Yazımın başlığını çok mu provokatif buldunuz? Pardon! Bu konudaki maruzatınızı bana değil Yargıtay'a yöneltmeniz lazım. "Anal ve Oral" konularını gündeme vallahi onlar soktu!
            Öncelikle şunu kabul edelim: İktidar mekanizmasının ülkenin altını üstüne getirip gündemi her üç günde bir başka yere çekmesinin hızına 100 metreci Hossein Bolt yetişemez! Yargıtay, "müstehcen" CD satmak suçundan mahkum olan sanığın, filmlerin içeriğinde oral ve anal seks olduğu için ceza artırımı yapılabileceğine karar vermiş. Ayrıca, sanığın, müstehcenlikle ilgili suçları düzenleyen ceza maddesindeki  "doğal olmayan yoldan yapılan" kriterleriyle daha yüksek hapis cezası istemiyle yargılanması istenmiş.
     Öncelikle sahte mütevazılık yapmadan,  “yaşanacakları önceden bildirme” konusundaki üstün yetilerimin, huzurunuzda tescilini arz ederim! Üç hafta önce yüreğinizi hoplatan ve kabus gibi süren kürtaj ve sezaryen krizini herhalde unutmadınız. Şimdi size o günlerdeki makalemi hatırlatayım: "...mesela kadınlarımızdan devam edersek, yarın öbür gün iktidar uygun özel gün ped seçimi, liselerde ve sokaklarda standart bekaret kontrolü, 'Cuma günü adet görmemek için önlem alınmasını' talep etse, veya eşlerin seçecekleri pozisyonlar için bakanlık ve diyanet uyum yasaları çıkarmaya kalksa, kime şikayet edeceksiniz?"
         Aslında yanılmışım!  Pozisyon denetimleri Yargı’dan gelecekmiş meğer! Ama bu öngörümün de değerini abartmayalım! Yani TCK'dan 163. madde kaldırılırsa, ülkede demokrasi ve laikliğin toptan yok olacağını 1989'da söylemiş olmak veya 11 Eylül'ü 10 ay önceden yazmak veya 2004'de AB'ye giriş senaryolarımızın uydurma olduğunu bildirmiş olmak gibi bir şey değil! Sonuçta biliyorsunuz kafasını  vücudun yalnız bazı spesifik bölgelerine takıp başka bir şey görmeyenlerin sırayla neyi konu edebileceklerini ön görmek kolay. İktidar, 12 Eylül 2010 Sivil Darbesi ile yargıya yerleştirdiği farklı insan tipolojisiyle artık paşa gönlü istediğinde yatak odanıza da girebilecek!
         Halkımız aynı halk, Yargıtay aynı Yargıtay... Seks asırlardır aynı seks! Ne oldu da şimdi cinsel faaliyetler  envanterimizde "yapılabilirler ve yapılamazlar" diye  bir ayrım mevzubahis oldu?
         İşi baştan ele alalım: Porno satmak neden suç olsun ki? Hani siz AB'ye giriş "uyum" yasaları çerçevesinde bin bir dereden su getiriyordunuz!? Mesela Alman veya Fransız halkının cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için, sizin bu kararla "sapkınlık" diye nitelendirdiğiniz -çocuk pornografisi hariç- her türlü ticarete, AB ülkelerinin hangi doğal özgürlük akışı çerçevesinde olanak sağladığını bilmiyor musunuz? Üstelik bu sex-shoplar kentin en işlek caddelerinde zemin katlarda yer alıyorlar. Cinsel tatmin yaşayamayanların dünyası ise 3. sayfa haberleri: Tecavüzler, çocuk kaçırmalar, cinayetler! Anlaşılan bu haberler çoğalsın isteniyor! Yani bütün sorun cinselliğin "günah/ayıp/yasak" olarak görülmesi. Halbuki bana sorarsanız seksin bu kadar keyifle gelmesinin nedeni, doğanın bu "üreme" işlemi ihmal edilmesin diye bize sunduğu zeki bir tuzak! Aynen tüm bebeklere bakacak birileri çıksın diye, hepsinin bu kadar tatlı olması gibi!
             Aslında şu baklayı artık ağızlarından çıkarsalar da, hala aynı yaşamı sürdürdüğünü sanan halkım, birilerinin esasında şeriatçı ülkelerle uyum yasaları peşinde olduğunu artık öğrense! Zaten o günden sonra Yargıtay'ın bu yaratıcı içtihatlarına işlerlik kazandırmak için mecburen evlerin her yerine Diyanet İşleri'nin örf ve adet denetim masalarına bağlı kameralar konulmalı! Bu da yetmez! Uygun görülen tekil doğal yolla birleşme, abartmadan yalnız misyoner pozisyonda, efendice, gerçekleşsin! Bu da yetmez! Erkeğin "uygunsuz, günahkar" düşünceler eşliğinde "tahrik" olmasını engellemek için yöntemler geliştirilsin. Fizik yöntemlerle elde edilen “ereksiyon" konusunda araştırmalara bütçe çıkarılsın!  Şaka mı yapıyorum sandınız? Yargıtay ne kadar şaka yapıyorsa, bu satırlar da ancak o kadar şaka olabilir!
             AKP hep aynı taktikle, rakibinin bu basiretsiz zaafını doyasıya sömürerek laik yaşam tarzını öldürmeye devam ederken, gözü onun seçmeninden başka bir şey görmeyen CHP, "aman bizi pornocu sanmasınlar" diye sakın ağzını açmasın!  Teniste ünlü bir deyim vardır: "Kazanan oyunu hiçbir zaman değiştirme". AKP de bu tutumu özenle sürdürüp CHP'nin mahcubiyetlerini (!) kurnazca kullanarak, onun seçmen kitlesinin içini boşaltıyor! Ne denir ki? Helal olsun!

Post Date: 19.06.2012
Share on