Siyasi konular birazcık beklesin. Mesela kahraman kadın teğmenlerimiz hakkındaki disiplin suçuna dair ne düşündüğümü çok iyi biliyorsunuz. Keza CHP belediyeleri için tezgahlanan oyunlar hakkında da… Bu konular hakkındaki düşüncelerimi siz benim adıma kaleme alıp, bana atabilecek kadar yazarınızı tanıyorsunuz bence… 

Bugün, başıma bela olmayı deneyen bir telefon çetesi ile yaşadıklarımı size aktaracağım. Kimsenin benzer oyunlara gelmesini istemiyorum; bu makalem sayesinde şayet 100 kişiyi ya da yalnız sizi bu tuzaktan kurtarabilirsem, ne mutlu bana! Gazetelerde okuduğunuz “şu profesör, bu sanatçı dolandırıldı” haberleri var ya… İşte benzer bir haberin öznesi olmak noktasında ben de direkten döndüm.

Olay geçtiğimiz çarşamba günü yaşandı ve perşembe günü ise Adalet Sarayı’na gidip savcıya hem aşağıda okuyacağınız metni, hem de ifademi verdim, şikayetimi yaptım. Kendisine polis süsü veren bir telefon çetesinin, hangi taktiklerle sizin e-Devlet’inizi ele geçirmeye çalışacağını göstermek istiyorum.

