Sayın Kılıçdaroğlu, CHP nihayet  “Tüzük Kurultayı”nı düzenliyor. Ne yazık ki, bu Kurultayı siz özgür iradenizle toplamadınız. ”Muhalif” delegelerin yurt çapında topladıkları imzalarla size ve MYK’nızın direncine karşın elde ettikleri bir sonuç bu. Keşke siz Genel Başkanlığınızdan sonra ilk fırsatta bu büyük açılımı sağlamış olsaydınız. Kaderin cilvesine bakın ki “Parti tüzüğünü demokratikleştirme” hamlesi, sayenizde (!), 1990’ların başından beri Partinin kapılarını sıkı sıkıya kapamış olanların öncülüğünde nasip oluyor! Siz bu imza sıkıştırmasına karşı, “O zaman o Tüzük Kurultayı’nın ilkini de biz yaparız” diye bir garip yol belirleyip, hep ötelediğiniz bu işe son anda girişiverdiniz. Yıllardır süren bu tüzük çabalarının en somut örneklerinden birini, yaptığımız uzun çalışmayla size iki yıl kadar önce sunmuştuk. Daha önce de Haluk Koç ve arkadaşlarının hazırladığı tüzükten de yararlanılmıştı ve CHP'de Partinin mükemmel bir demokratik tüzük hak ettiğine inanan geniş kitleler bu yeni projeye destek vermişti. Bu çabaları yok saydınız. Sosyal demokrat kültürün temel değeri olan emeğe saygıyı unutarak, bu hazırlıkları işler sıkışmadan karşılıksız vermiş arkadaşlarınızı görmezden geldiniz. Şimdi umarım bu sefer “mecburen” Tüzük Kurultayı’na girişmişken, kurmaylarınızla “gerçekten demokratik” maddeleri alır ve uygularsınız da, “miş” gibi bir sözde değişim senaryosuyla karşılaşmayız. Sn. Erdoğan Toprak’ın Habertürk’te ifade ettiği şekilde, milletvekili adaylıklarında “kadınlara ve gençlere olumlu kota” önerimizi nihayet duyup yeni tüzük maddeleri arasına aldıysanız, Türkiye’de siyasetin önü ciddi ölçüde açılmış olur. Tabii buna eklenecek onca başka madde var ki!

CHP sizin yönetiminizde maalesef artık tepetaklak gidiyor Sn. Kılıçdaroğlu; Karşı-devrimciler, sizlerin Y-CHP olarak özetlediğiniz “ezber bozan, Cumhuriyet değerlerini unutan (!)” stratejinizden güç alarak, abartılı bir özgüvenle, Cumhuriyet mirasını ters-yüz ediyorlar. Türban konusunda çektiğiniz beyaz bayrağın ardından, Dersim olayının “sorgulanış” tarzı, 19 Mayıs’ın uğradığı tırpan, “Andımız”ın kaldırılması ve şimdi anti-Cumhuriyetçi liberal medya Truva atlarının 2. kuşağının aklından dökülen “Gençliğe Hitabe kaldırılsın” kampanyaları... Bunlara her gün ekleyebileceğimiz yeni bindirmelerle iktidar partisi, Atatürk’ün mirasını silmek ve karşı-devrimi ”yaşama geçirmek” adına ses hızına geçiş yaptı. Sizin kontrolünüzde Partinin sessizce olan-biteni izlemesi, son derece belirgin bir boyun eğmeyle beraber yaşama geçiyor. Yakın danışman kadronuzun da yönlendirmesiyle, AKP’nin önünü açacak her yolu kullandınız. Laikliği savunmaktan utanır hale geldiniz; Anti-emperyalist mücadele,  yaşam tarzları, alkol, sanat, bunların her birini “savunmamak” için kendi aranızda bahaneler ürettiniz. AKP politikalarının yansımasından ibaret bir alanda, bir antrenman boksörü gibi, ringi kaplayan rakibinize teslim oldunuz. Partiyi ideolojik çizgisinden tamamen saptırıp, demokrasiyi çoktan unutmuş eski CHP yönetimini bile aratacak kadar seçmenlerinizin nabzından uzaklaştınız. Üstelik, verdiğiniz zararların telafisi bile büyük ihtimalle olamayacak.

Bildiğiniz gibi sizlerin de “teşvikiyle”, TSK kendi kendini lağveder gibi bir konuma itti. Atatürk patenti taşıyan bu kurum da, laikliği savunmaktan vazgeçip özgüven kaybıyla, küçücük bir ses bile çıkartmaktan ürker hale geldi, yürütülen bir psikolojik savaşa teslim oldu. Bakın Sn. Kılıçdaroğlu, TSK bu yolu tercih etmiş olabilir. Ama CHP’nin aynı köşeye sıkıştırılması mümkün değildir. Yürütülen Atatürk ve devrimlerini silme yarışına karşı CHP, tüm demokratik tepki gücünü toplayarak sahaya çıkmaya mecburdur. CHP’nin bu yakın kadronuzla yörüngeye oturtulamayacağı tartışmasız kesinlik kazanmıştır. Bu ekiple, CHP ideolojik ve fiili bir yok olma sürecine girmiştir.

Önünüzde iki seçenek var Sn. Kılıçdaroğlu. Ya derhal bu Tüzük Kurultayı’nın ardından Parti’yi bir seçimli Olağanüstü Kurultay’a taşıyıp yakın ekibinizi değiştirin, hatalarınızı kabullenme yoluna gidin ya da çok iyi başardığınız şekilde sizi siyasette önemli bir isim olmaya taşıyan “yolsuzluk dosyaları” na dönün. Bırakın CHP Genel Başkanlığını, o koltuğa 2. Cumhuriyetçi felsefelere prim vermeyen, Atatürk devrimlerinden utanmayan, “yargımıza belirli bir cemaatin sızması yoktur” demeyen, başka bir partilimiz otursun. Konumuz hangi partiyi yönettiğinizi size acilen hatırlatmaya çalışmak ya da işin doğal gereğini yapmak…  Saygılarımla…

Yazı Tarihi: 07.02.2012
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Bedri Baykam'ın yaşamı ve anıları - Tuba Emlek ile İz Bırakanlar