Desem de aslında inanmayın! Bu ülkede yıllardır söylenir, "Bu sol liderlerin basiretsizliğinden bu seçim de giderse, artık bu ülke batar!". Ne mutlu bize ki birbiri ardına seçim mağlubiyetleri yaşanıyor olsa da, bu ülkenin ne sarsılmaz bir altyapısı ve halkı varmış ki, hükümetlerin o kadar uğraşmasına rağmen bir türlü sırtı yere gelmiyor! Yani gerçekten de son 20 yıldır SHP-CHP liderleri, yenilmeye doymak bilmeyen bir açlıkla, akıl almaz hatalar yaptılar. Ama onlara rağmen Cumhuriyet ve halk inatla direniyor!

Bu hafta sonu Ankara'da yine malum baskın kurultay var. Neden başlığımız "Son Durak Kurultayı" oldu? Çünkü bu Kurultay’dan çıkan yapı, CHP'yi 2015 genel seçimlerine taşıyacak. Bu seçimlerde de AKP yine 4. kez kazanıp laik Cumhuriyetimizden kalan artıkları temizleyecek soluğu bulursa, işte o zaman "son durak, herkes iniyor" durumları yaşanır, halkın direnciyle mücadele sürer gider...

Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesi için yapılan onca çağrı sonuçsuz kaldı. Bu sütunda okuduğunuz gibi köşe yazarları, birçok eski ve yeni CHP'li siyasetçi, demokratik kitle örgütü, CHP Genel Başkanı'nı görevini bırakmaya davet ettiler. Ama Kılıçdaroğlu, istifa etmediği gibi, Kurultay'dan sonra sertleşeceğinin işaretlerini verdi! Kendisi başarıyı değil, koltuğu ve liderlik rolünü çok sevdi. Üst üste, göz göre göre yaptığı hatalarla gelen mağlubiyetlere rağmen, mutlu, gururlu ve hatta hala kendinden emin! Gerçekten merak ediyorum, o koltukta ne var diye! Nasıl bir "capon" yapıştırıcı var ki, kokusu bile başkanlık katını ekipleriyle beraber etkileyip ne pahasına olursa olsun ayrılmamaya şartlıyor. Kılıçdaroğlu seçim kazanma sözü vermiyor, bunun için gerekli ittifakları oluşturmaya çalışmıyor, sonra her mağlubiyetin ardından, aslında bunun neden bir başarı sayılması gerektiğini anlatıp iyi niyetli insanları iknaya çalışıyor!

Kılıçdaroğlu'nun liderliği kazandığı 2010 Kurultayı'ndan bu yana yaşadığı “metamorfoz”, (Dönüşüm) aynı isimli romanın ünlü Çek yazarı Kafka'yı kıskandıracak düzeyde. Gerçi CHP Başkanı'nın romanın kahramanı Gregor Samsa'dan farkı, neye dönüştüğünün farkında olmaması! Samsa, bir sabah uyanıp hamamböceğine dönüştüğünü dehşet içinde fark etmişti. Kılıçdaroğlu ise artık dışarıdan nasıl göründüğünün farkına varamayacak kadar soğukkanlılığını ve bilincini yitirmiş durumda. Parti içi demokrasiden, halkla bütünleşmekten söz eden inandırıcı adam gitmiş, yerine tersine aynen kendisinden önceki dönemde olduğu gibi politbürosunu oluşturan, önseçime gitmeyen, tüzüğün demokratikleşmesi için yapılan çabaları yok sayan, "tartışılmaz tek seçici" rolüne soyunup delege haklarını gaspeden, onlardan bu onayı almak için de sıfat dağıtarak koltuğunu koruyan, halkın güvenini kaybetmiş bir oportünist gelmiş. Acı ama gerçek. Koltuk sen nelere kadirmişsin böyle! Genel Başkan yazık ediyor kendisine. Çünkü bu inadıyla 2015’te demokrat topluma yaşatacağı mağlubiyet, tarihi bir fatura haline dönüşebilir. O andan sonra istifa etmesi de onu pek kurtaramaz halkın gözünde. Umarım delegeler yaşadıkları hipnozvari akıl tutulmasından çıkıp geçen hafta bu sütunda hatırlattığım gibi, kendi hak ve özgürlüklerini yaşama geçirirler.

Son ana kadar başka bir aday çıkmazsa, Kılıçdaroğlu'nun tek rakibi Muharrem İnce. Eski Grup Başkanvekili’ni Parlamento’da yaptığı sarsıcı konuşmalardan tanıyor Türkiye. Çok iyi bir hatip. "Keşke Kılıçdaroğlu'nun ideolojik hatalarına, yönetim tarzına ve Ekmeleddin projesine daha önce karşı çıkmış olsaydı" şeklinde özetlenebilecek eleştiriler yapılıyor kendisine. Ortada zor ve önemli bir kurultay var. İşte böyle bir ortamda İnce’nin son derece yoğun bir desteğe ihtiyacı var. Kendisinin bir yandan delege temasları yaparken ittifak ağları kurmak, kadro oluşturmak, kitle örgütleri ve aydınların desteğini almak gibi konularla daha yoğun ilgilenmesi lazım. Öte yandan 2003’te projesini oturttuğumuz ve 2010'da somut şekilde doğan "Demokratik Tüzük" projemizden tüm detayları ve örnekleri, sloganlarını dahi alıp söylemine ekliyor. Bu güzel ve önemli bir nokta. Çünkü bu tüzük devrimi yapılmazsa, CHP maalesef artık halktan o ünlü "kerhen" desteği alamayacak. İşte yalnız bu yıllardır sorumsuzca bekletilen tüzük devrimini gerçekleştirme vaadi bile, İnce'ye destek vermek için önemli bir neden. Kurultay taktiğini henüz anlamamış olsam da, CHP'de vücut bulmuş hastalıklı yapıya karşı, İnce'yi desteklemeyi şu anda alternatifsiz bir görev olarak değerlendiriyorum. Umarım "son durak" gelmeden, CHP'nin demokrat güçleri ve refleksleri onun sayesinde ayağa kalkar.

Yazı Tarihi: 02.09.2014
Paylaş
Benzer Yazılar