Kaç vidası çıkarıldı bu ülkenin ve daha kaç vidası varmış ki hala çökertemediler yıllardan beri... Bodrum’da cırcır böceklerinin huzur veren sesini dinleyerek ve küçük bir rüzgardan bile serinlik arayarak bunları yazarken merak ettim: O böceklerin de hayatına girip "ulan her şeyinizi değiştiricem, yoksa bana da adam demesinler" diye kükreyen bir canlı var mı? Sanmıyorum. Bizler bu doğanın şanssız mahluklarıyız. Kendi kendimize kör topal yarattığımız doğa ötesi saçma sistemlerin, sahte değerin, katı, yıkıcı inançların mağduruyuz. Güya yerinde durmayıp fışkıran asalak fikirlerimizden yola çıkarak birbirimizi ve evrenin güzelliklerini yok ediyoruz. Her aşamada da en kurnaz ve "ileri"nin bizler olduğumuza inanarak. Neyse, bu girişi daha açmak isterseniz, "Mandıra Filozofu" filmini derhal gidip görün. Benden size kesin çözüm...

Bizler çocukken komedi filmlerinde, fıkralarda iki günde bir darbe yapılan Güney Amerika -ve biraz da Afrika- "Muz Cumhuriyetleri" hakkında parodiler olurdu. Erken kalkan yönetimi ele alır, diğerlerini tutuklatırdı. Gülmekten iki büklüm olurduk. Her yeni gelen kafasına göre bir nutuk atar, daha masasına oturamadan dehlenirdi... Şimdi kalkıp uzun uzadıya bu hatırlattıklarımın yaşanan "Emniyet içi Pensilvanya yapısına karşı yürütülen operasyon"la olan "paralelliklerini" anlatacak değilim. Maşallah hepiniz okumuş cin gibi çocuklarsınız... Paralelden şikayet edenlerin ana derdi, kendisi dışında ülkede hiçbir başka güç odağı istememesi, gard alma duygusu ve tabii 17 ve 25 Aralık operasyonlarına karşı hem korku hem de gizleyemedikleri intikam hissi... Dün ağlayanların bir kısmı bugün seviniyor, bugün ağlayanlar, dün ağlattıklarından medet umuyor, dün ağlayanların bir kısmı bugün operasyonları yürütenlerin gerçek niyetini bildiklerinden sevinmeyi bile akıllarına getirmeyecek kadar olgunlar; bildiğiniz gibi değil! O meşhur "düşmanımın düşmanı dostumdur" sözünün artık pek geçerliliği yok. Kimin eli kimin cebinde, kimin hangi ittifaktan çıkarı var, bunların yanıtı da yok! Mesela sırf hukuka olan saygılarından dün kendilerini mağdur edenlerin haklarını savunanlar da hemen başka bir kesim tarafından sanık sandalyesine oturtuluyorlar: "Sus! Sana mı kaldı onu savunmak!" Bu grup aynı zamanda şimdi de paralelciler şapa oturtuluyor diye bayramı ederken, bu eylemi yapanların kendi ayıplarını örtmek üzere alelacele "haralom şaralom uysa da kodum uymasa da" taktiğinden gittiklerini görmezden geliyorlar!

Sevgili halkımızın kafasında ise, o malum "sıfırlanma" fiili başka türlü yaşanıyor. Çoğunun sıfırlayacak bir şeyi olmadığından, kafalarında hukuku sıfırlamışlar! Mesela bir davadan söz açıldığında akıllarına doğal olarak gelen şey, "acaba paralelcilerin ortasında mıyım, anti-paralelcilerin elinde rehine miyim, yoksa eski model barfiks Cumhuriyetçi bir antik neolitik bölümde miyim? Yoksa farklı bir yeni yapılanma-yuvalanmanın ininde miyim?". Yani vatandaşın yargıya olan güveni "nakıs 20'lerde"! Halbuki hep ne diyoruz? Hukuk "normal" ülkelerde "bir" tanedir, bir gün herkesin ihtiyacı olur! Laf ola beri gele, masal gibi di mi?

Ben mi? Herkesi yalnız doğruları görmeye ve savunmaya çağırıyorum. Çete içi çıkar kavgalarında taraf olmamaya ve her sanık için gerçek hukukun üstünlüğünü savunmaya davet ediyorum. Oportünist yorumlar ve intikam duygularına kapılmadan...

Ha, peki hep doğruları söylersen ne olur sorusuna gelince: Hani 9 köyden kovulursun derler ya! Bakın onu yine yaşayarak öğrendim bu seçim sürecinde: "Aday yanlış" dediğimde hem Ekmelcileri hem Genel Merkezcileri kızdırdım. "Emine Ülker" dediğimde kafasında başka isim olan muhalifleri kızdırdım. 3 Temmuz'dan sonra, "Oyum mecburen Ekmeleddin'e" diyerek CHP adayına küskün olanları kızdırdım. Sonra "boykot intihardır" dediğimde hem anti-Ekmelcileri, hem de "siz de zaten başında karşı çıkıp bu boykot cephesini körüklemiştiniz" diyen Ekmelcileri kızdırdım. Şimdi seçimlerde şayet mazallah Ekmel Bey kaybederse "senin yüzünden" diye saldıracakların kızgınlığını bekler dururum! Yani her halükarda bu seçimlerin kaybedeni benim!

Halbuki her aşamadaki kararımın arkasında durmaya devam ederek son derece huzurlu uyuyorum. Ülke için doğru olanı, kafası karışık liderler arasında seçebildiğime inandığım için.

Guguk kuşları, cırcır böcekleri size selam yolladılar, sevgili okurlarım. Siz onları dinleyin daha mutlu olun. "Mandıra Filozofu"nu izleyip bu diyarlardan kaçacaksanız da, bunu oy kullandıktan sonra gerçekleştirin... Mutlu bayramlar!

Yazı Tarihi: 29.07.2014
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Bedri Baykam | Bir Haremim Olsun İsterdim / I Wish I had a Harem @Berlin