Nerede sokakları inleten “kahrolsun emperyalizm” sloganlarınız, yok edilen on binlerce insanın hesabını sormanız, sokaklarda sel oluşunuz, imza kampanyalarınız??? Yoksa hepiniz topluca Covid olup yataklara mı düştünüz? Adeta sığınaklara çocuğu ile birlikte saklanan, Ukraynalı anneler değil de sizlersiniz!

Empati gücünüzü ne zaman kaybettiniz? Ne zamandan beri çocukların, yaşlıların, hastaların acılarını, aynen o haritalara jeostratejik okumalar ve entel yorumlar yaparken baktığınız gibi duygusuz gözlerle izler hale düştünüz? Kim yaptı bunu, insanlığınızı kimler gömdü? Yoksa Ukrayna’da olup bitenleri bir Hollywood filmi mi sandınız? Uyanmanız için, Kyiv veya Kharkiv’de yaşananların -maazallah- illa İstanbul’un başına da mi gelmesi lazım? O zaman yine çok bilmiş tavırlarınızla bu savaşı da strateji uzmanı edalarıyla analiz edip, suçu sağa-sola, Güney’e-Kuzey’e mi atacaksınız?   

Yanıtınız evetse, bundan böyle “Bir kadın daha öldürmüşler, hayvanlara şiddet uygulanıyor, doğa katlediliyor, kalbim parçalanıyor” diye tepki verirken dönüp aynaya bakın! Çünkü ne denli samimi olduğunuzu gördük. Sizin hümanistliğinizi sevsinler!

Sözüm meclisten içeri mi dışarı mı, kararı siz verin. Hem okuduğum seviyesiz yorumlara hem de ölüm sessizliğiyle gıkını çıkarmayanların duyarsızlıklarına katlanamadığım için, ideolojik bağlılığı “insanlığının” önüne geçen sağcısına, solcusuna, yazarına, sanatçısına, hepsine söylüyorum bu sözleri!

Midemi kaldıran öyle yorumlar okudum ki, burada tekrarlamaya içim elvermez.

ABD veya Batı, geçmişte olduğu gibi yarın yine bir ülkeye saldırsa, 2003’te en sert şekilde tepki verdiğim gibi, tüm inancım ve tutarlılığımla, bugün Ukrayna’da yaşananlara da “dur” demeyi bilen az sayıda arkadaşımla, dimdik direnirim. Ama toprağı, doğayı, hayvanı, genci, yaşlıyı, çoluğu çocuğu perişan eden Rusya olduğunda susmayı tercih edenler, nasıl bunu vicdanlarına yediriyorlar, onu bana sormayın. “Vicdan”ları, yalnız ABD’ye tepki vermeye mi ayarlı?

PARDON, HANGİ RUSYA’DAN SÖZ EDİYORDUNUZ?

Sevgili solcu kardeşlerim, hani belleğinizde bir çeşit “Solun kökeni Rusya” imajı var ya… Gerçekten merak ettim, sizce bugünkü Rusya hangisi? Herhalde Lenin veya Kruşçev’in komünist rejim Rusyası değil! Oysa bugün devlet kapitalizmi ve devlet bağlantılı oligarkların egemenliği altında işleyen, güç ayrılığını hiç mi hiç yaşayamayan, hani o sözde çok şikayet ettiğiniz “tek adam” forsuyla ayakta duran, gak diyene dayak, guk diyene hapishane reva gören bir dikta rejimi olan ve ayrıca yine her fırsatta aşağıladığınız Batı dünyasının A’dan Z’ye bütün lüks ve kapitalist markalarının cirit attığı şu andaki Rusya’dan bahsediyorum ben. Ama sizin kafanızda bambaşka imajlar yaşıyor, farkındayım.

Sizin gizli, romantik hayallerinizde, nostaljik Varşova Paktı’nın SSCB’si var ve onu her aklınıza getirdiğinizde, sanırım fonda Stalin döneminin marşlarını duyuyorsunuz! Ancak diğer yandan da her birinizin ukalalık derecesinde ne denli özgürlüğüne, keyfine, bağımsızlığına ve protesto haklarına bağlı (iyi ki de öyle) bir aydın olduğunuzu çok iyi bildiğimden, teoride özlem duyduğunuzu sandığınız o yılların Bolşevik Moskova’sına, Politbüro üyesi olsanız bile, pratikte 2-3 aydan fazla dayanamayacağınızı büyük bir özgüvenle tahmin ediyorum. Hatta sizin bu tespitime şu an inanmadığınızı da biliyorum.

PEKİ HANGİ RUSYA’YA DÖNMEK İSTERDİNİZ?

