Son haftalarda TV tartışmalarını izlerken deliriyorum. Şimdi biraz mantık, bilgi ve cesaret vasıflarınızı toparlayın lütfen: Eleştireceğim insanlara ben nasıl “şeriatçı” damgası vurmayacaksam, onlar da ucuz tavırlarla bana “darbeci” damgası vurmadan, argümanlara argümanla yanıt versinler!

        Önce, en güncel “kavga”lardan bir demet: Nazlı Ilıcak ve yardımcı sözcüsü, “askerlerin hep darbe yapmak için ortam yaratma peşinde olduklarını” söylüyorlar ve kanıt olarak “bakın, 12 Eylül’den sonra hemen kesildi kanlı olaylar” diyorlar. Iyi de, biraz tutarlı olun: Ordu bu kadar “ortam” yaratmaya uğraşsa, iktidara her el attığında, aynı gün “nasıl geri çekileceğinin” planlamasını yapar mıydı? Gider, bir sürü Afrika veya Güney Amerika ülkesinde olduğu gibi koltuğa oturur, bir daha da kalkmazdı! Ayrıca bu iddiaları sarfedenler arasında, ordunun, 12 Eylül öncesi sağ ve soldan günde ortalama 30 kişiyi öldüren terör şebekelerinin yerine geçerek, her gün kılık kıyafet değiştirip duvarlara yazılar yazıp, evler basıp, vatandaşları 4 yıl boyunca tarayıp terör saçtığına inanan var mı? Varsa onları derhal “Madımak katliamını ulusalcılar ve derin devlet yapmıştır” zıpırlıklarını yayanların yanına, akıl hastahanesine yolluyorum. 12 Eylül’ün her şeyini eleştiriyoruz, ama herhalde terörü durdurmuş olmasına üzülmeyeceğiz!

        Başka bir nokta: Son zamanlarda yine 27 Mayıs’a saldırmak moda oldu ve ne yazık ki malum “Medya Çeteleri”nden bugün “darbeci” (!) damgası yememek için insanlar bu saçmalıklara susuyorlar… Mesela haddini aşan R.O. Kütahyalı isimli “Taraf”lı gazeteci, işi azıtarak “27 Mayıs’ı savunmak şerefsizliktir, alçaklıktır” gibisinden hakaretlere yelteniyor. Öncelikle, o sözleri hemen geri almaya mecbur olduğunu bilsin. Bu ülkede demokrasi uğruna canını vermiş Uğur Mumcu’dan Muammer Aksoy’a, Ahmet Taner Kışlalı’dan Abdi İpekçi’ye, sayısız binlerce aydın ve yazar-çizer, idam hataları hariç, 27 Mayıs Devrimi’nin arkasında kale gibi yer almışlardır. Bu ölümsüz şehitlerimize ve o günlerin tanıklarına, kimsenin bu şekilde hakaret hakkı yok. Hele bildiği yanıldığına yetmez yeni yetmelerin hiç yok! Örneğin 1 Şubat tarihli Milliyet, “Özgürlük tutkunu Abdi İpekçi” üzerine bir yazı dizisine başladı ve İpekçi’nin bir fotoğrafını yayınladı.O büyük insanın resminin altında “Onun döneminde Milliyet daha etkin bir habercilik yapmaya başladı” sözleri yer alıyordu. Halbuki o resimde ne yapıyordu İpekçi? 19-12-1959 tarihli Milliyet’in beyaz boşluklarla dolu ilk sayfasını gösterip “bakın şu rezalete!” der gibi demokrasi lincini hatırlatıyordu. O linç de, Menderes Hükümeti’nin aldığı traji-komik kararlarla, her gün haberler arasından işine gelmeyenleri çıkarttırıp, son anda yapılan bu sansürle gazeteleri ilk sayfasının büyük kısmını bomboş şekilde yayınlamaya mecbur etmesiydi!

        Bir başka konu, her yerde paranoyak-mağdurların “darbeci ve militarist” görme hastalığıyla ilgili… Gelin haberlere, makalelere bakalım: Bunu son 25 yıla uyguladığımda hiç bir militarist düzen meraklısı göremiyorum. Ama şeriatçılık düşkünleri özellikle 163. madde Türk Ceza Kanunu’ndan sorumsuzca çıkarıldıktan sonra her gün her yerdeler! Demokrasi açısından hangisi daha vahim? Bence ikisi de demokrasiye yakışmaz. Ama şeriatçıların bir ufak farkı var: Onlar geldiler mi, gitmezler ve oyunun tüm demokratik kurallarını “Allah” adına yok ederler

       Bir son hatırlatma: 163. Madde’yi kaldırarak yobazlığın önünü açanların en büyük tezi şuydu: “Efendim korkuya gerek yok, demokrasimiz zaten yeterince güçlü, o nedenle bırakın her şey ama her şey istisnasız serbest olsun, komünizm de, şeriatçılık da!” İyi de bu mantığa göre ülkede “militarist” varsa, ona da özgürlük tanımak mecburiyetinde değil misiniz? Zaten aksi halde nasıl izah edersiniz hem sözde demokrasi aşkınızı, hem de onu yok edecek olan “şeriatçılığa özgürlük” taleplerine bile olan “bonkör” müsamahanızı? Yoksa teorik özgürlükleriniz yalnız kendi seçim ve hedeflerinizle mi ilgili? Ben militarist filan hiç değilim ama mantığım sağlam ve soruyorum! Felsefi açıdan bu nasıl açıklanır? Bugünkü ders bu kadar, üstü haftaya! Bu Cumartesi saat 14-17 arası Taksim’de Piramid Sanat’ta.(www.piramidsanat.com) CHP Tüzük Devrimi projesi hakkında önemli bir panele davetlisiniz. Lütfen kaçırmayın! (www.chpdemokratikdevrim.org

Yazı Tarihi: 09.02.2010
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Bedri Baykam | Bir Haremim Olsun İsterdim / I Wish I had a Harem @Berlin