Fenerbahçe, evinde passolig saçmalığıyla ve malum krizlerle boşalan tribünlere rağmen ite kaka Konyayı yendi. "Fenerbahçe'nin vidaları sökük" demiştik geçen hafta son cümle olarak hatırlarsanız... İşte o noktadan devam ediyoruz, kaldığımız yerden. Bekir'in aldığı direkt kırmızı kart, bence biraz ağır bir karardı. Herhalde sarı kart çıkmalıydı orada. Ama benim eleştirim hakemden çok Bekir'e: Orta sahadaki o alakasız topta niye ayağını rakibin ağzına göğsüne kadar kaldırıp sokuyorsun? Gol mü kurtaracaksın o anda? Bir meslektaşını sakatlamaya değer mi? Ya da 1-1 giden bir maçta kırmızı alma riskine girmek değer miydi? Futbolda bir inancım var: sakatlama/sakatlanma. Mesela kim mi böyle oynardı? Alex. Ne gereksiz risk alırdı, ne arada tatlı-sert oyununa rağmen, rakibi sakatlardı. Peki Bekir atıldı. Hemen ardından "olağan şüpheliler" Volkan ve Caner'in hışımla olay yerine gidip, kırmızı kartı kıskanırcasına kendi sarılarını alma merakına ne demeli?
Penaltı pozisyonuna bakıyorum. hafif bonkörce olsa da, verilebilecek bir penaltı. "Ama"sını şöyle anlatalım: Bu penaltı Fenerbahçe lehine verilse, malum korolar haftalarca dediklerini bırakmazlardı, kimse aksini iddia etmesin!
Fenerbahçe'de Webo ve Sow'un golleri, birbirinin karbon kopyası. Duran toplarda, Caner kesmelerine kalecinin soluna bırakılmış şekerli kafalar. İyi anlamda şanslı anlar. Çünkü özellikle ilk yarıda, Fenerbahçe oyun akışında hiç bir pozisyon elde edemedi. Sarı lacivertliler kendi evinde futbol oynayan bir şampiyon takımdan çok, bilinçsizce top koşturan bir vasat takım görünümündeydi.
İsmail Kartal, ikinci yarıda yine kendine has değişiklikler yaptı. Diego'nun yerine Selçuk, Webo yerine Alves, Bunlar tabii "gol yememek" üzerine tasarlanmış hamlelerdi. Özellikle 2. golden sonra anlaşılır kaygılar olsa da, Fenerbahçe seyircisi bu tavırları biraz yadırgıyor. Ama Kartal, kendi gerçekleri içinde tutarlı şekilde, "puan(lar)a tutunma" olarak görüyor bunları. Neredeyse bir imkanı olsa Sow yerine de Mert Günok'u alacaktı ama sakatlık geçiren Alper yerine Hasan Ali girdi. Halbuki forvette top tutan Webo'nun çıkması, müdafaa sorunlarını arttıran bir hamleydi.
Diego. Bir Alex değil. Orası kesin. Ama Diego da böyle kazanılmaz. Adamın en büyük eksikliği özgüven. O da böyle kazanılmaz. Seyirci gol veya asist yapmasını beklerken, çıkarılıyor. Bakalım, izliyoruz. Psikolojisi korunmazsa, sonu Krasiç gibi olabilir, bizden uyarması.
Fenerbahçe 2. yarıda 10 kişi kalmış olmasına rağmen kesinlikle ilk yarıdan daha iyidi. Hiç olmazsa super lig takımına benziyordu.Özellikle maçın son 15 dakikasında, Konya çoğu karambol veya uzak şutlardan çok gol pozisyonuna girdi. Kadlec ve Gökhan'ın çizgiden çıkardıkları, boş sayılabilecek tribünlerde korku rüzgarları estirdi. Volkan maç boyunca çok iyi ve fedakarca oynadı, en az iki golü tek başına çıkardı. Sonuçta Fenerbahçe, kapandıkça kapandı ve 3 puanına ulaştı, bayramı taraftarına zehir etmedi...