CHP Kurultay’ı beklediğimiz hava içinde ses getirdi. Yalnız Mustafa Kemal’in Partisine has son derece imrendirici ve coşkulu görüntüler Türkiye'ye yansıdı…
         Partinin Olağanüstü Kurultaydan önce topluma yansıttığı üç başlı görüntü belirli odaklarda ciddi bir kriz beklentisi yaratmış, hatta Partinin çatısının çatırdayabileceği sanılmıştı. Bunlar, ne mutlu bize ki, boş çıktı. Kılıçdaroğlu belirli dengeleri ve dolaylı da olsa bazı diyalogları güçlendirmek adına yoğun bir hazırlık dönemi yaşadı.“Çarşaf mı, blok mu?” tartışması da kurultayda bir kırılma yaratamadı. İl Başkanları “Başkan öyle istiyorsa ‘blok’ olsun” dedikten sonra o konu da kapandı.
         Kılıçdaroğlu konuşmasında genel seçime yönelik birçok mesajı ve ekonomik vaadi Türkiye’ye duyururken, başta demokratik Anayasa ve Parti içi Demokrasi olmak üzere, birçok konuda tekrar ideal bir Türkiye, ideal bir Parti profili sözü verdi.
          Başka bir listenin olmadığı rahat bir ortamda yapılan genel görüşmelerde ben de söz aldım. Yaptığım ilk hatırlatma, 2011 seçiminin Türkiye’de kuşatma atındaki demokrasi adına bir “tamam mı, devam mı?” yanıtı getireceği gerçeğiydi. Bu kurultayı Silivri'deki can dostlarımızın da, Mumcu, Aksoy, Kışlalı, Hablemitoğlu gibi şehitlerimizin de izlediğini ve onlara karşı da bir sorumluluğumuz olduğunu vurguladım. İki hafta önce Partinin üst düzey isimlerinden birinin yaptığı 68'lilerle ilgili gafı temizlemek için CHP gençlerinin Mustafa Kemal ve Deniz Gezmiş gibi anti-emperyalist bir çizgiyi temsil ettiğini ve bundan gurur duyduğunu hatırlattım. (Kürsüden indikten sonra elimi tutarak ağlayan 68'li Hanımefendi’nin gözyaşlarını ve Parti’ye yönelik haklı sitemini unutamam). Konuşmamı bitirirken aday olup listeye giremeyen hiç kimsenin, Türkiye en kritik seçimine doğru yol alırken küsme veya istifa etme hakkı olmadığını ısrarla vurguladım.
         Tabii Parti yönetiminin de en azından benzer kaygıları taşıdığını topluma yansıtması lazımdı. Yapılan blok liste, açık konuşmak gerekirse, gerekli dengeleri pek gözetmiyordu. Bazı eleştirileri gündeme getirirken, CHP'yi korumak ve bu “İktidara Yürüyüş Kurultayı” na zarar vermemek için isim kullanmayacağım. Ama "açılım" adına, çeşitli farklı isimlerin alınması Kılıçdaroğlu için ne kadar önemli ise, halkın yakından tanıyıp güvendiği demokrat-cumhuriyetçi isimlerin bulunması da bir o kadar önemliydi. Parti Meclisi'nde yer alanların en az yarısını, bırakın kamuoyunu, partililer bile tanımıyorsa, bu Partinin halkla olan bütünleşmesinde sorun yaratabilir. Mesela Parti içi odakların malum isimlerini dışlamanın ötesinde, biraz da korkulan bir şekilde Kılıçdaroğlu'nun listesi, bu ülkenin Atatürkçülerinin yüreğine su serpecek isimleri, birkaç istisna dışında listeye almadı. Kimse çıkıp “Efendim nereden çıktı bu, Atatürkçülük kimin tekelinde, zaten kim karşı çıkmış” demesin. Bu konuda “CHP'yi medyokrasi yönlendirmesin” demiştik. AKP propagandisti gibi çalışan medyadaki kimi isimlerin CHP ana kadrosuna “şu girsin, bu girmesin” diye yaptıkları baskı sonuç vermiş gibi bir hava oldu! Defalarca söyledik ve söylemeye devam edeceğiz: CHP, kimi "özel" vakıfların, liberal medyanın önerdiği şekilde AKP'ye benzeyerek toplumla “kucaklaşacaksa”, hiç kucaklaşmasın daha iyi! Aynı yolda, ANAP ve DYP'nin nasıl siyasi bir iflasa uğradıklarını hatırlamayan var mı? Mesela CHP'nin demokratik bir tüzüğe erişmesini isteyen ve bu yönde somut çalışmalar yapmış kişilerin listeye alınmaması, Parti içi demokrasi sözlerinin uçuştuğu bir kurultayda pek tutarlı durmadı.
         CHP, Cumhuriyet Mitingleri kitlelerini yok sayarak iktidar olamaz. Kimse ölümcül bir hata yapıp, Atatürkçü oyları ne çantada keklik görsün, ne de küçümsesin!
Bu oylar ne yazık ki hep kaygan bir zemin üstünde gider gelir. Bu konuda CHP seçmeninin kimliğini de hiçbir PM tablosu bozamaz… Sonuçta CHP, genel seçimde adaylarını nasıl tespit edecek? Parti kapılarını halka açabilecek mi? İç-demokrasi vaatleri Partiye somut olarak nasıl taşınacak? Seçime giden süreçte, Kılıçdaroğlu’nun bu blok listede yaptığı hataları tekrarlama şansı yok. CHP ülke adına kazanmaya mecbur olduğu bir seçimde, temellerini yoksayarak aday listelerini oluşturamaz! Artık tüm ipleri elinde tutan Kılıçdaroğlu’nun hiçbir bahanesi yok! Tüm üyelerin katılımıyla ön seçim, CHP'nin olmazsa olmaz ilkesi olmalı.
         Tüm bu yapıcı eleştirilerimize rağmen bu ülkede demokrasi ve özgürlükleri koruyabilecek tek odak olan CHP'ye herkes destek olmaya mecbur. Yeter ki hiç kimse yanıltıcı tuzaklara düşüp, Atatürk'ün bu ülkenin harcı, oksijeni ve ruhu olduğunu unutmasın, laikliği savunmaktan utanır bir konuma kendi kendini gerilettirmesin! CHP'nin İktidara Yürüyüş Kurultayı sonuçlarıyla ülkeye hayırlı olsun!
        

Yazı Tarihi: 22.12.2010
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
CNN Türk’te yayınlanan Tarafsız Bölge programına konuk olan Bedri Baykam, Rusya’nın Ukrayna’daki katliamı naişaret ederek, Atatürkçü, solcu ve aydın kesimin tutumuna sert tepki gösterdi. Baykam,“Milyonlarca insanın yaşadığı bu korkunç olaya empati kuramıyorsanız aydındeğilsiniz!” ifadelerini kullandı.