Geçen hafta, arşiv birikimimden bir kitabım çıktı. Sanat kariyerim hakkında ilk haber, 10 Mayıs 1963 tarihli Ulus Gazetesinde yayınlanmış. Ertesi gün de Cumhuriyet’te: "Resim alanında yeni bir 'Harika Çocuk". O günden bu yana geçen 50 yıl içinde Türk ve dünya basınında çıkan haberler arasından derlenmiş 1000 sayfa,  büyük boy bir ciltte yayınlandı. Her bir haber kendi dilinde bırakıldı. Fransızca, Arapça, Almanca, Japonca, Çince, Korece, Hintçe, İsveçce, Norveçce, Gürcüce gibi onca dil ve tabii İngilizce... Ama, ana 3-4 dil üzerinden herkes genel gidişatı takip edebilir. Belki bu kitabın en büyük işlevi, genç kuşağa arşiv bilincini getirmesi, sanal dünyaya güvenip oturmamalarının olası faydalarının dökümü... Bir de üretimi kolay görünen bu kitap, 5 yılda ancak çıkarılabildi! Sahra çölünü motosikletle aşmanın ne kadar zor veya kolay olduğunu ancak bunu deneyen bilir!

Yine geçen hafta Piramid Sanat'ta bir sergi açıldı: "Türk Çağdaş Sanatının Devrim Yılları: 80'ler". 11 sanatçımızın 80'lerde ürettikleri işler yer alıyor sergide: Hale Arpacıoğlu, Mevlut Akyıldız, Aydın Ayan, Bedri Baykam, İsmet Doğan, Serhat Kiraz, Kemal Önsoy, Bünyamin Özgültekin, Mithat Şen, Yusuf Taktak ve Şenol Yorozlu. 12 Eylül'ün getirdiği karanlık ortamın içinde insanlar nefesi sanatta bulmuş, sanat ve mizah dergilerinin satışı patlama yapmıştı. O ortamda sinemamız, yazarlarımız, ressamlarımız en üretken ve yenilikçi dönemlerini yaşamışlardı. Aynı 80'ler, batıda da şaşırtıcı, bol renkli dev işler üreten, yeni dışavurumcu sanatçıların egemenliği altındaydı. Bu sanatçıların ortak noktaları, 50'lerde doğmuş ve 80'lerin başından itibaren en çarpıcı işlerini üretmiş olmaları. Biz de aynı yaş ve yıl limitlerinde hareket ettik. Gerek teknik, gerek ebat, gerek yeni ifade şekillerinin hızla geliştiği bu dönemde, bazılarımız da siyasi duyarlılıkla hareket ederek 12 Eylül'ün zulmü hakkında işler ürettiler. 11 Ocak'a kadar sürecek olan bu sergi, tam bir müze ciddiyeti ile hazırlandı. 292 sayfalık kalıcı bir kitap da serginin tüm tartışma ve görsel kapsama alanını sanatseverlere taşıyor. Katalag yazarları: önemli aydınlarımızdan eski Cumhuriyet eleştirmeni Emin Çetin Girgin, ODTÜ'den ünlü sanat tarihçi Prof. Jale Erzen, Türk resminin önemli isimlerinden Prof. Tomur Atagök, 80’lerin bilindik kalemşörlerinden Can Külahlıoğlu. Kitapta, sergide de yer alan iki video çekimin dökümü de var. Emin Çetin Girgin, Yahşi Baraz, Yusuf Yaktak, Mevlut Akyıldız ve benim katıldığım bu söyleşiler de en açık dille dönemin tartışmalarını alevlendiriyor. Çünkü o dönemin başarılı sanatçıları, yalnız kendi kuşakları ve gençleri değil, kendilerinden önceki dönemin ünlü sanatçılarını bile doğrudan etkilediler. Onca belge ve fotoğraf, serginin destekçisi olarak mekanda izleyicilerle buluşuyor. 2005’teki Beral Madra’nın küratörlüğünde Karşı Sanat’ta düzenlenen sergiden sonra ilk defa gerçekleşen bu ender fırsatı kaçırmayın!

Bir başka önerim ise, Contemporary İstanbul sanat fuarı. Bu sene 9. cusu yapılan bu büyük fuar, Türkiye'nin ve dünyanın en önemli galerilerini bir araya getiriyor. Her kuşaktan Türk sanatçıların yanısıra,  bir çok uluslararası sanatçı da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ndeki bu büyük buluşmaya katılıyorlar. 13-16 Kasım tarihleri arasında olan bu fuarı da muhakkak gezin derim. Her yıl giderek gelişen "CI" fuarının kurucusu Ali Güreli, yönetmeni, 80’ler sergisi kitabında da katkısı bulunan ünlü eleştirmen Hasan Bülent Kahraman.

Tabii fuarın gündeme getirdiği bazı olumsuz konular da var. Türk sanat ortamı, dışarıdan sanat ithal ettiği kadar sanat ihracatı yapamıyor. Buna karşın Türk galeriler de yabancı sanatçıları ülkeye taşımaya devam ediyorlar. Bunun artısı eksisi tartışılır. Ama bir olgu var ki, cidden büyük bir ayıp. Kimi önemli Türk koleksiyonerler, "ben artık Türk sanatı almıyorum, elimdekileri de satıyorum" diyecek kadar bilinçlerini yitirmişler. İster batı, ister doğuda, siz bir Alman veya Hintlinin buna benzer bir gaf yaptığını düşünebiliyor musunuz?

Son sözümüz, kritik piyasa saptırmalarıyla Türk  sanatına ciddi zararlar veren müzayedeciler hakkında. İki müzayede evinin fuarın son iki gününde fiyat kırmak istercesine  müzayede tertiplemelerini öğrenip, şok oldum. Umarım gerçek koleksiyonerler, bu tavra karşı tepki gösterip o günlerde de fuara gitmeyi tercih ederler. Müzayedecilerin kendi mesleklerini bu şekilde ağır hatalarla işportacılığa dönüştürmeleri büyük gaf.

İşte böyle sevgili okurlar... "Atatürk haftası"nda, sizlerle sanat konuşmayı yeğledim. Arzu edenler bu hafta sanat fuarında benimle sohbete gelebilirler (LK111-Piramid Sanat standı)

Yazı Tarihi: 11.11.2014
Paylaş
Benzer Yazılar
27 Eylül 2022
Görüntülenme:

24 Ağustos 2022
Görüntülenme:

11 Kasım 2014
Görüntülenme:

Videolar
Alt
Bedri Baykam'ın yaşamı ve anıları - Tuba Emlek ile İz Bırakanlar