CHP MYK`sı ve milletvekilleri hafta sonu Abant’ta buluşarak bir durum değerlendirmesi yaptılar. Bu köşede de tartışma konusu olan çeşitli hassas ve kritik acil konular masaya yatırıldı. Diğer partilerde görülemeyecek kadar demokratik bir tartışma ortamında yapılan bu eleştiriler, yine CHP`nin bu konudaki farkını ortaya koydu.
         Son haftalarda referandum süreci ile Kılıçdaroğlu tarafından gündeme taşınan “üniversitelerde türban” konusu, siyaseti dahi çıkarcı bir satranç oyuncusu stratejisiyle oynayan RTE tarafından “De facto” bir gole çevrildi. AKP hesaplı risk alarak CHP`nin bu yumuşamasından yararlandı ve YÖK başkanı aracılığıya türban sorununu fiilen üniversitelerden kaldırıverdi. CHP birden kendi iyi niyetinin oyununa gelerek “karşılığında bir şey almadan” 163. madde kadar büyük bu ödünü siyasi karşıtına sanki eliyle teslim etmiş oldu. Ne küçük çocuklara kuran kursu dayatmaları konusu, ne İmam Hatiplere kız öğrenci alımına son verme, ne de seçim barajı veya dokunulmazlıklar gündeme gelebildi. Şimdi CHP, “aman bu işi yine biz durdurmuş olmayalım” diye konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyamıyor ve şaşkın şekilde “ezber bozma”  operasyonlarından birinin ters tepmesinin sonuçlarını yaşıyor.

CHP üst yönetiminin artık şu gerçekle yüzleşmesi lazım: Bu taktikle türban sorunu filan bitmez! Doğrudan yeni bir boyuta taşınır. Konu bu sefer “Kamuda türban veya liselerde, ilköğretimde türban” tartışmasına döner! Anti-laik kesimlerin bu sinsi taktiklerini yok sayarak CHP bir yere varamaz, ülkeyi AKP’nin taşıdığı bataklıktan kurtaramaz.
         CHP`nin tarihsel çizgisinde “ödün verilemeyecek konular”ın böylece delinmiş olmasının getirdiği tehlikeli “rehavet” havasında, durumdan faydalanmak isteyen malum çevreler, hiç vakit kaybetmeden Anayasa’nın “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ilk üç maddesinin hangi yöntemlerle değiştirilebileceğini o sentetik TV programlarında döktürmeye başladılar! Zaten her şey bu medya ortamında temeli atılan sulandırılmalarla başlamıyor mu?
         Bu köşede hep iyi niyetini ve enerjisini övdüğümüz Sn Kılıçdaroğlu’nun şu konuyu hiçbir zaman aklından çıkarmaması lazım: “AKP`nin ezberini bozmak”, kesinlikle “CHP tarihini veya devrim kanunlarını yok saymak” anlamına gelemez, gelmemeli. Konulara çağdaş ve esnek bir sorun çözücülükle yaklaşmak ne kadar iyiyse, Cumhuriyeti kuran Parti’nin bir tarih paketiyle beraber geldiğini unutmak da bir o kadar tehlikeli. Kaldı ki, 87 yılın bu güne kadarki tüm yaşanmışlıklarının derin nedenleri var. Bu konuların hiç biri, günümüzde bir “televizyon şaklabanlıkları” şeklinde geçiştirilen orta oyunu bozması, cehalet dolu ve yorum özürlü panellerde ele alındığı sığlıkta tartışılamaz! Menemen’den Sivas’a, 27 Mayıs’tan 12 Eylül’e kadar hiçbiri…
         CHP şayet bu ödünleri ve kendi “açılım” manevralarını iktidar olabilmek için yapıyorsa, oy hesabında çok yanıldığını iş işten  geçmeden söylemek lazım. CHP`nin son yıllarda azar azar arttırdığı oylar hiç de «garanti altına alınmış» seçmenlerin oyları değil! Dinci kesimlerden üç oy alacağım diye laik Atatürkçü kesimlerden 53 oy kaybedilecekse, burada bırakın Cumhuriyet Devrimleriyle ilgili tarihi etik duruş sorununu, seçim çıkar hesapları bile yanlış yapılıyor demektir!
         Israrla vurguladığımız bir konu var: CHP, Türkiye tarihinin en kritik seçimine adım adım yaklaşırken bu büyük fırsatın bir «deney tahtası» na çevrilemeyeceğini bilmeli. Kılıçdaroğlu, «bakalım bize Statükocu dedirten her değere birden sırtımızı dönersek n’oluyormuş?» diyerek, attığı her adımın 2. Cumhuriyetçiler`ce alkışlanmasına kanacaksa, çok büyük bir hayal kırıklığı yaşar. CHP`nin yeni söylemleri Mehmet Altan, Zaman Gazetesi, Sabah ve Oral Çalışlar tarafından göklere çıkarılıyor ve CHP tabanında büyük rahatsızlık yaratıyorsa, yönetimin durup üç kere düşünmesi lazım. Hiç kimse şu acı gerçeği unutmasın ki, sosyal demokrat seçmen ne yazık ki «oyları aynı sepette toplama mecburiyeti» konusunda sabıkalı bir gruptur. Bu yanlış hesaplar devam ederse, önümüzdeki aylarda CHP oylarına el atıp bu ölümcül bölünmelere merak saracak bir çok parti ortaya çıkacaktır.
         Sn. Kılıçdaroğlu`nun artık her adımında bu konuları göz önünde bulunduracağına ve Emin Çölaşan’dan Necla Arat’a, Oktay Ekşi’den bu sütuna, tüm yapıcı eleştirileri dikkatle değerlendireceğine inanıyorum.

Yazı Tarihi: 12.10.2010
Paylaş
Seriler
Benzer Yazılar
Videolar
Alt
Akılda Kalan'ın ikinci bölümünde, iki yaşında başladığı resim sanatını; dünyanın yüzlerce şehrini dolaşan sergilerini; yazarlık serüvenini; tenis kortlarındaki günlerini; ışıltılarla dolu sanat yıllarını ve çok daha fazlasını Veyis Ateş soruyor, Ressam-Yazar Bedri Baykam yanıtlıyor.