Herkes size yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinin, hayatı nasıl tamamen durduracak kadar tehdit ettiğini anlatıyor. Ben ise bu sorunu kökünden çözecek tek formülü “tekrar” vermek istiyorum. Çok ciddiyim! Lütfen okumakla kalmayın doğru olduğuna inanırsanız bu yazıyı mümkün olduğunca yayın!

Hani küçük bir köyde, bir ailenin kendi evinde öldürdüğü kendi kızı, Türkiye’nin sevgili meleği Narin’in cinayeti bir türlü çözülemiyor ya… Hani utanmadan bütün aile mensupları ve köyde yaşayanlar tüm izleri silip, polislerin kafasını karıştırıp, cinayetin detaylarının ve faillerinin ortaya çıkmaması için 1,5 aydır büyük bir emek harcıyorlar ya… Ne yapmak lazım biliyorsunuz değil mi? “Madem faillerin ortaya çıkmasını engelliyorsunuz, o zaman her biriniz bu iş aydınlanıncaya kadar ağır müebbet hapis şartlarında hapishanede tutulacaksınız”. Elbet biri bir noktada pes, itiraf ya da ihbar edecek! Sizce bu onlara haksızlık mı olur? Peki Narin’e haksızlık ötesi korkunç şeyler yaşatılmadı mı? En canavar duygularla öldürülmedi mi? Ona yapılan haksızlığın bedelini kim ödeyecek? Peki 2 yaşındaki Sıla bebeğin başlamadan biten ömrü ne olacak?

31 Mart 2022 tarihinde Cumhuriyet’te yazdığım “Şiddet Kader Değil Çözümü: ŞİKAYA” başlıklı makaleyi şayet milletvekilleri dikkatli okumuş olsalardı ve değer verselerdi, bir kamuoyu oluşsaydı, belki Narin de bugüne kadar öldürülen yüzlerce kadın, çocuk, sivilin ihtimalle çoğu yaşıyor olacaktı. Aynı sitemi, şayet o makaleyi okuyup ilgilenmediyseniz, kendi üstünüze de alınabilirsiniz. Özetle ne diyordum o makalede: 

(…) Şiddetin korkunç bir şey olduğunu biliyoruz; ama bunu kadermiş gibi yıllardır izlemekle yetiniyoruz. Halbuki öyle yasalar konabilir ki, biz bu şiddet melanetine hızla üç beş ayda çok büyük bir darbe vurarak önemli bir yol katedebiliriz.

Gerekçeler hep aynı: ‘Bir anlık öfkeye kapıldım’, ‘Öfke kontrolü sorunu yaşıyorum’, ‘Önce o bana küfretti, tahrik altında vurdum’, ‘Evet eski karımı öldürdüm, çünkü başka biriyle gezdiği kulağıma geliyordu, ağır tahrik vardı’, ‘Erkekliğime laf etti, mecburen öldürdüm’, ‘Kocamı öldürdüm çünkü metresi varmış’, ‘Çocuk iki saattir ağlıyordu, dayanamadım’, ‘Bana yan baktı’, ‘Çıkma teklif ettim reddetti, onu başkasına yar edemezdim’, ‘Öldürdüm, çünkü çok seviyordum.’ 

Öncelikle, bugünkü yasalarda bu cinayetlere veya insan yaralamalarına verilen her ceza tam 10 misli arttırılması lazım. Örneğin, yaralamaya normalde iki yıl veriyorlarsa, en az 20 yıla arttırılacak. Eşini, sevgilisini veya bir fahişeyi öldürmek doğrudan müebbet hapsolacak. Sözde bir anlık öfkeyle, sokakta veya trafikte işlenen bir cinayet beş yıl yazıyorsa bu 50 yıla çıkartılacak. Trafik kavgalarında insan döven magandaların veya düğünde, sünnette, asker uğurlamada göğe silah sıkanların alt cezası 20 yıldan başlayacak. Dolayısıyla kimin kurbanı olduğu belli olmadan ölen vatandaşlar hayata tutunabilecekler. Toplum yaşadığı çaresizlikten bu sayede kurtulacak!”

Tüm ailelere de verilecek tek tavsiye var: Artık pahalı avukatların saçma sapan indirim kovalamacalarına yer olmayacağı için yaşanacak felaketlerden önce öfke kontrolü yaşayan çocuklarınızı psikologlara gönderin! Kızlarımızı, kadınlarımızı korumaya almaktan öte, önce oğullarımızı, erkeklerimizi eğitelim.

