Değerli CHP MKYK ve tüm örgüt üyeleri,

Bu açık mektup her birinize yazıldı. Türkiye, Barış Günü'nü kutlarken Emperyalizm’in savaş tamtamlarının baş destekçisi AKP’ye tepkisini vermek isteyen gençlere karşı polisin yine rahatlıkla şiddete başvurabildiği bir ülke! Size yaşadığımız insanlık dışı durumları hatırlatmama gerek yok.

Haftalardır bu sütundan tüm ulusalcı-demokrat-laik seçmenlere "aynı sepete oy ver" çağrısı yaptım. "Aklınızı başınıza alın" dedim. "Sevgili çapulcular emekler boşa çıkmasın" dedim. Dayanışma içinde oyları heba etmemenin önemini hatırlatmaya çalıştım. "İlkokul matematik bilgisi"nin önemini anlattım! İtiraf edeyim tüm yurttan yoğun destekleyici tepkiler geldi. İnsanların çoğu artık "Bana göre parti yok" cümlesinin anlamsızlığını ve birleşme zorunluluğunu idrak etmeye başladılar.
Şu günlerde, uzun seçim dönemi kampanyalarının umut veren ilk anlarındayız. Maalesef CHP henüz toplumda bu güzel işaretlere rağmen, halkın üzerinde mutabakata vardığı parti değil. En iyi ihtimalle önemli bir kesimin "kerhen" oy vereceği parti... Tabii CHP'nin ülke bütünlüğü ve laikliği ısrarla korumasını kabullenemeyenlerin verdiği tepkiyi değil, kökten CHP'li olup buna rağmen Parti'yle arasına mesafe koyanları kastediyorum.

Lütfen tüm Türkiye üstünden medeni bir girişimle araştırma yaptırın. "CHP sizi tamamen tatmin ediyor mu? Etmiyorsa, gerekçeleri neler? Sizce CHP her alanda neler önerdiğini topluma açıklayabiliyor mu? Parti’de yönetimde kimleri görmek istersiniz?” Emin olun bunu bir ayda sonuçlandırırsınız ve Parti’yi çok daha iyi tanıyor olursunuz!

Lütfen açık demeçler vererek toplumu tüm muhalif partilerle beraber kucaklamaya hazır olduğunuzu, somut olarak dile getirin. Kitle örgütlerini, sendikaları sıkça ve en üst düzeyde ziyaret edin. Onlardan gelecek her eleştiriyi müdafaa zırhı takmadan dinleyin. Bu bilinçlenme ve seferberlik hali, seçim zaferi için tek yöntem. Bu buluşmalar, bir türlü yapılamayan dev mitinglerle güçlenip anlam kazanmalı. Örneğin planladığınızı duyduğumuz “Savaşa Hayır” mitingleri, bu doğrultuda çok yararlı bir ilk adım.

Hepsinden önemlisi lütfen artık bu anti-demokratik seçim yapısını aşabilmek için Genel Başkan kendi ağzından seçim barajını kaça indireceğini net olarak açıklasın. Her ne kadar önümüzdeki yerel seçimlerle bu konunun bir ilişkisi olmasa da, bu bilgiyi toplumla en iyi paylaşma zamanı şu an. Çünkü birçok kararsız insan, CHP'ye verebilecekleri desteği bu söze göre belirleyecekler. Bana sorarsanız baraj %3’ten de aşağıya, %1’e çekilmeli. Şayet CHP bir dahaki seçimlerde iktidara gelirse, bunu sağlayacak yasa değişimi için şimdiden bağlayıcı şekilde söz vermeli.

Gelelim adaylara: Yıllardır anlattığımız kadın ve gençlik kotaları artık tüzükte olduğuna göre, bu rahatlama, direniş ruhuyla taçlanmalı. Gezi'yi temsil eden özgürlükçü gençlerin farklı adaylıklara seçilebilmeleri için ciddi gayret gösterilmeli. Bu, Gezi potansiyelini "kullanmak" amacıyla değil, samimiyetle, forumları takip ederek talepleri karşılamak ve sinerji yaratmak amacıyla yaşama geçirilmeli. Örgüt üyeleri, başka parti veya derneklerden gelebilecek adaylara karşı hiçbir şekilde ters tepki vermemeli. Bu arada Parti’nin ideolojisiyle ilişkisiz kişilerin her ne hikmetse aday gösterilip sonradan AKP’ye kaçmaları gibi geçmişte bizi çok üzen senaryolardan lütfen uzak durun! “İstanbul’a Sarıgül” formülü ise artık kamuoyunun gözünde fazla uzadı. Bir şekilde nihai karar alabilmek için, kendisiyle yapılacak toplantıların ardından MKYK bu konuyu her rengiyle tartışıp bir an önce sonuçlandırmalı. Çünkü bu belirsizlik kampanya sürecine zarar veriyor ve tereddüt yayıyor. Tabii Sarıgül, kadro seçimlerinde Parti'yi düşünerek hareket edeceğinin sinyalini vermeli.

Şimdi bence en önemli vurguyu yapmak istiyorum: Değerli CHP üyesi, sıfatın her ne olursa olsun, diyelim ki Parti beklentilerinin aksine seni hiçbir yere aday göstermemiş! Ne yapacaksın? Geleneksel tavırla, hayal kırıklığı, istifa, küsme, kavga peşinde olma ihtimalin varsa, lütfen şimdiden vazgeç ve sakın hiçbir yere aday olma! Seni “hak etmene rağmen” hiçbir yere koymazlarsa veya aday adayıyken seçilemezsen, yine kanının son damlasına kadar Parti için mücadele edeceğine söz vereceksen aday adaylığına soyun! John F. Kennedy'nin ünlü cümlesini bu ortama uyarlarsak, "Parti'nin sizin için ne yapabileceğini değil, sizin Parti (ve dolayısıyla ülke) için ne yapabileceğinizi düşünün".
Umarım, ne demek istediğimi kimseyi kırmadan anlatabildim.

Post Date: 03.09.2013
Share on