FUTBOL maalesef bazen ölüm gibi bir şey. Dünkü maç gibi bir felaket yaşadıktan sonra insan sanki bir daha 4 ay futbol seyretmeyecekmiş gibi bir hisse kapılıyor...
Dün maç başlar başlamaz Fenerbahçe önce kendisinden beklenilen hareketliliği gösterir gibi oldu ve özellikle Stoch ile Emre'nin hareketliliği umut verici bazı anlar yaratsa da 23. dakikada Stoch'un nefis şutuna kadar sarı-lacivertliler pozisyon üretemedi. İkili mücadelelerde PAOK'luların hep ayakta kalması hafif sert ve diri bir futbol oynamaları bu sezon oturmamış Fenerbahçe'nin işini daha da zorlaştıran faktörler arasındaydı.
Bunun yanı sıra Fenerbahçe defansında Santos, Bilica ve hatta Gökhan Gönül ve Topuz'un sürekli gereksiz laubalilik hataları seyircinin yüreğini ağzına getirdi.
Yunanlılar'ın sahayı çok iyi parsellemeleri çok iyi yardımlaşmaları ve çok iyi kademeye girmeleri Fenerbahçe'nin sahayı hiçbir sağlıklı kombinezonla aşamamasına neden oldu. İkinci yarının hemen başında Emre'nin attığı muhteşem gol tabii ki Fenerbahçeliler'e büyük umut verdi, ateşli ve çılgın Yunan seyircisini nihayet susturdu.
Fenerbahçe golden sonra nihayet biraz güven kazandı ve daha iyi oynamaya başladı. Birkaç kez Alex'le ikinci gole çok yaklaştı. Fakat maçın son 5 dakikasında Fenerbahçe defansının yine üst üste akıl almaz hataları rakibini gole yaklaştırdı. O beklenen gol 90 dakika sonrası Yunanlılar'ın sürekli denediği uzun toplardan birinde maalesef Müslimovic'in ayağından geldi ve Fenerbahçe Avrupa kepengini çok erken indirmiş oldu.
Bu maçta Niang bir soru işareti olarak kaldı. Cristian'ın neden sahaya sürüldüğünü her halde Aykut'tan başkası anlamadı. Gözler fizik üstünlüğü isteyen bir maçta Fener'i ileri taşıyabilecek ve Kazım veya Uğur Boral gibi isimleri aradı.
Son sözüm Fenerbahçe seyircisine; İç saha cezaları her halde yetmedi ki, bu sefer katlamalı dış saha cezaları almak için ellerinden geleni yaptılar. Allah akıl fikir versin!