“Dün saat 12.06’da beni arayan bir numara polis olduğunu ve ‘Anadolu Adalet Sarayı Evrakta Sahtecilik Amirliği, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradıklarını söylediler. Arayan numara 053* 74* 81 5* idi. Büyük bir çeteyle karşı karşıya olduklarını, aralarında benim de olduğum 48 vatandaşın kimlik bilgilerinin çalındığını ve olaya büyük bir gizlilik içinde acil müdahale etmek durumunda olduklarını anlattılar. İkide bir soruşturmanın tam bir gizlilik içinde yürütüldüğünü, dolayısıyla hiç kimseye haber vermemem gerektiğini söylediler. Avukatıma iletebileceğimi söyledim, ‘hayır, kesinlikle avukatınızın da haberi olmaması gerekiyor’ dediler. Adının İ.K. olduğunu söyleyen bir görevli bana WhatsApp’tan kimlik fotoğrafını attı ama ekran görüntüsü almadım. Orada ismi İ.K. görünüyordu ve önümdeki bir sözde MİT kimliği veya benzetilmiş sahtesiydi. Bu arada İ.K. adını Google’dan aramamı istediler. Böylece karşımda o adı taşıyan gerçek bir polis olduğunun güvencesini bana bu şekilde vermek istediler; sonra benle konuşurken bu kimlik fotoğrafını sildiler. Verdikleri hava ‘Bakın size kimliğimizi bile açıklıyoruz ama büyük bir gizlilik olduğu için siliyoruz’ şeklindeydi. Soruşturmayı önce 72 saat, sonra da belki uzarsa 14 gün tam bir gizlilikle yürüteceklerini ve beni arada bir arayacaklarını söylediler. O gün ne zaman dolu olduğumu öğrendiler ve beni saat kaçta arayabileceklerini birkaç kere sordular. Bu ilk görüşme 24 dakika sürdü. Öğleden sonra bir randevumu müteakiben dediğime yakın bir saatte beni aynı numaradan aradılar. Bu sefer farklı isimdeki bir komisere telefonu verdiklerini söylediler. Bu seferki isim, “komiser A.Ş”. idi… Tekrar bana 48 kimliğin ve 58 pasaportun çalınıp kafa resmi değiştirildiğini söylediler ve bu sefer benim kimliğimin kafa resmi değiştirilmiş sahte halini bana WhatsApp’tan attılar. Bu sefer ekran görüntüsü aldım. Bana M.S.’yi tanıyıp tanımadığımı sordular. Tanımıyorum, dedim. Ardından bana ekran görüntüleri, fotoğraf ve video atarak bazı kişiler gösterdiler ve tanıyıp tanımadığımı sordular. Hiçbirini tanımadığımı söyledim. Bu sefer bana kimliğimin nerede kopyalanmış olduğunu anlayabilmek için bir boş kağıda söylediklerini yazmamı istediler. Önce o kağıda ‘Türkiye Cumhuriyeti adına’ şeklinde bir cümle yazmamı istediler. Niye? dedim. Yanıt vermeden ‘En son nerede kullanmış olabilirsiniz kimliği?’ diye çeşitli bütün alternatifleri yazdıracaklarını söylediler. ‘Yazın: 1 noter/ 2 hastane/ 3 yurt dışı/ 4 kargo/ 5 otel/ 6 tapu genel müdürlüğü/ 7 online/ 8 bankalar’. ‘Şimdi sırayla her birinin yanına en son neredekine gittiğinizi yazacaksınız’ dediler. En son nerede hangi notere gittiniz, hangi otele gittiniz vs. o kağıda yazmamı istediler. Tam o noktada ‘Şimdi cep telefonunuza bir mesaj geldi oraya bakın’ dedi sözde komiser ve o anda gerçekten bana e-Devlet’ten bir mesaj gelmişti. Bu bir onay koduydu. O onay kodunu sordular. Zaten şüphelerim arttığı için Allah’tan o anda durumu anladım ve kendilerine ‘hayır, o bilgiyi sizinle paylaşamam çünkü e-Devlet’ten gelen bilgileri polis dahil hiç kimseye verme hakkımız yok, e-Devlet’e girerken böyle bir söz verdik’ dedim. Karşımdaki sözde komiser olayın en başından beri benim üzerimde yaratmaya çalıştıkları otorite ve her söylenileni eksiksiz yapma fiilinden dışarı çıktığımı görerek sertleşmeye kalkıştı, ben de kendisine benimle böyle konuşamayacağını söyledim. … Artık anlamıştım ki, o bilgiyi versem başıma gelmedik olay kalmayacaktı… Ayrıca yine bu sözde polislerden şüphelendiğim için ve birkaç kere benim her bilgime sahip olduklarını kanıtlamak için oğlumun ve eşimin doğum tarihlerini, annemin ve babamın isimlerini ve evimin ada parsel numarasını saydıklarından zaten arabayla Beşiktaş Tapu Müdürlüğü’ne gelmiştim; arabadan indim ‘Şu anda 20 dakika boyunca konuşamam’ dedim ve durumu Tapu Müdürlüğü’nde anlattım ve buraya bizzat gelmem dışında hiçbir işlem yapılmaması gerektiğini onlara söyledim. Bu arada sözde polisler beni dört kez daha aradı, ama artık telefonlarına yanıt vermedim. Taksim’deki iş yerimde, asistanımla, bu şerhi tapuya koyduk ve ayrıca e-Devlet şifremi değiştirdik. Aynı zamanda durumdan yaşadığım ağır rahatsızlık ve şüphe nedeniyle eşim ve oğlumun da e-Devlet şifrelerini değiştirmelerini istedim.
(…) Ertesi sabah yani bugün önce tekrar Tapu Müdürlüğü’ne sonra da Adalet Sarayı’na gelerek bu ifademi sayın emniyet mensuplarına iletmek istedim. Görüldüğü gibi bu çok tehlikeli çetenin tüm hedefi, ele geçirdikleri kimlik bilgileri ile kendilerine polis süsü -ve üstelik mağdur vatandaşı korumaya çalışan polis süsü- vererek vatandaşları psikolojik olarak ağlarına düşürme ve ardından e-Devlet şifrelerini değiştirme hamlesi ile kurbanın zaaf anında o bilgiyi vermelerini talep etme senaryosu üzerine kurulu. Bu ve benzeri dolandırıcılık metotlarını sözde çok iyi bilen biri olarak beni bile o uçurumun kenarına getirebildiklerine inanamıyorum. Bu şekilde şifresini değiştirdikleri kişinin e-Devleti’ne girerek kendisine her türlü maddi zararı verebileceklerini, belki adına şirket kurup, borçlanıp, bankadan para çekip, tapularını satıp her şeyi yapabileceklerini korkuyla müşahede ettim. Gerçekten hayatım kararabilirdi.
Bu verdiğim ifade üzerinden beni arayan numaradan ve bu numarayı kullanan çeteden şikayetçi olduğumu bildiririm ve durumu gereği için arz ederim.

