En son ne zaman bir köpeğe tostunuzdan verip, teşekkür eden bakışlarıyla mutlu oldunuz?
DEHŞET VERİCİ BU TEKLİF PARLAMENTODA NASIL GÜNDEME ALINABİLDİ?
HÜDAPAR var ya hani? Hani şu aynı ismi taşıyan terör örgütünün korkunç eylemlerinden tanıdığınız o üç hece, Parlamento’ya AKP sayesinde girmiş olan parti. Hazırladığı “sokak hayvanları yasa teklifi”, bir ülkede çıkabilecek en iğrenç, en affedilmez yasa… ama zaten kafası hala orta çağda kalmış olan bir partiden ne beklersiniz ki?
AKP ve Cumhurbaşkanı bu yasanın çıkmasını destekliyor. Oysa, bundan üç yıl önce hayvanların mal statüsünden can statüsüne geçmesini sağlayan ve canlıların değeri ilgili en önemli cümleleri dini referanslarla da ortaya koyan Erdoğan, şimdi bu yeni yasa teklifini savunuyor. Yasa özetle şu: “Bütün sokak hayvanlarını toplayarak barınaklarda bir ay tutacağız, sahiplenilmeyenleri ise uyutacağız” bu cümleleri buraya yazmak bile bana korku filmi gibi geliyor. Bizlere düşen ise, tüm demokratik güçlerimizi kullanarak mani olmak. Bu yasa çıksa, sokaklarda canlarımızı toplamayı çalışanları durdurmaya yeminli halk arasında hiç istenmeyecek arbedeler çıkar. Bunu parlamentodakilerin kaçı öngörüyor! Yoksa yine “Ne olacak basarsın gazı, vurursun copu” şeklinde ucuz formüller peşinde mi olacaklar? Bir de “ötanazi” veya “uyutma” kelimelerini kullanıyorlar. Ötenazi de uyutmak da öldürmektir. Kelimeleri değiştirerek olayı sempatikleştiremezsiniz. Ötanazi: Yaşamından umut kesilen, öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın, acısını bir an önce dindirmek amacıyla ve hastanın isteği üzerine, yaşamına bir hekimce son verilmesi biçiminde gerçekleşen ölüm. Peki o zaman, hayvanlarla nasıl bir iletişime girdiniz de size izinlerini bildirebildiler!
BAKIN HAYVANLARA NELER YAŞATILIYOR BU ÜLKEDE!
Her şeyden önce şuna inanırım, ister Amerika ister Türkiye ister İsveç olun, demokratik olarak hangi seviyede olduğunuz, hapishanelerle ve hayvan bakımevleri ile ölçülür.
Hayvanların yaşadıklarına bakalım…
Sokak gerçekleri: “İnsan” olarak kabul edilen bazı canlıların videolarla, tutanaklarla belgelenmiş eylemleri… Hayvanları tekmeleme, taşlama, açlığa ve susuzluğa mahkum etme, araba arkasına bağlayıp sürükleme, boğma, kulübesinde uyurken canlı canlı yakma, tabancalarla veya saçma tüfekleriyle kurşunlama, zehirli kıymalarla öldürme, kuyruğunu kesme, kulaklarını kesme, üstlerine asit dökme, bağlayıp baltayla parçalama, bağlayıp balyozla patilerini ezme, kafalarını kesip atma, tecavüz etme, tecavüz ederek iç organlarını parçalama, büyü yapmak için (!) patilerini ve kuyruklarının kesme, karanlık izbe bodrumlar haftalarca aç bırakıp dövüştürme…. Okumaya devam etmeniz zor değil mi?
Toplama şartları: Yakalama kıskacı ile kan revan içinde boğularak toplama, vurularak toplama, ihaleyle görevi üstlenmiş bilinçsiz personel tarafından uyutucu iğne ile vurulma, hekimsiz toplama yapma (ki yasak), gece yarısı toplama, engel olmaya çalışan halkı darp etme, kolunu kırma, hastanelik etme…
Peki barınaklara: Kalbine çamaşır suyu enjekte edilerek 6 saat kıvrandırarak öldürülen canlar, susuzluktan kendi çişini içen hayvanlar, kafasına kürekle vurarak öldürülenler, açlıktan birbirini yiyenler, beton zeminlerde aç ve susuz ölümü bekleyenler, ölen kendi yavrularını yiyen anneler, küflü ekmek/bozuk hamurla beslenip zehirlenenler…
GÖRMEYE VEYA ÜZERİNE DÜŞÜNMEYE CESARETİNİZ VAR MI?
Doğruyu söyleyeyim, sokak hayvanlarına karşı yapılan zalimlik videolarını izleyemiyorum. Ama sanat merkezimin direktörü, sadece son iki haftadır yaşananlardan 4-5 video izletti bana... Kaçını izlemeye insanlığım yetti, bu bilgi bende mahfuz kalsın. Bunlar, en dehşet verici korku filmlerinden daha beter videolar… Çözümü herkes biliyor. Etkin kısırlaştırma kampanyası ile bu canların üremesini kontrol altına almak. Bakın, HayKonfed nasıl bir eylem planı öneriyor, 1393 belediye, 264 iş gününde, günde 11 kısırlaştırma yöntemine sadık kalırsa, 4 milyon sokak köpeği sorunu rakamsal olarak kontrol altına alınmış oluyor. Sorunun rasyonel kökenine inelim, hükümetin 2004 yılında çıkardığı yasaya göre, belediyeler sokakta yaşayan hayvanı kısırlaştırıp bakım ve aşılarını yapıp yaşadığı sokağa bırakmak zorunda. Peki 20 yıldır yerel yönetimler bu yasayı ne kadar uyguladı ve merkezi yönetim bunun denetlemesini hangi ciddiyette yaptı? Cevabı bugün karşımızda.
Ana konumuz tabii ki maliyet değil. Konumuz, canlıların yaşam hakları. Ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de belirttiği gibi öldürmek, kısırlaştırmanın üç katı bütçe ve personel gerektiriyor. Kimi siyasiler diğer canlılara olan merhametten, kültürel hoşgörüden bahsediyorlar. Konumuz merhamet değil, onların varoluş hak hakları! Bu varoluş hakları ile baş edemeyenler çözüm olarak soykırım öneriyorlar ve bunu yasallaştırıp Naziler gibi bir eylem planına bağlamak istiyorlar.
BAKIN BU MÜCADELEDE SİZE NELER DÜŞÜYOR?
Öncelikle siyasilerin hiçbir şekilde bu yasayı geçirmek ve uygulamaya koymak gibi bir keyfiyetleri veya çıkış yolları olamayacağını anlamaları lazım. Bunu da onlara anlatacak olan kişi sizsiniz. Kendi bölgenizdeki siyasi partileri arayın, milletvekillerinizi arayın, partilerin genel merkezini arayın, bütün siyasileri demokratik bir yaylım ateşine tutun. Ama bu iş için demokratik haklarınızı kullanıp protesto yürüyüşü yapacaksanız sakın köpeklerinizi kedileriniz götürmeyin. Ses, gürültü ve ezilme tehlikesi riskine girmeyin. Mesela Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı en güzel söylemlerinizle kuşatarak kendisini 2019’da Ankara Hayvan Dernekleri ile imzaladığı anlaşmaya sadık kalmaya davet edin. İşin özünü umarım özetleyebildim, bunun için her farklı tepkiyi yaşama geçireceğinizden hiçbir şüphem yok…