ORTAÇAĞ, TAM GAZ DEVAM!

Türkiye’den uzaklaşmak, ilginç duyguları beraberinde getiriyor bu çağda... 2-3 gün aradan sonra haberlere giriyorum ki, şark cephesinde yenilik yok! Halaçoğlu’nun “dinsiz parti CHP” yorumuna gelen çağdışı sözleri, TRT’de Atatürk’e ve İnönü’ye serbestçe hakaret eden bir zavallının debelenmelerinin yankıları, bir başka komedyenin yine TRT’de, halka anal ve oral seks konularında (Ramazan programında?) vaaz vermesi ve sunucu Pelin Çift’in tüm vidalarını gevşetip çileden çıkarması, MHP ve AKP’nin sözde devlet ciddiyeti yansıtan (!) özde gına getiren koalisyon yorumları... Her biri 14.000 kilometreden traji-komik acınası bir durum yaratmaktan öteye gidemiyor. MHP’ye yine soruyorum: AKP’nin mağlubiyet sonrası illegal bir tavırla hala iktidarda kalmasının sorumluluğunu daha ne kadar yaşayacaksınız? Mesela RTÜK üyelerinin ve TRT yönetiminin saçmalamaya devam etmelerinin ve daha onca rezilliğin ana nedeni olduğunuzu bu ülke bilmiyor mu sanıyorsunuz?

BURALARDA GÜNDEM YAPAY-ZEKA!

Türkiye, her akşam haber kanallarında ve Parlamentosunda yaptığı din ve ırk tartışmalarıyla Ortaçağ ile olan göbek bağını koparamazken ve bu saçmalıkların yüz kızartıcı dünyasına gündemini teslim ederken, dünya yoğun bir şekilde yeni dönemini hazırlamakla meşgul. Robotlar ve insansız uçan istihbarat toplama ve askeri operasyon sürdürme uçakları (Drone planes) gerek yaşam tarzı, gerek savaş tarzı açısından önümüzdeki 21. yüzyıl ve ötesine damgasını vuracak akıl almaz değişimleri dünyamıza taşıyorlar. Hitachi’nin EMIEW2 robotu, Japonyalı MİYA veya Osaka Üniversitesi’nden Hiroshi Ushiguro’nun tiyatroda rol bile alabilen Geminoid F robotu, Boston Dynamics’in köpek, at, veya ne idüğü belirsiz şekilli robotları, hayalet uçaklar dışında, kara savaşlarının da ileride neye benzeyeceğinin işaretini vermiş oluyorlar. Belki bilgisayarların yerini kısa zamanda hem yoğun sekreterlik, hem de bilgisayarlık yapabilen insan benzeri Androidler alacak. Belki evlerde hasta ve yaşlılar için artık özel hemşireler değil, özel robot bakıcılar kullanılacak? Hatta “belki” sözüm fazladan; kesin alacak. Öte yandan şimdiden Japonya’dan başlayarak görüldüğü şekilde, gerçek insanlardan ayırt edilemeyecek kadar başarılı olan, seks veya aşk ilişkisi yaşanabilecek yapay robotlar da artık piyasayı zorluyorlar. Ayrıca şunu unutmayın: Burada bu konuda saydığım her şey, henüz “embriyo” kıvamında. Transistorun ilk bulunduğu günden bugüne geçen süreçte bu devrimin bize sağladığı çağ atlamalarını düşündüğünüzde, korkudan çayı üzerinize dökmeniz lazım. Niye mi? Çünkü “Terminator” veya “I Robot” tarzında bilim-kurgu filmlerinde gördüğümüz “robotların insan ırkından kurtulma senaryoları” tabii ki gerçekleşmeye başlayacak. Hem de saf insanlar bu durumu anlayana kadar, “türban” olayında da karşılaştıkları “evdeki hesap ve çarşı” durumunun bir benzerini 1000 kat büyük bir faturayla ödeyecekler! Yapay-zekanın nereye kadar gideceği, robotlara ne kadar karar verme gücü veya yetkisi verilebileceği ise dünyada “robotlar hukuku” ile beraber gelişecek yeni tartışma alanları! Bu tartışmalar iyi yapılmazsa, insanlık kendi yarattığı yeni düzene esir olabilir. Doğru yapılırsa da, KEMİK romanımda anlattığım gibi insan beyni hücresi ile bilgisayar çipi evliliğinden akıl almaz bir yeni dünya kıvılcımlanması peydahlanabilir! Yani özetle, dünya son süratle değişiyor... Mesela kızınız, gitmek istemediği randevulara, doğum gün hediyesi olarak aldığınız kendi tıpkı basımını yollayabilecek... Dünya bunları yapıyor olacak da, belki bizim beyni kilitlenmiş coğrafyamızda bunun tek iz düşümü, “robotlarla anal ilişki caiz midir?” sorusuna yanıt arayan ulemalar olacak!

OMER SERİF’İ HATIRLAMAK...

Hayatı karma karışıktı... Halbuki Michel Dimitri Shalhoub olarak başladığı Kahire yaşamında, Suriye/Lübnan asıllı matematik-fizik mezunu, aşık olduğu aktrisle evlenebilmek için başka ulemaları kullanarak  Müslümanlığı seçecek ve aktörlük kariyerine yelken açacaktı. Arabistanlı Lawrence ve özellikle Dr. Zhivago filmlerindeki başarıları, onu birden dünya yıldızlığına taşıyacak, ömrünü otellerde yatıp kalkarak, dünya kadınlarının yüreğini hoplatarak, uluslararası düzeyde “briç” ustalığını konuşturarak yaşayacaktı. Hepimizi ve tüm Orta Doğu’yu imrendirdi... Halbuki ömrünün sonlarında söylediği bir cümle vardı: “Keşke hayatta yalnız bir Mısırlı aktör olarak kalıp, ülkemde ailemle yaşayabilseydim!”. Çok klas ve etkileyici bir figürünü kaybetti bizim kuşak.

Yazı Tarihi: 14.07.2015
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Ressam Bedri Baykam Habertürk’te