Birkaç deneme yapalım. Sizi zaman makinasıyla Brejnev döneminin Sovyetler Birliği’ne yollayamam ama, yarın bir uçakla Moskova’ya varışınızı sağlayabilirim. Orada, sizin yapamadığınızı yapıp bu savaşa hayır demek için coplanmayı, yıllarca hapiste yatmayı göze alan ödünsüz aydınlara bir ara yaklaşmayı deneyip sorun, Siz niye bu savaşa karşısınız, hem de üstelik dövülen, öldürülen, bombalanan da siz değilsiniz, aslında bu Zelenski ve tayfasının bombalanması doğru değil mi, adam alt tarafı komedyenin teki, Amerika’nın adamı, niye böylesine üzülüyorsunuz ki?” Ama bunları sorarken lütfen fazla yaklaşmayın o aydınlara, ne olur ne olmaz! Sonra, yazdıkları her savaş karşıtı haber veya yorum yüzünden “sahte habercilik” yaftasıyla, yeni çıkarılan yasalar yüzünden doğrudan kodes yolu gözleyen basın çalışanı kardeşlerin de yanına bir gidin, Ben Türkiye’den geliyorum, sol-demokrat-hümanist ve özgürlükçü değerlere inanıyorum, Putin’i haklı savaşında desteklemeye geldim. Evet biliyorum, savaş kötü bir şey AMA onun da başka çaresi kalmamıştı, değil mi?” deyin. Aman dikkat edin, bu cümleyi sarf ettiğiniz basın mensubuyla da aranızda fiziksel mesafe olsun. Bir de şok geçirmeye hazırsanız, sokakta herhangi bir Rus’u durdurup sorun, Savaş karşıtı gösteri yapanlar bu kadar ağır bir şiddetle içeri alınmasaydı, Kremlin Meydanı’nı sizce kaç milyon Moskovalı doldururdu?

Evet, kimilerinin dediği gibi “Amerika çok iyi, Rusya çok kötü” diye bir genelleme yoktur, olamaz! Belki inanmazsınız, ama bunun tersi de aynen geçerlidir! Galiba konunun o yönünü görmezden geliyorsunuz. Aynen Yahudi olan Zelenski’yi Neo-Nazilikle suçlamanın acınası gülünçlüğünü göremediğiniz gibi…

BAHANELER RESMİ GEÇİDİ

Amerika karşıtı olabilirsin, ol! Ama bunun için illa Putin aşığı olarak gezmen mi lazım?

Putin mecburen silah yolunu seçmiş de, Amerika ve NATO artık burnunun dibine girmiş de, Amerika Rusya’yı iflas ettirip parçalamaya çalışıyormuş da, olmayan (!) bir Rus tehdidi yaratılıyormuş da, Rusya’nın sivil halkı bombaladığı konusunda montaj videolarını (!!) bilerek yayanlar varmış da, medya gücüyle toplumsal mühendislik içeren yalanlar ve kurgulanmış haberler servis ediliyormuş da, Rusya inandığı siyaseti izlerken önündeki yollar tıklanınca askeri güç kullanmaya mecbur kalmış da…

Diyelim ki böyle düşünüyorsunuz. Hadi kilitlenmişliğinizi görmezden gelebilmek için bugünkü Rusya’nın kafanızdaki o muhteşem ütopyadaki gibi kuşların havada eşit aralıklarla uçtuğu sosyalist bir cennet olduğuna ben de bir anlığına inanayım. Hadi Varşova Paktı’nın çoktan çöktüğü ve parçalanan o birlikten ülkelerin patlayan bir bombadan kaçarcasına uzaklaştıkları gerçeğinin de üstünü örtelim. Ve kendi tercihleriyle demokrasi, özgürlük, taze ufuklar, yeni fırsatlar evrenlerine yatay geçiş yapma hak ve arzularının da esasında “ayıp, günah, vatana ve insanlığa ihanet” olduğuna ben de bir an için sizin gibi inanmış rolü oynayayım…

Bu dediklerinizin tamamı doğru olsa dahi, hangi vicdanla bu katliamları, bombalamaları, işlenen organize cinayetleri, milyonları perişan hale düşürmeyi, insanları evinden barkından koparmayı, aileleri parçalamayı, birilerinin veya bir insanın hakkı olduğuna kendinizi inandırabilirsiniz? Bunu nasıl başardığınızı hayretler içinde görüp “helal olsun” da diyebilirim (!) “yazıklar olsun” da… Siz seçin!

Yazı Tarihi: 10.03.2022
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
TRT Arşiv'inden, Sanat Dünyamız 1. Bölüm