisan ayında genç sanatçılara "Özgürlük sil baştan" diye büyük bir sergi hazırlıyorum. Bilmem anlatabildim mi?