Bedri Baykam 
Ressam-yazar”

 

Beni ilk aradıklarında, önce bana resmi evrakla bilgi yolladıklarını ve emniyete davet ettiklerini söylediler, hem de iki kere yolladıklarını söylediler, tabii ki öyle bir şey yollanmamıştı.

Bu arada daha da ürkmem için benim kimliğimin üstüne alakasız bir adamın fotoğrafını monte edip bu sahte kimliğin ortada dolaştırıldığını söyleyerek beni korkutmak istediler. Bütün taktikleri karşılarındaki kurban adayını otomatiğe bağlayıp her dediklerini o anda mekanik olarak yerine getiren itaatkâr bir vatandaş konumuna sıkıştırmaktı. 

 

T.C. kimlik numaranızı ele geçirmiş bu kişiler anladığım kadarıyla e-Devlet’e girip bu kimlik numarasını yazıyorlar, sonra da şifremi unuttum butonunu tıklıyorlar. E-Devlet ise, o anda hemen sizin kayıtlı cep telefonunuza yeni şifre verebilmek için onay kodu yolluyor. Normalde psikolojik olarak manipüle edilmiş kişi o saniyede otomatik pilota bağlanmış gibi e-Devlet’ten gelen şifreyi de verir, polis bunu doğal akışta bir şeyi teyit etmek için yolladı diye. Ben o tuzağa düşmedim. Hâlbuki o şifreyi o anda onlara versem e-Devlet’imi ele geçirmiş olacaklardı ve sonrasını düşünmek bile istemeyiz. Belki ipotek, belki 100 milyon borç, belki illegal şirket kurmak, aklınıza ne gelirse… 

Peki çeteler bütün bu kişisel bilgileri nereden bilebiliyorlar? Bu yılın Eylül ayında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu “85 milyon vatandaşın kimlik bilgilerinin çalındığını” itiraf etmişti. İşte bu nedenle bütün bu bilgiler ahlaksız dolandırıcıların elinde dolaşıp duruyor… 

Bugünkü yazımın tek hedefi, sizlerin bir zaaf anında böyle bir dev tuzağa düşmemeniz, kendilerine polis süsü verenlere karşı sonsuz dikkatli olmanız ve bu bilinçlenmeyi etrafa yaymanız. Bilhassa çalınan kişisel verilerimizin temel bir milli güvenlik sorunu haline geldiği şu günlerde, çağımızın en büyük tehlikeleri telefon çeteleri, siber çeteler, kripto dünyasının çeteleri ve benzerleri…

Umarım hiçbir zaman bu makaleyi hatırlamanıza gerek olmaz. 

Yazı Tarihi: 21.11.2024
Paylaş
Benzer Yazılar
28 Kasım 2024
Görüntülenme:

21 Kasım 2024
Görüntülenme:

Videolar
Alt
Beltaş Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Beşiktaş Belediyesi ev sahipliğinde çocukların eğitimine destek olmak amacıyla Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi'nde 'Anadolu'da Bir Kızım Var' adlı bağış sergisi düzenlendi. Sergide elde edilen gelir, depremzede çocukların eğitimine katkı sağlayacak. Beşiktaş'ta çocukların eğitim giderlerini karşılamak amacıyla bağış sergisi düzenleniyor. Beltaş Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından gerçekleştirilen bağış sergisinde birçok sanatçının eseri sergilenerek çocukların burs ve uzaktan eğitim ekipman ihtiyacı giderilecek. Beşiktaş Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen sergi 21 Mart - 15 Nisan'da Beltaş Vakfı, Devrim Erbil Vakfı, Upsd, IMOGA, (İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi) Piramid Sanat kurumları ve birçok sanatçı ile ortak yürütülüyor. Serginin gelirleri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin 'Anadolu'da Bir Kızım Var' projesinin izinli hesabına aktarılacak. Sergideki eserlerin yer aldığı PDF dosyasına ulaşmak için bedri.baykam@gmail.com üzerinden iletişime geçebilirsiniz.