 

HANGİ HÜKÜMETLE BUNU BAŞARACAĞIZ?

Herhalde biliyorsunuz, “Narin Güran Cinayetinin Tüm Yönleriyle Araştırılması” başlıklı araştırma önergesi Büyük Millet Meclisi’nde reddedildi. AKP ve MHP milletvekilleri bu önerinin aleyhine parmak kaldırarak, artık her birimizin çocuğu sayılan Narin’in katillerini koruma altına aldılar. Peki merkez medya veya diğer muhalefet partileri ortalığı tersyüz edercesine buna şiddetli ağır bir tepki verdiler mi? Ben göremedim. Konu Hüda-Par mı? Konu “diyalog zarar görmesin” safsatası mı? Yanlış anlamayın, CHP’liler kendilerine göre Narin’in katlinden bahsetmeye devam ediyorlar. Ancak olaylar öyle bir noktaya tırmandı ki artık halkın beklediği mesela parlamentonun önüne milletvekillerinin bu affedilemez ve kabul edilemez karara karşı birbirlerini zincirleyerek beklemeleri! Yani olağan dışı bir hamle, dünyanın ilgisini çekecek bir hamle! Öyle geçiştirci kınama pansumanları değil! 

En az 5-6 hafta tüm Türkiye Narin’le yattı, Narin’le kalktı… Profesyonelce işlenmiş cinayeti tüm detaylarıyla öğrendik ve Kennedy cinayeti kadar teori atıldı ortaya… Her an gerçekleri öğrenebileceğimizi sandık. Ama bugün, ama yarın sabah, ama yarın akşam. Sonra anladık ki soruşturmalar, yorumlar her şey olayı perdelemek, büyük bir sis perdesi arkasına saklamak, gerçek suçluları korumak için. Gerekçe nedir? Hizbullah silahları ve siyasi uzantıları mı? Başka siyasi ortaklıklar ve bilemeyeceğimiz gelenek mi? Medya önce birbirlerinden “alkış alarak” artık kendi aralarında bu Narin haberleri yarışına son verme kararı aldı. Peki sonra ne oldu? Maalesef şu anda bu karar, olayın gölgede kalıp unutulmasına ve suçluların dolaylı olarak aklanmasına yol açtı. Yani medya da şu anda artık bu konuda yanlış yaptığını anlamalı! 

BU KONU İKTİDAR-MUHALEFET ÇEKİŞMESİNİN ÖTESİNDE

Bazılarınız diyecek ki, “Bedri Bey, bu sizin yasa öneriniz, çok sert, suç ve ceza arasında orantısızlık olur.” İyi de öbür türlüsünü denedik olmadı, herkes herkesi öldürdü, yaraladı, sakat bıraktı ve sonra birkaç ay içinde hapisten çıktı, güle oynaya suç işlemeye devam etti! Bu dönemin artık kapatılması şart.      

 

Böylece, şiddet bağımlılarına, “erkeklik onuru” denen suistimal aracı üzerinden şiddet yayan sokak serserilerine ülke teslim olmaktan kurtulacak! Demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin ve vatandaşların en temel hakkı olan yaşama haklarının korunması için en ağır cezalar gerekiyorsa, bu yasaların artık yaşama geçirilmesinden başka hiçbir çare yoktur.

 

Maalesef bu ülkede, insan dövenler, yaralayanlar hatta öldürenler, bunun bedellerini ödemeden en kısa zamanda tekrar sokakları arşınlayıp yeni kurbanlar aramaya başlıyorlar. Ve maalesef yasalar yalnız suçluları kolluyorlar, mağdurdan yana değiller! 

 

Bazı insanlar zannediyorlar ki, konu yalnız infaz yasasının yanlış uygulanması veya “denetimli serbestlik” yasasının uygulanmaması, iyi hal indirimleri ve benzeri konular… Hayır sayın vekiller! Bunlar detayın detayı! Siz önce bahsettiğimiz cezaları onla çarpın! “10”’la! Milli magandamız, vahşi günlük faaliyetlerine girişmeden önce “Acaba ömrümün son özgür gününü mü geçiriyorum?” diye bir aynaya baksın!

Daha iyi çözümünüz varsa bekliyorum… Maalesef bugüne kadar göremedik!

Yazı Tarihi: 10.10.2024
Paylaş
Benzer Yazılar