Spor, her zaman hayatımın önemli bir alanını kapladı. Türkiye şampiyonalarında aldığım dereceler, katıldığım milli veya uluslararası turnualar tenisi tabii ki ayrı bir yere koyuyor, ama başta futbol, pinpon, bilardo, tüm sporların takibi benim için hobinin ötesinde... 

 

Geçen gün, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tüzük tadilat kongresi yapıldı ve üyeler, stadın adını “Fenerbahçe Atatürk Stadyumu” olarak değiştirmek için yönetim kuruluna yetki verdiler. İyi ki CHP’nin 100. yıl kokteyline katılıp kongre için dönmüşüm ve bu gurur dolu günü orada şahsen yaşamışım. Başkan Koç ve YDK Başkanı Uğur Dündar’ın ardından yaptığım konuşmayı ömür boyu en güzel anlarımdan biri olarak saklayacağım.  

 

“ATATÜRK OLİMPİYAT STADI VAR” GEREKÇESİNE YANIT

İstanbul’da Atatürk Olimpiyat Stadı olduğu için bazı tereddütler olabilirmiş. Öncelikle, o stad dile “Olimpiyat Stadı” diye yerleşti, Atatürk’ü kimse maalesef kullanmıyor. Ayrıca kabul edelim, ulaşılması zor, fena rüzgâr alan, tribünler ve sahası arasında büyük bir mesafe olan, izleyicilerin keyif dozunu düşüren bir stad. Halbuki önderimizin ismi “Fenerbahçe Atatürk Stadyumu” olarak Kadıköy’de yaşadığı zaman, hem isim zaten farklı olacak, hem de her hafta maç oynanan, tıka basa dolan ve herkesin şevk ve gururla her hafta sahip çıkacağı, aynı zamanda bir müze olarak da gezilecek bir yer haline dönüşecek. 

 

EDA ERDEM HEYKELİ

100. yılımızda, voleybolcularımızın büyük başarılarını alkışladık. Başkan Koç, bunu bir adım öteye taşıdı ve Alex, Lefter ve Can Bartu’nun ardından Eda Erdem’in de heykelinin Yoğurtçu Parkı’na dikileceğini söyledi. Her açıdan muhteşem bir karar! Eda Erdem büyük kaptanlığı ve kişiliği ile Atatürk’ün tarif ettiği Türk sporcusu ve Türk kadını olarak bunu fazlasıyla hak ediyor. Bu sırada, Diyanet’in “hukuk müşaviri” Adnan Üstün, tarihimize geçen sporcularımız hakkında “Bacağı baldırı açık, 18-20 yaşlarındaki kızları voleybol maçlarının milletin önünde seyrettirip, batının kültürüyle giydirip, milli takım diyeceksin, bilmem nerenin sultanı diyeceksin. Ayıptır, günahtır” dediğini gördük. İşte böyle bir ülke içinde yaşadığımız için Fenerbahçe yönetiminin ve Koç’un Eda Erdem kararı son derece önemli.

 

DJOKOVİC’İN 4 YAŞ VİDEOSU

Sırp tenisçi Djokovic bütün rekorları alt üst ederek 24. kez slam şampiyonu oldu; Odatv’de bu konuyu uzunca yazdım. Djokovic’in 4 yaşında, tenise başladığı ilk günlerde çekilmiş videoları izlerken, bu küçük çocuğun bugün ulaştığı performans düzeyi ve kimliği adına gözlerim yaşardı.

 

Meşhur soru, “Bizden neden bir Djokovic çıkmasın?” 55 yıldır tenis dünyasının orta yerinde olan bir insan olarak yanıt vereyim, maalesef tenis pahalı ve yetişme masrafı içeren bir spor ve buna destek olan yeterince kurumumuz, iş insanımız ve federasyonumuz yok. Suçu zaten federasyona ihale edemeyiz, bütçeleri bu kadar! 

 

TED KULÜBÜ’NÜN BÜYÜK GELENEĞİ

1946’dan beri düzenlenen İstanbul Challenger Cup’ın finalinden önce eski profesyonel günlerimin anısına, gösteri maçının hakemliğini yaptım. Çok keyifli geçti. Kulüp Elmadağ’dan taşındığından beri, belki 36 yıl sonra TED’de bu final yine dolu tribünlere oynandı. O günleri hatırlayıp gözlerim doldu ve kulübün başkanı, eski takım arkadaşım Prof. Dr. Mehmet Tınaz’ı candan kutladım. Bu turnuaya büyük sponsorluk katkıları yapan QNB Finansbank ve Grand Tarabya Oteli de çok tebrik ettim. Bu isimleri özellikle geçiriyorum, çünkü bir gün Djokovic çapında bir tenisçimiz olacaksa, adı geçecek sponsorlar sayesinde olacak. Bunların hepsi birbirine bağlı. Çünkü bütçe sağlayıp “bize on yıl içinde dünya şampiyonları getirin” diyen bir devlet maalesef yok.

ENKA’YA ŞÖYLE BİR DEVRİM YAKIŞIR

ENKA, dünyanın en önemli inşaat şirketlerinden biri; ne kadar alkışlasak az. Eğitim ve sporda da adı çok geçen, değerli yatırımları olan bir kurum. Bu kurumumuza bir önerim olacak, kendi içlerinde devrim yaparak, her yıl “bir dünya şampiyonu yetiştiriyoruz” proje başlığı altında, profesyonel tenisçilere yılda 1 milyon Dolar ayırarak bir baş antrenör getirilebileceği gibi, her yaştan tenisçileri uluslararası turnuvalara yollayabilirler. Bu, aldıkları sonuçlara bakmadan on yıllık bir proje olarak uygulanır. Bu gençlerin, geleceğin dünya şampiyonları ile turnuva maçları yapmaları sağlanır. Şunu unutmayalım ki, bugün ilk 20’de olan her oyuncu, 12-16 yaşından itibaren bütün turnuvalarda karşılıklı oynamıştır ve dostlukları da rekabetleri de oradan gelir. ENKA bunu rahatlıkla sağlayabilir; ama Avrupa standartlarında bütçelere geçerek! Çünkü maalesef bugün ayırdıkları bütçelerle tenisçilerimiz ancak kaşarlı tost ve ayran alabilirler, hem de yalnız yurt içinde! Halbuki böyle bir proje, Türk tenisinin geleceğini değiştirebileceği gibi, ENKA’ya da dev bir prestij sağlar. 

 

Türkiye’yi gericilikten ve yobazlıktan, eğitim, spor, sanat ve ne kadar hor görseniz de sosyal medya çıkaracak! 

Yazı Tarihi: 14.09.2023
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Resim sanatının harika çocuğu olarak tanınan ve yaptığı resimlerle dünya resim tarihine imza atan Bedri Baykam ile resme, hayata, felsefeye, sinemaya, edebiyata, Fenerbahçe’ye, sahibi olduğu sanat galerisindeki faaliyetlere, anılara ve gelecek planlarına dair keyifli bir sohbetin gerçekleşti.