Son üç yılın malum sıkıntıları dışında pasoligin halkı futboldan soğuttuğu ortamda, Fenerbahçe alıştığının aksine, yarı boş tribünlerle çıktı sahaya Gaziantep'e karşı. Galatasaray'ın puanlar kaybettiği her hafta, ek bir heyecan ve o oranda bir stres yüklenir Fenerbahçelilere. İster oyuncular, ister seyirciler, hatta yöneticiler, herkes için geçerlidir bu. (Tabii tersi de aynen yaşanır!). Her ne kadar ligin başı olsa da, bu arzu, sarı lacivertlilerin bilinçaltlarından damarlarına doğru akan bir olguydu dün. Boş tribünler ise şanslarına yansınlar. Çünkü maç özellikle ilk yarıda tamamen iyi niyetle ve centilmence oynanan, açık futbol üzerine kurulu dört dörtlük bir karşılaşma olarak geçti. Her iki takım da futbolun hakkını vermek için sahaya çıkmıştı.

Yine Emre'nin sürüklediği Fenerbahçe orta sahasında, Topal ısrarlı uzaktan şutlarıyla rakip kaleyi zorlamaya devam etti. Buna arada Gökhan Gönül ve Emenike de katıldı. Bu bombardman denemelerinin nedeni, top kontrol yüzdesinde yine %66 larda sarı lacivertlilerde olmasına rağmen, Antep'in sıkı defansı karşısında ortada çilingirliğe soyunacak bir kahraman olmamasıydı. Orta sahada çok iyi top çeviren Fenerbahçe orta sahasının yaptığı ortalarda, topa kafa vuracak bir babayiğit bir türlü ortaya çıkamadı. Fenerbahçe'de geçen hafta Sow ve Diego arasında yaşanan "halka açık" tartışmalar, bu hafta ikinci yarıda Emre ve Emenike arasında yaşandı. Bu arada Fenerbahçe seyircisi beni mahçup ederek, Emenike'yi protesto etme yoluna gitti. O da yangına körükle giderek seyirciyi karşısına almayı tercih edince kendini Diego ile beraber dışarıda buldu. Niye mi mahçup oldum? Çünkü Anderlecht maçında Galatasaraylı Selçuk ve Burak o gereksiz seyirci tepkilerini alınca "Fenerbahçe'de bu işler 7-8 yıldır görülmüyor" diye twitterde damarına basmıştım sarı kırmızılı taraftarların. Maçın ikinci yarısında ilk yarıdaki güzelliklerin yerini adım adım tipik alaturka ve stres yüklü bir lig maçı aldı.Fenerbahçe bir türlü bulamadığı gollere ulaşmak için elindeki son ciddi kozlar olan Alper ve Webo'yu sahaya sürdü. Sarı lacivertlilerin 81. dakikada kazandıkları penaltıyı ben hakem olsam vermezdim. Fazla bonkör bir karardı. İkna olamadım. Benim için kriter şudur: Aynı penaltı aleyhimize verilse, kabullenir miydim? Bu penaltı sarı lacivertlilere karşı verilse, ciddi tepki verirdim. Emre'nin sakin plasesi fileleri bulurken Gazianteplilerin üzüntüsüne ortak oldum. Tüm baskısına rağmen Fenerbahçe maçı gol yemeden bitirdiyse, bunu herşeyden önce Mert'e borçluydu. Genç kaleci her iki yarıda en az ikişer pozisyonda takımın kurtarıcısı oldu. Fenerbahçe sonuçta yoluna devam etmeyi başarırken, maalesef özellikle otorite boşluğu ve golcü formsuzluklarıyla alarm sinyalleri vermeye devam etti.

Yazı Tarihi: 22.09.2014
Kategori: Spor Yazıları
Paylaş