Paris'te dün oynanan Rafael Nadal-Novak Djokovic finali, yağmur nedeniyle beklenildiği gibi bir kaç kere durduktan sonra, setlerde 2/1 Nadal ilerideyken bugüne ertelendi.
Büyük finalden önce herkesin hesabı başkaydı. Djokovic, koleksiyonundaki tek eksik olan Fransa acik i ele geçirmenin sevdasıyla heyecanlanırken, Nadal, 7. Kere Paris'i fethedip, bizim kusağın kahramanı Borg'un 6 Roland Garros rekorunu muzeye kaldırma peşindeydi. Nadal beklenildiği gibi maça fırtına gibi başladı. Rakibinin servisini iki kere üst üste kırıp 3/0 ı yakaladı ve 4/0 ı da elde etmek üzereydi. Ondan sonra dünya 1 numarası, kim olduğunu hatırlayıp Nadal'ın biraz arsızca sürdürdüğü "one-man show" a darbe vurdu. Djokovic inanılmazı başarıp, 3/3 e döndu ve 4/3 ileri geçme şansı bile kullandi. Ama bu virajlı geri gelişlerden sonra Nadal geriden oyununda vitesi ileri alıp ilk seti kapıverdi: 5/4 30/15 de cok uzun suren bir ralliyi nefis bir kısa topla bağlayan "Rafa", hemen ardından da müthiş bir düz vuruşla işi bitiriyordu. 2. Seti de ayni furyada 6/3 hesabına yazdırdı Nadal... O anda maçtaki görüntü şuydu: Novak gerek Nadal'in bozulmaz üstün ritmine, gerek kendi hata yüzdesine delirip raket atıyor, ıslıklanıyor ve çözümsüz bir bulmaca karşısında kilitlenmişliğin caresizliğini hissediyordu. Nadal ise Paris'i hem de hiç set kaybetmeden rekor kırarak tekrar kazanmaya bir set kadar yaklaşmıştı. Djokovic, bir yandan Nadal'a dayanabilmek için çok uzun ve acılı oynamaya mecbur kalıyor, diğer yandan da topu oyunda tutma taktiğine girdiği anda da zaten Nadal cezayı hemen kesiveriyordu. Ama kendisine inanan takımdaslari ve seyircilere hak verircesine sırp "Nole" nin baska planlari vardı. Yağmur, Djokovic'in gidişatına ne kadar yardım etti, tartışılır. 45 yıllık tenis hayatımda, hiç bir maçın bu kadar net yağmur altında oynandığını görmedim. Bunun en önemli nedeni şuydu: tüm hafta başı da Paris'te yağmurlu göründüğünden, maçı gönül rahatlığıyla Pazartesine tehir etme şansı da pek yoktu. Zaten iki oyuncu da böyle bir gerilim filminin ortasında kalarak bir gece geçirmek de istemiyorlardı. Dolayısıyla, dura kalka dizi gibi bir maç üstelik sürekli yağmur altında oynatılmaya çalışıldı. Maçın, yağmur un durduğu değil, "dayanilabilir" olduğu anlarda tekrar başlaması için planlar yapılıyordu. Böylece kaçınılmaz şekilde ağırlasan toplar, kaygan ve ağır ve hepsinden önemlisi öngörülemez saha şartları altında, ralliler uzamaya basladı. "Motorları ısınmış ve açılmış" iki tenisçi, aynen Djokovic-Tsonga maçında olduğu gibi daha sert, daha gel-gitli rallilere girdiler. Daha zor olen toplar, sanki geriden gelen ve bu ormanda kanunları yıllardır çizen İspanyol aslan a dur demek isteyen Djokovic in avantajına oldu. Maçın uzamasını isteyen seyirci de net şekilde Djokovic'e dönünce 3. Seti 6/2 alan Sırp yıldız, 3. Sette 2-1 ve bir break ilerideyken yağmur abartınca yeniden ara verildi. Bir saati aşan bekleme süresinden sonra Bashakem Frannson, çin iskencesine son verdi ve maçı Pazartesi Tk saati ile 14'e erteledi.
