Muhakkak duydunuz, İBB CHP Meclis Üyesi Murat Cirav’ın, Türkan Saylan’ın adının sokağa hala neden verilmediğini sorması karşısında, AKP Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş, “Biz Türkan Saylan, toplumun çoğunluğunu teşkil eden insanların ortak değerlerine saygı duymayan biridir. Türkan Saylan bu milletin ortak değerlerine hakaret eden birisidir. AKP çoğunluğu burada olduğu sürece Türkan Saylan gibi bu toplumu bölen kişilerin isimleri bir yerlerde yaşatılmayacaktır” demişti…

Prof. Türkan Saylan’a bölücü demek kimsenin haddi olmadığı gibi, ömrü boyunca uğruna çalıştığı değerleri yok saymak densizlik ve küstahlıktır. Neyse ki kalbimizin ve beynimizin müsterih olduğu çok önemli bir nokta var: Türkan Saylan gibi melek katına terfi etmiş müstesna bir insanın, kendini Türk toplumunun ve hatta insanlığın unutulmazları arasına yazdırmak için ne AKP’ye ne de Faruk Gökkuş’a ihtiyacı var! Hatta kendisini çok seven ve sayan CHP’li belediyelere bile ihtiyacı yok! Saylan zaten Türk halkını oluşturan milyonların gönlüne ve ruhuna altın harflerle adını yazdırmış bir insan. Kimileri isterse her gün Saylan’ın adını yok sayıp hatta geçtiği her noktayı yok etmek istesin, neye yarar? Kocaman bir sıfır.

Türkan Hanım’la ya 1988 ya da 1989’da tanışmıştık. Yobazlığın hızla yayıldığı yıllardı ve bunu ancak çok az sayıda göz fark edebiliyordu. ADD ve ÇYDD o yıl kuruldu. Her ikisinin vücut buluşunu içinden izledim.

Doksanlı yılların çoğunda haftada birkaç kez buluşup beraber panellere katılır, bazen de hafta sonu arabamla Anadolu’ya söyleşilere katılmaya giderdik. Uzun yollardaki sohbetlerimizde, birleşmek istemeyen sol siyasetçilerden şikayet eder, Atatürk’ün dehasını birbirimize anlatırdık. O günlerde her ikimiz de konuşmalarımızı özenli el yazısıyla, arkası dolu müsvedde kağıtlarına yazardık…

Şu an da ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı olan, 1990’dan yakın arkadaşım Lale Platin’i Çağdaş Yaşam’a katkı vermesi için kendisiyle tanıştırmış olmak, onların da hayatını güzel şekilde değiştiren bir başka büyük dostluğun başlangıcı olmuştu.

Türkan Saylan, yetiştirdiği on binlerce kızın minnetiyle anılıyor. Ömrü boyunca aldığı sayısız ödül ve şiltin yanı sıra, her birimizin kalbinin tam ortasında birer köşk inşa etti. Şimdilerde orada yaşıyor. Aziz dostlarına ve beş para etmez düşmanlarına hatırlatmak istedim…               

ERKEN SEÇİM MANEVRASI MI BAŞLADI?

Soruları artarda sorabiliriz: Madem faiz yerine kur farkı operasyonunu başlatacaktınız, neden bu kadar beklediniz? Madem Euro’nun 20 TL’yi bulmasını bekleyecektiniz ve petrolden temel gıda maddelerine kadar her şeyin fiyatı tavan yapacaktı, niye dahiyane operasyonunuzu bu kadar geciktirdiniz? Bunun açıklamasını neden bir akşam vakti borsa ve piyasalar bizde kapalı, ama Amerika’da açıkken yaptınız? Nasıl oldu da sanki bu deklarasyonu tetikte bekleyen sayısız “özel 20 Aralık fatihleri”, anında döviz satma operasyonunda düğmeye bastı ve bir ayda iki misli fırlayan döviz 2 saatte inanılmaz bir hızla düşüverdi? Madem bu hamleden o kadar emindiniz, neden bir hafta önce yapmadınız da 5 milyar dolarla kura müdahaleyi denediniz? Onca bedeli Merkez Bankası’na ödettikten sonra, sıra şimdi Hazine’ye mi geldi? Faize yeni kılıf uyduruşunuzu Diyanet bile yutmadı! Nerede kaldı Nas suresi, ekonomide Çin-Türk modeli?  

Belki kimsenin tam anlayamadığı çok bilinmeyenli vade süresi-kur oranı vs üzerine kurulu yeni denklem gerçekten devreye sokulduğu zaman, bunu karşılayabilmek için para basma makinaları mı çalıştırılacak yoksa hazine boşaltılıp krize mi sokulacak? Sonuçta ne olursa olsun enflasyon abartılı bir şekilde hızlanıp “mudilere” adrese teslim bırakılan bu taze paranın alım gücünü pul haline getirmeyecek mi? Zenginin kılıflı faizi bu şekilde Hazine’den yani fakirin tenceresinden finanse edilirken “Hazine üzerinden kumar” başlıklı bir orta oyunu sergileniyor: Böylece geçmediği köprünün parasını ödeyen halk, bu sefer sorumlusu olmadığı bu enflasyon ve kur krizi girdabının bedelini ödeyecek. Peki ekonomik ortam ve hazine bu baskıya ne kadar dayanabilecek? 8,5’dan 12,5’a fırlayan dolar ve yarattığı enflasyon zaten yerinde durmaya devam ediyor. Bu furyada traşlanmış görünen sadece son günlerin “köpüğü”! Petrol, doğal gaz, elektrik ve gıda fiyatları zaten tepemizde zamlı duruyor.

Yoksa Erdoğan’ın ekonomik ve siyasi planları şurada mı kesişiyor? Sıtma kırmızı halıda teşrif ederken, veba gösterilip “yine kurtarıcınız geldi” şeklinde bir algı mı oluşturulmak isteniyor?

Tabi bu da bizi doğrudan erken seçim alternatifine taşıyor! Her ne kadar piyasa fiyatları döviz kurunu takip ederek o oranlarda düşmeyecekse de, hazır asgari ücrete göz boyayan bir zam yapılmış ve ele geçen asgari ücretin dolar karşılığı da yükselmişken, AKP kurmaylarının gözünde belki ani bir 2022 seçimi artık kaçınılmaz hale geliyor. Anadolu’daki dar gelirli AKP seçmenleri bu hızlı dönüşümlerden bir miktar tatmin edilebilmişlerse, Hazine’nin yaşayabileceği bir çöküş senaryosundan daha hızlı davranmak kaçınılmaz bir hamle olarak gözükebilir. Çünkü dönüşü olmayan bir yolda AKP için normal süreçte yapılan seçim kabus olabilir.

Yazı Tarihi: 23.12.2021
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
İş Sanat'ın, Türk sanatının ustalarıyla gerçekleştirği "Gün Işığında" programında, Bedri Baykam'la yaşamı ve sanatı üzerine konuşuyoruz.