Kürtaj krizinde bulvarları dolduran o büyük kalabalığın arasına karışan ama yıllardır izlediğimiz Atatürkçü-laik çizgiyi küçümseyen, Türkiye'ye dayatılan rejim krizini görmezden gelen o zavallı "liberallere" soruyorum... Hani tek tip pankartlarıyla caddeleri dolduran, sözde demokrasi şampiyonluğuna soyunmuş ve sözcüleri kamuoyunu yönlendiren, o çok iddialı gruba... Şimdi nihayet 18. yumruğu yedikten sonra anladınız mı o alay ettiğiniz "laikliğin" ve -sizin deyiminizle- "laikçilerin"ne işe yaradığını ? Biraz pahalı geçiyor eğitim süreciniz!
Beyoğlu'nda akşamüstleri Atatürkçü gazeteleri sokmadığınız cafe'lerinizde buluşup içkinizi yudumlarken, Kemalistler'in yüzyıl üstünden suçlarını sayardınız. Şimdi oralar kebapçı oldu! "Düşünce Özgürlüğü"nü "türban" üzerinden savunurdunuz. Şimdi ana muhalefetin de marifetleriyle "türban sorunu" bitti. Sonuç mu? Basılmamış kitaplar toplatıldı, tuttuğunuz gazeteciler içeri alındı. Onda bile uyanmadınız, neredeyse "yanlış isimleri aldınız, onlar size yakındı, diğerleri gibi 'darbeci' (!) değildiler, buna benzer hatalarla Ergenekon davası başkalarına malzeme oluşturuyor" demeye yüzünüz vardı. Çünkü yaşam gücünüzün nereden kaynaklandığını anlayamayacak kadar sığdınız. Atatürkçü aydınlar saldırıya uğradığında görmezden geldiniz. Başka Atatürkçü sanatçılar Twitter krizlerinde tezgaha alındıklarında ideolojik düşmanlığınızı kusup, "o da hak etmişti"ye getirdiniz. İşiniz gücünüz 1923 Cumhuriyeti'ni yargılayıp günümüz Atatürkçülerini çapsız göstermekti. Tam anlamıyla "Alttan" almaya çalışırken, "Alabora" oldunuz! Siz hala radikal gazetelerinizin "düşünce" sayfalarında "namahrem"den girip, "ceberrut Kemalist devlet"ten çıkarken, gözlerinizin önünde, başka gerçek gazeteciler işten attırıldı. "Parasız eğitim" isteme cüreti gösteren (!) örgütçü (!!) gençler, aylarca hapis yattıktan sonra şimdi yıllarca cezaevine atılma tehlikesi yaşıyorlar! Tiyatroların nefesi kesiliyor, heykeller cadı avından nasibini alıyor, internet sansürümüz Çin gibi. Ve bu Ortaçağ uzantılarının ortasında hala sorsanız "uyum içinde Avrupa' ya giriyoruz"(!). En traji-komiğini de biliyorsunuz! Aranızdan bazıları, kullanım tarihi geçince diskalifiye edildiler, "Star" oldum derken, evde bamya ayıklamaya kaldılar!
Şimdi anladınız mı referandumda neden "hayır" dediğimizi? Şimdi anladınız mı bu Ortaçağ kararlarını taşıyabileceğiniz tek bir bağımsız mahkeme bile kalmamasının dramını? Sanmıyorum sevgili liboşlar! Demokrasinin, Cumhuriyet değerleri ile nasıl iç içe geçtiğini anlamanız için acı bedelleri belki kadınların değil, sizin ödemeniz gerekecek.
Bu "yeni" saldırı çerçevesinde, çeşitli sözde "tutucu-muhafazakar", özde ise tam tersine doğanın düzeninin tam karşıtı cehalet yüklü erkek egemen kesimin baskılarıyla, kadınların en temel hakları ayaklar altına alınıyor. Kürtaj ve sezaryenle başlayan sapkınlık, "zina"nın suç ilan edilme çabasından ayrılamaz. Çünkü tüm bu karanlıkçıların ortak noktaları belli: Kadın-erkek arasında özgür ilişkiye, flörte, aşka, cinselliğe, kahkahaya, hatta diyaloğa düşmanlar. Kadının bacak arasında gördükleri, ama ihale dağıtımlarında, Deniz Fenerlerinde aramadıkları namusu, işlerine geldiğinde kadının dizleri veya bir saç telinde de aramayı alışkanlık haline getirmiş, Ortaçağ insanları bunlar. Alkole, sanata, sinemaya, erotizme, heykellere, özgür yazarlara, edebiyata, tiyatroya kökten düşmanlar!
Sevgili kadınlarımız bu furyada "töre-namus(suzluk)" cinayetleri ve dayakları ile zaten her gün boğuşurken, şimdi de vücutları üzerindeki egemenlikleri yok edilmek isteniyor. Anlaşılan onlara bırakılmak istenen tek özgürlük, bu dünyayı fırsatını buldukları anda terk etme özgürlüğü! Ortaçağı artık kitaplardan öğrenmeye gerek yok, gazetelerden takip edin!
"Ana Muhalefet Partisi" liderimiz de bu vesileyle, -maalesef- kendisinin de röportajlarda küçümsediği "laikliğin" ve savunucusu "statükocuların" (!) ne işe yaradığını artık anlasın. Demek politika yalnız ekonomi ve yolsuzluk soruşturması değilmiş! "Aman içkiyi savunmayalım, bizi alkolik zannederler, şimdi erotik heykelleri savunmayalım bizi sapık zannederler, şimdi zinayı savunmayalım bizi ahlaksız zannederler" siyasetlerinin iflasıdır bu!
Dünya'ya örnek olacak şekilde, haklarına en erken kavuşmuş olan Türk kadınları, şimdi sahaya inerek değil, "sahadan ayrılmayarak" geleceklerine ve özgürlüklerine sahip çıkmaya mecburlar! Yanlarında olacağız.