Bunu daha önce Daum'da çok yapardı. Seyirciyi deli edene kadar. Dakika 85 olmuş maçı kazanmaya mecbur olan Fenerbahçe güya gol aramak için alay eder gibi Kazım ve Gökhan Ünal'ı ancak o dakika da sahaya sürüyor. Bunu futbol ile değil psikolojiyle açıklamak lazım. Ben Aykut'un patlama yapmak için aylardır böyle bir maç bekleyen Kazım'ı Dia ve Niang'ın yokluğunda sahaya sürememesini artık anlamaya çalışmıyorum. Yalnız pes demekle yetiniyorum.! Günün yıldızlar Fenerbahçe'de Emre ve Volkan.
Birincisi sahadabasılmadık yer bırakmıyor ve galip gelmek için sanki maçı kazanmak için ömründen 10 yılvermeye hazır. Volkan ise her hafta kendini aşıyor. Dün en az 4-5 gol kurtardı. Fenerbahçe ilk yarıda orta sahada oldukça arzulu ve önde basıyor.
Emre, Alex ve Semih kombinesinden doğan gol, çok iyi ama arkası gelmiyor. 42. dakika da Alex'in maestroluğuyla gelişen inanılmaz hızlı bir kontratak da Stoch'un Alex'e gol pasını çıkartmak yerine sefalet bir vuruşla topu yerden auta attığı an maçın kırılma noktası. Futbol oynayan o ince kale direği köşesine nişan almasını zaaf gösterisi olarak anlıyorum ama affedemiyorum. Bunun ardından 2.yarının başında gelen Bursaspor golü - ki Volkan o'nu da çıkarıyordu- skora dengeyi getiriyor. Bunun arkasından Fenerbahçe'nin panik içinde uzaktan şutlarla Topuz'la Stoch'la yaptığı sallapati gol denemeleri ve Semih'in kaçırdığı birkaç pozisyon her şeye rağmen kabul edelim ki artık Bursa gerçekten büyük takım olmuş. Hem teknik hem hızlı ve en azından Türkiye'de kimseye karşı bir kompleksi yok. Sonuçta Fenerbahçe Bursa'yı yakalamak için ciddi bir fırsat kaçırdı.
Aykut ne yazık ki büyük maçları kazanacak hamleleri ve psikolojik faktörleri iyi bilmiyor...