Dünyanın tüm ilginç filmlerini sinemada veya geniş ekranlı televizyonlarda izleyip, tüm önemli tiyatro, happening ve operalarını takip edip, hepsinin en önemli anlarını beynimde askıya alabilmek, her birinde emeği geçmiş teknik kadro ve sanatçıların isimlerini, kariyerlerinin flaş anlarıyla beraber hatırlayabilmek isterdim.
Dünyanın tüm ülkelerini gezip, en önemli arkeolojik ve eski eser müzelerinin tüm işlerini, teknik fişlerini okuyarak inceleyip, Dünya tarihinde nereye oturduklarını, birbirlerini nasıl etkilediklerini bilerek izlemek isterdim.
Ülkemin ve dünyanın önemli gazete ve dergilerini Kennedy taramasıyla bile olsa okuyup, kendimi gündemin her beni ilgilendiren maddesini takip eder duruma getirmek isterdim.
Geçmişte hakkımı vermeyen, beni önemsemeyen, bana çelme atan her insanın hatasını anlayıp yüzleri kızararak benden özür dilemelerini ve bunu büyük bir tevazuyla kabul edip onları tüm günahlarıyla beraber affetmek isterdim.
Toplumun ve dünyanın tüm sanatsal iktidarı ve entelijensiyasının, tüm yaptıklarımı hakkını vererek izlemesini, benim arzu ettiğime yakın bir toklukta algılamasını, beni alkışlamasını ve de üstüne üstlük alçakgönüllülüğümü de methetmelerini isterdim.
Sanatının yüce tarihsel işlevlerini bilmeden hasbelkader medyada veya devlette bir makama yükselmiş tüm insanların, aynı gecede gaflet uykularından uyanacakları o süper partiyi organize edip, tüm bu beyinlere enjekte edilecek “sanat konsantresi”ni de hazırlamak isterdim.
Tüm yapıtlarımın, kendi koleksiyonuma sakladıklarım hariç, dünyanın en önemli koleksiyonlarına, müzayede satış rekorları kırarak ve ana sayfa haber bültenlerine dahil edilerek satılmasını isterdim.
Evimin, atölyemin, yazlıklarımın, dağ evimin, Paris, Cannes, Tokyo, Québéc ve New York villalarımın her birinin keyfini sürecek ve her birinde değişik nabızlarda sanat üretecek kadar onları yaşayabilmek isterdim.
Ruhumu en çok besleyecek müzik eserleriyle tesadüfen karşılaşacağıma, benim için en uygun olanların kusursuzca işleyen ve benim zevkime göre programlı bir bilgisayar tarafından önüme sıralı olarak sunulmasını isterdim.
Yeryüzünde Çin ve Fransa sahillerinde Med-Cezir hareketlerini, Avustralya ve Sahara çöllerinin sonsuz kum tepeciklerini, Amazon ormanlarının balta girmemiş yoğunluklarını, Hawai adalarının şelalelerinin ötesindeki gün batımlarını, büyük kanyonun küstah bağımsızlığını, muson yağmurlarının bereketini ve adını, varlığını bile bilmediğim onca diğer doğal güzelliği, bu Dünyaya gelmiş olmama şükredecek kadar doya seyretmiş ve etkilenmiş isterdim.
Çalışmalarımın, konseptine uyan tüm uluslararası yüksek prestijli sergilerin hepsinin küratörlerinin dikkatine sunulmasını ve hepsinin büyük bir tutkuyla bu işlerimi veya yenilerini, sergilerini onurlandırmak üzere benden saygıyla talep etmelerini isterdim.
Ana çalışma masamın üstündeki mükemmel düzende hatasız bir kurguyla işleyen bir sisteme sahip olup, yapılacak işler listemi eksiksiz ve kusursuz bitirecek, arşivden ne istersem ister görüntü, ister metin, leb demeden leblebiyi anlayarak bana getirecek, “unutma” kelimesini hiç bilmeyecek asistanlara sahip olmak isterdim.
Dünyadaki savaşların, fakirlerin, haksızlıkların ortadan kaldırılmasında etkin rol oynayacak kadar siyasi ve medyatik etkinliği olan bir sanatçı olmak, devlet adamlarını, yaptıkları kimi hatalar yüzünden mahcup duruma düşürmeden utandırmak isterdim.