Bedri Baykam 07.05.2020

Bu yazı, belki sizi heyecanla yerinizden zıplatmayacak. Ama dikkatli okursanız, hangi geçmiş hatalar nedeniyle bugün yaşananları hak ettiğimizi algılayıp yarınlarımız için farklı senaryoları nasıl sağlayacağımızı görebilirsiniz.

Her gün, birçok sıkıntılı konunun kuşatması altındayız. Her birini hatırlamak için sürekli artan bir belleğe sahip olmanız lazım. Sevgili “Barışlar” başta olmak üzere gazetecilerin özgürlük mücadeleleri, dev Atatürk fotoğraflarını bilerek kimi eğitim kurumlarına ters asan ve sonra bunun “sehven” yapıldığını savunanlara duyduğumuz nefret, sürekli “oğlunun evlendiği kadının, eski kocasından olan kızı, kişiye haram değildir” tarzında söylemlerle Diyanet’in toplumda uyandırdığı tepkiler, dünyaları yemiş olsalar da doymayan yeni siyaset anlayışına kendini kaptıran açgözlüler, hangi eksende olursa olsun yönettikleri siyasi parti içinde üstü kapalı ya da açık diktatörlük peşinde olanlar ve her an bunlara eklenen sayısız bahtsız hikayeler… 

Son yarım yüzyılda, ülkenin bu zihniyete teslim olmasının ana nedenleri arasında “bizim mahallenin de” ciddi suçları olduğunun farkında mısınız? Solu bölerek gün gibi açık ihanetleri kahramanlık makyajı altında yürütenlerden sosyal demokrasi söylemini alnına yazıp ardından faşizm tarihinde bile görülmemiş sefil yöntemlerle koltuğunu koruma onursuzluğuna düşenlere; Atatürk’ün partisinde Atatürkçü avına çıkacak kadar kendini kaybedenlerden bu zihniyete yüzü kızarmadan destek olanlara kadar tarihimize geçmiş sayısız hikaye var. Sanmayın ki, genç toplumları umutsuzluğa itenler yalnız beyin yıkayan tarikatlar, satılmışlar veya yobazlardır. 

İLERİCİ GENÇLERİNİ KULLANAMAYAN TÜRKİYE 

Ne yazık ki Türkiye’de sol-sosyal demokrat geleneğin, sanat ve düşünce insanlarına birer “renk” olarak kullanılmak dışında gereksinimi yok! Türkiye’de siyaset yapıyorsanız doktor, mühendis, avukat, işadamı her şey olabilirsiniz, ama sanatçı, yazar, oyuncu olmamanızda “tepedekilere” göre büyük fayda vardır. Vazgeçtim kendi deneyimlerimden, CHP’de Zülfü Livaneli’yi de, Mario Levi’yi, Enver Aysever’i, Uğur Dündar’ı, Hüsamettin Koçan’ı, başka ünlü yazarları, aktörleri ve gazetecileri de barındırmazlar. Çünkü bu yaratıcı kişilerin tek ortak özellikleri vardır: Kendilerini bir liderin emrinde hareket etmeye zorunlu hissetmezler, inanmadıkları düşünce veya projelere tepki verirler. Bu tip kişilikler siyasette sevilmez. Açık konuşmak gerekirse Türkiye’de siyaset, koltuk savaşları üstüne kuruludur. Bu hedefler uğrunda, kalıcı dostluk yok denecek kadar azdır.

Bu nedenle, 1987’de Türkiye’ye döndüğümden bu yana ömrüm sağlam Atatürkçü gençler aramakla geçti. Aslında onlar da beni arayıp buldular. Türkiye’de bir partide ilk defa resmi Gençlik Kolları’nı kuran ve Kurucu Başkanlığı’nı yapan babam Dr. Suphi Baykam ve o ilk dönemlerin müthiş kadrosunun (Bülent Ecevit, Altan Öymen, Ali İhsan Göğüş, Yekta Güngör Özden, Hikmet Çetin) gerek 1960 Devrimi öncesinde gerek sonrasında genç siyasetçiler olarak neler başardıklarını içinden biliyorum. Bu nedenle 33 yıldır, sırayla Devinim Dergisi’ne, Aydınlanma 1923 Dergisi’ne, ADD’li, ÇYDD’li gençlere, CHP Gençlik Kolları’na hep yakın oldum, elimden geldiği kadar girişimlerine yardım ettim. Onlar da kah 1993-94’te solu birleştirme çabalarımıza destek verdiler, kah CHP’yi veya tüzüğünü demokratikleştirme gayretlerimize… Her birinin adını tekrarlamama gerek yok, kimi genç arkadaşım şimdi Cumhuriyet’te yazıyor, kimi televizyonlarda muhabir, kimi parti ve derneklerde, kimi başka alanlarda aktif ve başarılı.

