Türkiye’de sanki detay bir hukuk maddesi tartışması yapılıyormuş gibi, yeni Anayasa kapsamında, rejim darbesi ADI KONARAK gerçekleşiyor, laiklik hançerlenerek Atatürk Cumhuriyeti’ne son nefesi verdiriliyor. CHP ise yine bir hafta içi Kurultayı ile siyasi gündemin ortasında Kılıçdaroğlu’nun ilk defa çoğunluğunu kendi kontrol ettiği bir liste ile çalışma fırsatı bulacağı konuşuluyor. İyi de esas soru şu: CHP hedefleri olan bir siyasi Parti ise, bir gün hasbelkader iktidar olsa, nasıl bir toptan dönüştürülmüş Türkiye’yi teslim almış olacak? Elimizde bu gidişle demokrasiyi çalıştırabilecek herhangi bir mekanizma artığı bile kalmış olacak mı? CHP neyi hedeflediğini veya hangi dev tezgâhla karşı karşıya olduğunu anlıyor mu?
CHP, biraz sanki ANAP’ın dört eğilimini andıran bir biçim bozma peşinde koşturuyor. “Temiz işadamları”, “Sosyal demokratlar, liberaller, Atatürkçüler, sosyalistler” tanımlamalarına, adı geçen Bekaroğlu ile Parti’nin resmi dilinden bir de “İslami sosyalistler” açılımı eklenmiş oluyor! Siz bu yazıyı okuyana kadar, bu isim CHP’ye girse de, girmese de, adının bu düzeyde telaffuz edilmesi bile fazlasıyla anlamlı. Buna rağmen, malum eleştirilere de set çekmek isteyen Kılıçdaroğlu “Altı Ok tartışılmaz” diye net bir mesaj vererek ulusalcı çevreleri teskin etmek istiyor; ancak burada sormak lazım: Pardon ama sizin için “Altı Ok” ne anlama geliyor? Okçuluk federasyonu logosu mu? Göze hoş gelen sipariş verilmiş bir grafik tasarım mı?
Geçen hafta bu ülkede Cumhuriyet’in çöküşünün, demokrasinin yanlış tarifinden kaynaklandığını hatırlatmıştım. Demokrasi düşmanlarına, demokrasilerde yer ve eylem özgürlüğü vermek “çok demokrat olmak” mıydı; yoksa “demokrasinin ipini çekmek” mi? Bugün artık iktidar, çirkin anti-demokratik hedeflerini saklamadan basın özgürlüğü ve laiklik başta olmak üzere demokrasiyi imha etme planlarını yeni Anayasa ile devreye sokmuş durumda. Ne yazık ki “Yeni CHP” de, bu karanlığa kaymayı büyük ölçüde hızlandırıyor. “Solun kalesi”, AKP’nin laiklik ve çağdaş yaşam tarzlarına yaptığı saldırıları görmezden geliyor. Tarihte iktidarın hangi yöntemlerle ele geçirilip, nasıl illegal dayatmalarla pekiştirilebildiğini hatırlamıyor. Tüm bunlara ek olarak, Anayasa’nın değiştirilemez maddeleriyle beraber uğradığı kökten saldırı, CHP’yi artık belki de geriye dönülemez hatalarının dibine itmiş durumda. Bazı iktidarlar gücü elden bırakmamak için her şeyi yapabilirler. Hele artık o güç dengelerinde caydırıcı hiç bir unsur kalmamışsa! “Demokrasi, yalnız oyunun kurallarını kabul edenler arasında bir oyundur” kaidesini unutursanız, sonuçlarını böyle yerlerden toplarsınız. Gücü ele geçirince kuralları baştan kafalarına göre yazan zihniyetleri oyuna dâhil ederseniz, şikâyet hakkınız kalmaz. Teşekkürler SHP. Teşekkürler “Yeni CHP”.
Bugün CHP, Anayasa çalışmalarına katılarak AKP’nin şeriatçı-darbesini meşrulaştırmaktadır. Artık “basın hürdür, sansür edilemez” ve “devletin düzeni kısmi olarak bile dini esaslara dayandırılamaz” maddelerini bile doğrudan çöpe atabilen AKP, tarihi de keyfi şekilde değiştirmektedir: İsmet İnönü’nün adının ortaöğretimde kritik uluslararası ilişkiler metinlerinden çıkarılması, AKP dönemi övgüsünün ders kitaplarına sızdırılması, bu tavrın yansımalarıdır. Oluşturulmak istenen Anayasa’nın basın sansürü gerekçeleriyle, iktidar istediği her gazeteci cezalandırabilir. CHP o masadan kalkmayarak, komisyona varoluş desteği vererek, inşası süren yobaz kökenli ve sahte demokrasi iddiaları yüklü bu kandırmacaya ortak olmaktadır.
Türkiye, son dört yıldır, siyasi alanda kendisine karşı koyabilecek hiçbir kuvvet görmeyen AKP’nin hırs ve tahammülsüzlükleriyle boğuşamamaktadır. Bu saldırgan oluşuma karşı neredeyse kendi temel ideolojisini ve hatta varoluş nedenlerini iptal etmiş görünen CHP de, Kılıçdaroğlu döneminde hissedilir bir direnç gösterememektedir. İsa Gök, Haluk Koç, Nur Serter ve Muharrem İnce dışında bu uçuruma yuvarlanışı hangi vekillerin gördüğü pek bilinmemektedir. Oyları %20 civarında gezinen Atatürk’ün Partisi (?), bundan da daha dramatik şekilde sanki ideolojisiyle ve kökleriyle bağlarını koparmış, AKP’yi ülkede tek Parti iktidarı cennetine taşımıştır. Ülkenin muhalif aydınları ile oluşturduğu bağlar, ciddi rota değişiklikleriyle gelmediği sürece, boşa atılmış adımlar olarak kalır. CHP daha nereye kadar AKP’yi ülkede ve yurt dışında yasal platformda tutmaya yarayan korkuluk olmaktan çıkacaktır? Bugünkü Kurultay’da acilen tartışılması gereken başlıklar bunlardır.