Durumun özeti şu biz Türkler için: Kendimizi artık içine hapis hissettiğimiz bir sistemin yörüngesine kapılmış gidiyoruz. Bizim uzay aracının tüm kontrolü imamlığıyla övünen ve elinden gelen her yöntemle laik bağımsız devlet kurullarına ve yasalara mücadele bayrağı açan birisinin elinde. Toplumca kara deliğe doğru uçuyoruz ahlar vahlar arasında. Yok bizim yeryüzünden örnek ararsanız, o zaman otobüsümüz son sürat bir uçuruma doğru her an daha da hızlanarak gidiyor diyebiliriz. Aşağısı da kayalık, kabarmış bir deniz ve fırtına...
Uzay aracının içindekiler dört gruba ayrılıyor. Birinci grup, başına buyruk ve kimseyi dinlemeyen kaptanın kendilerini cennete hem de cepleri dolu olarak götüreceğine inananlar: Onları da kendi içinde birkaç gruba ayırabiliriz ama gerek yok; 2. grup, bunun tam tersine, cehenneme ve yok oluşa götürüldüğünü anlayıp umutsuzluktan susanlar veya içine kapanıp ağlayanlar... 3. grup, bir önceki grubun aksine bir şeyler yapılabileceğine inandıklarını söyleyen ama kendi aralarındaki uyduruk kavgaları uzay aracının içindeki yaşam mücadelesinin bile önüne çıkarmaktan çekinmeyenler... Bir de 4. grup var: Kıyamete doğru yol alan aracın içindeki 2. ve 3. grup dahil herkese güven vermeye çalışan, birleşmeye çağıran, önde kaptan köşkünün kendine kurduğu kırılmaz cam, bin bir koruma ve yalaka duvarının başka türlü yıkılamayacağını haykıranlar. İkinci grup onları sessizce ve gizli umutlarla dinlerken, ne dediği belirsiz 3. grubun tek yapabildiği, somut ciddi alternatif sunamadan 4. grubun önerilerini kötülemek ve onların neden yaşama geçemeyeceğini anlatarak çözümsüzlük yaymak!
Gezi olaylarının 1. yılında kaybettiğimiz değerli gençlerimizi anmak üzere buluşan kitlelerin üstüne ülkenin her kentinden taşıma polis getirip yığanların, yine çekinmeden aynı şekilde insanlara saldırtanların en güvendikleri kesim işte bu 3. grup! Yani somutlaşacak olursak, "Gelin biz de Gezi Partisi kuralım" diyen hayalperestler, "Bu sistemin içinde partilerle bir yere varılamaz, biz bu rejimin önereceği çözümleri toptan reddediyoruz" diyen anarşist ütopikler (burada anarşi kelimesini hala Kenan Evren sözlüğünden okuyanlar kaldıysa bir felsefe lugatına zahmet edip bakıversinler), "Bu CHP ile bir yere varılamaz, gelin siz bize destek olun, bize kaydolun" diye yaygara yapan küçük sol partiler ve sahada büyük çalışmalar yaparak emek harcayan ancak "Aman biz bir partiye destek veriyor görünmeyelim, hatta ana muhalefeti kötüleyelim ki bağımsız duruşumuza halel gelmesin" diyen neye ve kime hizmet ettiği anlaşılamayan ve her geçen gün kendi sonunu hazırlayan "Demokratik-sivil toplum örgütleri"... İşte RTE, en çok bu 3. gruba yaslanıyor, kimse farkında değil! Onlar "sayesinde", hem ülkede büyük bir muhalefet varMIŞ gibi bir durum, ama ortada hiçbir şey oluşamıyorMUŞ gibi bir sonuç var! İşte bunun ana "müsebbibi" yani suçlusu/sorumlusu bu 3. grup.
Siz hangi gruptansınız diye hem kendi kendinize, hem bana sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Vallahi orasını ben bilemem, kendiniz karar verin. Mesela belediye seçimlerinde ne yaptığınıza bakın. Kara deliğe veya uçuruma süren kaptanın dayatmalarına karşı belediye seçimlerinde ne yaptınız? Kazanması mümkün olmayan yerlerde kendi partinize oy vermek için direttiniz mi? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne yapmayı düşünüyorsunuz? Örnek bir inatla hala "herkes kendi çıkarına çalışsın" diyerek, o kaptanın aracını felakete istediği hızda -artık kendi koyduğu hız kontrolörünün bile onayına gerek kalmadan- sürebilmesi için yeşil ışık yakıyor musunuz? Yoksa son 20 yılda yaşadığımız onca seçim felaketinin ardından artık küçük bir uyanma oldu mu? Artık eski iç hesaplaşmaları köşeye bırakarak mantığınızla ve çevrenizdeki muhalif gruplarla el ele verebiliyor musunuz?
Geçen hafta sonu Türkiye yine orantısız zekayı da, orantısız şiddet kullanımını da gördü. Acımasızlığı da... Yabancı haber kanallarını hiçe sayan faşist yöntemleri de gördü. O direksiyonu elinde tutanların dünyaya rezil olma pahasına şiddet silahına sarılmalarına neden olan o derin korkuyu da anladı. İşte bu noktada tekrar 3. grupta yer alan herkese soruyorum: Hala çözümsüzlük ve iç kavga üreterek RTE'ye gizlice hizmet etme tutkusu nereden geliyor? Lütfen artık bir an önce kendinize hakim olun.
Ortak aday. Çankaya. Yarın olmaz, şimdi!