OdaTv’de Halit Kakınç’ın bir yazısını okudum. Cumhurbaşkanı’nın son derece haklı olduğunu ve İstiklal Marşı’nın prozodisinin çok bozuk olduğunu savunuyordu. Yazıyı önce dikkatle sonuna kadar okudum, acaba Kakınç bir espri mi yapıyor diye. Ama hayır, gördüm ki yazısının her zerresi ciddiydi. Kakınç, İstiklal Marşı’nın güftesinin çok iyi olduğunu ancak bestesinin müzikal açıdan bir rezalet olduğunu ve prozodinin yerlerde gezindiğini savunuyordu. “Sözler cümle grupları ile, müzik de cümle grupları ile uyuşmamaktadır” diye kestirip atıyordu Kakınç.

BAZI KİŞİLERİN DERDİ PROZODİ Mİ YOKSA CUMHURİYET’LE HESAPLAŞMA MI?
İstiklal Marşı’nın kimyası ile oynamak 12 Eylül sonrası Özal döneminden beri arada hortlayan gerici bir sendrom. Tabii ki o dönemden beri ayaklarımıza yapışan her gerici çelik halatı destekleyen ciddi bir sol liberal saf ya da satılmış demokratlar ordusu, nam-ı diğer 2. Cumhuriyetçiler güruhu var. Onların da desteği ile, ilk olarak 80’lerin ikinci yarısından başlayarak bu “müzik aşkı ile kavrulan fikir” kah sergilendi, kah perdelendi.
Lafı uzatmaya gerek yok... 30 yıldır bu coğrafyada İstiklal Marşımızın güftesini veya bestesini değiştirmeyi aklına koyan kim olursa olsun, biliyoruz ki bunu müzikal kaygılarla yapmıyor.
Akıllarında fikirlerinde bambaşka farklı iki senaryo var:
Birincisi, bu hassas konuyu kullanarak gündem değiştirmek, seçim ittifak ve yasalarının normal bir insanı deli edecek kabul edilemez haksızlıkları ve eşitsizliklerine karşı toplumu oyalamak, yani uzun lafın kısası gündem değiştirmek. Bu konu zaten AKP iktidarının uzmanlık alanına giriyor. Mesela CHP bu sefer konuya direkt atlamayarak dersini iyi çalıştığını gösterdi ve fırlatılan oku havada bıraktı. Kim unutur bu taktikle hangi yasaların gece yarısı Meclis’te oldu bittiye getirildiğini? Bu nedenle Halit Kakınç’ın, en fazla bir tweet hak edecek bu konuda bu şekilde tuzağa düşmesine şaşırdım.

İkincisi, yukarıda dediğimiz gibi Özal döneminden beri bu Cumhuriyeti hazmedemeyenler Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyetin tüm temellerine saldırırken, İstiklal Marşı onlar için daima “kutsal” bir hedef haline geldi. Yıllardır bu taktikleri takip edenler için biraz kabak tadı veren bu saldırıların ana hedefi, bizi biz yapan Cumhuriyeti de gözlerimizi yaşartacak o büyük geçmişin tüm duygulu paketi ile donatan bağlarımızı koparmaya çalışmak! Kakınç’ın bunu görememesi de yine beni şaşırttı. Farz edelim ki o İstiklal Marşı gitti, yerine prozodisi daha iyi oturmuş başka bir alternatif marş geldi. Milyonlarca vatandaşımız, bu değişim nedeniyle, gerek tüm öğrenim yıllarında, gerek törenlerde, gerek maçlarda duymaya alıştıkları ve kendilerine Atatürk’ü, devrimlerini, Kurtuluş Savaşı’nı hatırlatan bu beste-güfte ikilisini artık duymaz oldular. Herhalde bu duygusal ve manevi bağı koparmanın, “Yeni Türkiye” diye tutturanlar için ne kadar pratik olacağını düşünebiliyorsunuz!
Fazıl Say tweeter’da konuyu irdelerken, İstiklal Marşı konusunda bir ciddi sorun olmadığını, bir kaç teknik rötuşla görünen sorunun halledilebileceğini net olarak vurguladı... 

Bu arada bu değişimi gündeme getiren Sayın Cumhurbaşkanı’na sormak lazım: İstiklal Marşı, aynen Cumhuriyet’in adı ve bayrağımız gibi, Anayasa’nın değişmesi teklif dahi edilemeyecek maddeleri arasında. O zaman nasıl böyle bir konu gündeme gelebiliyor? Ortada hukuki bir çıkmaz yok mu? Bunu izah edebilen var mı?

Peki bir an için farz edin ki, böyle bir anayasa maddesi ortada yok. O zaman şu soru gelmiyor mu insanın aklına? Her gelen yeni cumhurbaşkanının farklı zevkleri, farklı bir müzik anlayışı olacak. O zaman devletimizin başına geçen herkes, bir önceki İstiklal Marşı’nı beğenmez ve değiştirmeye kalkarsa, bunun sonu ne olur? O zaman her yılın Eurovision birincileri olduğu gibi, her başkanlık dönemi yeni bir marşla mı anılacak?
Peki ya başka bir devlet başkanı, diğer değişmezlerden biri olan bayrağımıza kafayı takarsa, rengiyle veya şekliyle oynamak isterse kim ne diyebilecek kendisine o zaman?

İşte böyle! Bilmiyorum Halit Bey bu yazıyı okuduktan sonra hala “Bence Sayın Cumhurbaşkanı, İstiklal Marşı konusunda kesin haklı” diyebilecek mi? Gerçekten merak ettim...                

Yazı Tarihi: 22.03.2018
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Bedri Baykam’ın SON ON YILDAN SEÇKİ sergisi