Bu uzun süreçten sayısız anekdotum var. Ama bu yazıda tek birini aktarayım: Devinim’in zorluklarla çıktığı günlerde dergiyi kuran ve yöneten Alptekin Gündüz, destek arayışıyla İstanbul’un çok önemli bir “sosyal demokrat müteahhit”ine gitti. O milyarder bey, Alptekin’e 100 Dolar uzatmıştı, “hayrını görün” diye! Devinim iki bin yerine 20 bin basılsa, üniversite gençliği arasında yayılsa, fikirleri çok daha fazla sohbet masasında yeşerse, belki 90’ların sonlarına doğru farklı bir noktada olacaktık. Daha sonra bu beyefendi binbir pişmanlık duyacağı olağandışı şeyler yaşadı, ancak burada pas geçiyorum. Diyelim ki, Devinim gibi bir derginin gür bir sesle çıkamamasının, istediğimiz gibi yayılamamasının bedelini ağır ödedi. 

Türkiye nasıl adım adım tarikatlara teslim oldu diye merak mı ediyorsunuz, Atatürkçü gençliğe yönelik yapılanmaları küçük gördüğü, ciddiye almadığı için bu hallere düştü! O gençliği yüreklendirip siyasete üst noktalardan sokamadığı için! Sözde liderlerimiz, İsmet İnönü’nün onda biri kadar olamayıp 35 yaş civarında zıpkın gibi genç milletvekillerini yetiştiremedikleri için!

ŞİMDİ ÇÖZÜMLEME ZAMANI!

Her biri 30 yıla yayılan bu güzel ilişkilerden biri de, sevgili genç dostum Utku Erişik... Onunla dostluğumuz 25. yılına yaklaşıyor. Tanıştığımız ilk yıllarda, kendisi gibi tiyatrocu olan Barbaros Uzunöner ile birlikte daha o günlerde kurulan Tiyatro Birileri ile çok güzel işler çıkarıyorlardı. 

Utku Erişik artık 40’larına yaklaşan, taşıdığı sonsuz Kemalist ruhla daima genç bir enerji küpü. Üstelik bu enerjiyi doğru kanalize etmeyi fazlasıyla öğrenmiş değerli bir insan. Yayınlanmış 8 kitabı arasında “Tünel Korkusu” ve önsözünü 2009’da büyük bir gururla yazmış olduğum “Mustafa Kemal’in Yürekli Çocukları” da var. Bu çalışmalarının yanı sıra, birçok tiyatro oyununun yazarı ve oyuncusu olarak da iz bırakmaya devam ediyor.

Mustafa Kemal’in yürekli çocuğu Utku, şimdi de harika bir dergi çıkardı: “Çözümleme”... Büyük format, çok kaliteli bir grafik anlayışla hazırlanmış, yazarları arasında gazetemizden benim dışımda Ataol Behramoğlu, Ayşe Emel Mestçi, Barış Doster, Deniz Banoğlu, Işık Kansu gibi değerli isimler var. Tarihten gelen isimlere kulak vermek isterseniz, Doğan Avcıoğlu, Attila İlhan, Ceyhun Atıf Kansu, Sabahattin Ali; bunun yanısıra, Bertolt Brecht ve Sartre’dan Suay Karaman’a, Doç. Dr Türkan Başyiğit’e kadar yerli yabancı birçok önemli yazarı da sayabilirim.

Bugün, geçmişte benzer konularda bu tip girişimleri desteklememiş ‘80 sonrası kuşağın hatalarına düşmeyin. Türkiye’nin yakın tarihine ve güncel siyasetine bir Çözümleme getirmek isteyen bu gençleri ciddiye alın. Örneğin 19 Mayıs’ta Atatürk üstüne konuşmalar yaparken, bu dergiye 20 abone kazandırmak için de mesai ayırın. Kemalist düşüncenin içerikli söylemini yeni kuşaklara taşımak için lütfen biraz terleyin. Bu çabalar olmadan gelecek kuşaklara yelken açamazsınız. Atatürk fotoğrafları paylaşmanız güzel, ama yetmez! İşinizi kolaylaştırayım: +905308803157 no’lu telefondan abone olmanız mümkün. Şimdiden teşekkürler!   

Yazı Tarihi: 06.05.2020
Paylaş
Benzer Yazılar