Önümüzde son derece kritik üç seçim var. Belediye seçimleri için çoktan start verildi. Hangi dönemde? Gökçek'in Ankara'da otobüslere "ahlak ajanı" yerleştirme kararı aldığı, baret ve maske taşıyan Gezi mağdurları aleyhine davalar açıldığı dönemde. İşte bu ağır günlerde, muhalefet adaylarında hala süren belirsizlik, seçimler yaklaşırken umutların yeşermesine maalesef engel oluyor.
Halk sabırsız. Artık her şeyin netleşmesini istiyor. İstedikleri fazla bir şey değil: Atatürkçü, sosyal-demokrat, dürüst, kökü sağlam, kaypak eğilimler göstermemiş insanlar istiyor halk. Halbuki alınan birçok nahoş koku var ve herhalde eski hastalıklar maalesef devam ediyor. Ne yazık ki birçok kent için adı geçen adaylar arasında sağcı partilerde siyaset yapmış isimler var. Partililer tepki içinde. Nedeni bilinmez, CHP’nin yine adaylarını kendi kökünde arayacağına, MHP'de veya AKP'de siyaset yapmış insanlarda araması, akıl almaz derecede sorumsuz ve yakın dönemlerden hiç ders almamış bir tavrın yansıması. Hem de hangi yıl yapıyor CHP bunu? Gezi olaylarıyla tarihe geçen, en keskin genç muhalefetin ülkeye gözünü, canını kaybetme pahasına damga vurduğu 2013 yılında!
Bu Parti daha önce de ne yazık ki kendi öz evlatlarını milletvekili aday adayı yapmazken, daha sonra pılıyı pırtıyı toplayıp AKP'ye kaçan milletvekilleri, eski PM adayları veya... Genel Başkan adayları (!) bile gördü! Acı olan, tüm bu yaşananlardan sonra Parti'nin hala aynı bataklığa saplanma eğilimi! Toplumun nabzı bu kadar mı tutulmaz? İntihar, bu kadar mı tadından vazgeçilmez büyülü bir şuruptur? Artık tahammül edilebilir bir seçim kaybı şansı kalmadığını göremiyor musunuz? Şimdiden adı geçen Ankara, Adana, İzmir ve Hatay adayları konusunda gerek Parti örgütleri, gerek kimi Alevi gruplar büyük infial içinde. Örneğin Muharrem İnce gibi Ankara ve Türkiye'yi sallayabilecek bir aday adayı varken, Parti nasıl olur da MHP’li bir adaya, Mansur Yavaş'a göz kırpabilir? Bu sözde çok kurnaz taktiklerin tutmadığını geçmişte de gördük. Merkezden veya sağdan yapılan transferler, hiçbir zaman kalıcı veya hayırlı olmadı. Parti üst yönetimi, bu gaflar yaşandıkça seçim zaferinin bir hayalden öteye geçemeyeceğini göremiyorlar mı? Aynı "klinik vaka" hatalar tekrarlandıkça, bu sütunlardan "aynı sepete oy kullanmak adına" bile olsa CHP'ye toplu oy istemenin zorlaşacağını anlamıyorlar mı? CHP böyle davrandıkça, daha çoook "sol ittifak", veya "Milli Güçbirliği" kurulur, çok aday çıkar, çok bölünme yarası alınır!
Yıllardır hep “ideal partileşme için ideal tüzük”ten söz ettik ve hatta 18 ay çalışıp bir model sunduk. Ne var ki o çalışmadan yalnız "gençlere ve kadınlara kota" dikkate alınırken, tüm üyelerle ön seçim devrimi gibi demokratik atılımlarla ilgilenilmedi. Şimdi adaylar açıklandıktan sonra sen gör istifaları, tepkileri, siyaset bırakmaları! Halbuki siz ancak kendi seçmeninizi gerçekten ikna eden adaylar bulursanız, insanları "kerhen" oy vermekten kurtaran bir rüzgar yakalayabilirsiniz! Geminin kaptan köşkünden bunları görmek o kadar zor mu?
Halk artık zenginleşmek için aday olan insan profili de görmek istemiyor. Adana gibi büyük kentlerde yolsuzluk dosyaları ve dedikodularından adım atamaz duruma düşmüş adaylara mahkum bırakılabilir mi CHP? Böyle mi seçim kazanacak?
Kimse bana "her aday aynıdır, parti fark etmez" masalını anlatmasın. İzninizle, mesela dayım, Sarıyer eski Belediye Başkanı İhsan Yalçın'ı örnek göstereceğim. Sarıyer gibi bir büyük rant kaynağı bölgede, eski CHP gençlik kolları üyesi ve vali Yalçın, 1989’da SHP’den seçim kazandı, 5 yıl görevde kaldı. Geldiği sadelikte gitti. Bundan hiç gocunmadı ve tersine gurur duydu. 9 ay önce çıkan kitabında (Yalana Talana Karşıyım diyen bir bürokratın anıları-Cinius yayınları) Yalçın, birçok ilginç anısının yanı sıra, kitapta 6 Mart 1994 tarihli Milliyet gazetesindeki ilanına da yer veriyor. Orada 5 yıllık döneminde malvarlığında ne alıp ne verdiğini de görebiliyoruz: Dayım Sarıyer üzerinden zenginleşmemeyi başardı (!). Şimdi de örnek bir sorumlu yurttaş olarak gittiği her yerde saygı görmeye ve parlamaya devam ediyor. Arzu edenler 1950 ve 60'larda üçü kız, üçü erkek, 6 mütevazı Akşehirli kardeşin nasıl tümünün yüksek tahsil yaptığını ve Yalçın'ın anılarının yakın tarihimizin hangi sayfalarına ışık tuttuğunu okuyabilir.
Son söz: CHP artık aklını başına alsın. Gerçekten kökten partili, dürüst, çalışkan, örgütün sahipleneceği adaylar çıkarsın ve halkı bölünmeye zorlamasın, intiharına koşmasın. Bu halk başka bir şey aramıyor ve kimsenin onu kandırmaya hakkı yok!