Ne zannediyorsunuz, bu katliamın çocuklarınızdan saklanabileceğini mi? Hayvanları içeren güzel masallarla uyuttuğunuz, Bremen Mızıkacıları ile güldürdüğünüz çocuklarınız, belediye çalışanlarının zorba ve zalim yöntemlerle yakalayıp ölüme yollamak için bir kamyonete tıkmaya çalıştığı hayvanların çığlıklarını, feryatlarını duyunca, o küçücük beyinleri algılamayacak mı, bu korkunç anıları kaydetmeyecek mi sanıyorsunuz? Üç yaşında, beş yaşında, sekiz yaşında, on yaşında bu dehşeti yaşayan küçücük masum insanlarda nasıl bir travma oluşacak, umurunuzda mı? Zaten usule aykırı bir şekilde her yıl önlerinde koyunlar boyunları kesilerek kurban ediliyor… Şimdi de düne kadar sokakta keyifle oynadıkları dostları olan kediler, köpekler mi onların önünde acı çektirilerek itlaf edilmeye yollanacak?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin en üst makamından gelen “Bizim belediyelerimiz bu yasayı uygulamayacaklar” kararına karşın Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bu kararı yok sayan belediyelere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası uygulanacağını, dün hiç yüzü kızarmadan basınına bildirildi! Şiddet, tehdit, gözdağı, katliam ve soykırım… AKP’nin hayvanlarla ilgili yasa tasarısı maalesef bu saydıklarımın tümünü en ağır biçimde bünyesinde barındırıyor!

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici akıl almaz bir şekilde “Biz demiyoruz ki köpekleri toptan öldürelim. Biz diyoruz ki sokakları köpeklerden temizleyelim, sahipsiz olanları uyutalım. Bu kadar basit.” Devlet Bahçeli ise köpekleri “uyutmanın” öğle uykusuna yatırma olmadığını fark etmiş olacak ki, bu yasaya karşı çıkacaklarını söyleyerek evvelsi gün düzenlediği basın toplantısında “Türk milleti hayvanları sever, köpekleri dost kabul eder. Bu sebepten dolayı köpeklere karşı uygulanacak her türlü yanlışın karşısında durur. MHP de üzerine düşeni yapacaktır, hiç kimse merak etmesin” dedi. Fakat MHP milletvekillerinin bundan haberi yok, çünkü komisyondaki iki milletvekilinin oylarıyla yasa kabul edildi! İnanın ben MHP’nin veya Sayın Devlet Bahçeli’nin bu işin neresinde durduklarını anlayabilmiş değilim!

 

“ÖTANAZİ” KOMEDİSİ VE HAYDAR ÖZKAN’IN MÜCADELESİ

 Bahçeli bunları telaffuz ederken AKP milletvekilleri haftalardır bu tasarı Meclis’ten geçsin diye ağır bir savaş veriyorlar. Muhalefet ise örnek teşkil edecek bir karşı duruşla üç oturuma yayılan 42 saat boyunca canla başla mücadele etti. Sera Kadıgil’in komisyonda yaptığı konuşmaları lütfen Instagram üstünden izleyin. Yalan haberler üstünden nasıl bir algı operasyonu yönetildiğini bir bir örneklerle anlatıyor. En çok gündemde olan polemiklerden bir tanesi de “ötanazi” kelimesinin tasarıda yer alıp almayacağıydı. Ötanazi, ağır hasta olduğu için kendi kararını ortaya koyarak doktor kontrolünde yaşamdan ayrılma hakkının talep edilmesidir. Demek ki yasa tasarısını hazırlayanlar, hayvanlarla çok özel yöntemlerle iletişime geçip bu konuda onay aldılar! Bu Nobel kazanması gereken, abartılı bir bilimsel çağ atlaması demektir! Yahu halk anlamasın diye hayvan soykırımına ötenazi diyorsunuz, bari sözlük anlamını bir kontrol edin kullanmadan önce! Pes!

Haykonfed Başkan Yardımcısı Haydar Özkan, bu konuda muhteşem çalışmalar yapıyor. Kendisine teşekkür ediyorum, ediyoruz… Vicdan taşımadığını kanıtlamaya çalışan kimi siyasilere karşı hem yüksek sesle itiraz eden hem de onlara çözüm formüllerini ısrarla hatırlatan gerçek bir insan kendisi… “İsterseniz bu yasayı geçirin, biz bu hayvanları öldürmenize izin vermeyeceğiz” diye haykırıyor ve biz de tabii ki onunla beraber bu cümleleri tekrarlıyoruz. Özkan, yasanın tuzak kelimelerle dolu olduğunu ve maddelerin her birine itiraz ettiklerini vurguluyor. Belediyelere öldürme yetkisinin verilmesi ile bu yetki olmadan bile hayvanları öldürebilen belediyelerin bu şekilde çok daha hızlı hareket edeceklerini söylüyor. Maalesef sayısız örnek verebiliriz belediyelerin vahşice canlarımızı toplaması üstüne, zaten en son Arnavutköy Belediyesi’nin görüntüleri içimizi parçaladı. Özkan sorunun çözülebilmesi için etkin kısırlaştırılma gerektiğini hatırlatıyor. Kaçak hayvan üretimi ve kısırlaştırmaya yönelik yasada hiçbir madde olmamasının getireceği zararları sıralıyor. Türkiye’de maalesef çoğu zaman dikkate alınmayan anayasanın vatandaşlarımıza bu konuda verdiği yetkileri hatırlatıyor ve yasaya karşı çıkma eylemlerinin bu çerçevede yapıldığını ve buna devam edileceğini söylüyor. Esas çözümün belediyelerle eşzamanlı olarak kısırlaştırılma seferberliği olduğunun altını çizen Özkan, “Sokaklarda hayvanlarımızı vermeyeceğiz” diyerek toplumun direniş şartlarını hatırlatıyor. Özkan matematik olarak da olayın çözüm formülünü veriyor: “Bir yılda 1393 belediyede 264 iş gününde günde 11 kısırlaştırılma yapılırsa, bu 4 milyon civarında kısırlaştırılma demektir”. 

 

YOKSA GEREKÇE CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI MESELESİ Mİ?

Tele1’de Zeynel Lüle’nin “%90’ın üzerinde bir oranda AKP seçmeni de dahil öldürülmelerine karşı” hatırlatması üzerine de bu olayda başka hangi hesapların olabileceğini sorduklarını söylüyor. Konu buraya gelmişken bir de bütün bu hayvanların yok edilmesi için gerekli olan enjekte edilecek, sözde uyutma özde öldürme ilacının ithalinin kimleri zengin edeceğinin derhal araştırılması ve açığa çıkarılması lazım. Bu öldürme ilacının ithalinden, üretiminden kim sorumlu olacak? Bu iddiaların derhal üzerine gidilip netleştirilmesi lazım…

Bizler ne kadar kararlıysak, anlaşılan iktidar da bu hazırlanan katliamlar konusunda o kadar ısrarcı. Daha dün Erdoğan “Asla taviz yok, bu işi Allah’ın izniyle bitireceğiz” cümlesini AKP Grup Toplantısı’nda sarf etti.

İster istemez insanın aklına şu soru takılıyor: Bu yasayı uygulamayan belediye başkanlarının cezaevine gireceğinin planlandığının söylendiğini de düşünürsek, acaba esas yeni hedef, cumhurbaşkanlığı adaylığı söz konusu olan bir belediye başkanının önünü kesmek için yeni bir mizansen mi? Ne dersiniz sevgili okurlarım?

Yazı Tarihi: 25.07.2024
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Bedri Baykam, Galerie Lavignes-Bastille - Paris