Sayın Kılıçdaroğlu,
Bazen bir çift söz, bir eylem, maalesef insanın bir ömürde oluşturduğu havayı, güveni sarsabilir.
Bu ülkenin zirvesinde bulunan kişi, daha önce "iki ayyaş" sözleriyle bu halkın kalbini yaralamış, Cumhuriyetin kurucularını aşağıladığını zannedenler, tarihin kara sayfalarına kaydolmuşlardır. İçki, bugün ülkemizde iki farklı yaşam tarzının sembollerinden biri haline gelmiştir. Bunu talep eden ne "içki" ne de içenlerdir! Kendi yaşam tarzına sonsuz hoşgörü bekleyen, ama diğer insanlarınkine sonsuz tahammülsüzlük gösteren güruh, içkiyi saldırılarının göbeğine oturtmuştur. Aynen yıllarca türbanı, kendi saldırı silahları olarak bıkmadan kullandıkları gibi! Siz ise, ne yazık ki laik, çağdaş, ilerici yaşam tarzlarına seviyesizce saldıranlarla aynı safta yer almayı tercih ettiniz… Hem de aynı içler acısı üslupla. Getirdiğiniz açıklamalarda içerik yoktu: Bir özür sunmadınız, bir özeleştiri getirmediniz... Aynen "Ekmeleddin hezimeti"nden sonra yaptığınız gibi. Oysa koskoca Kurultay sadece bu nedenle toplanmıştı! Kurultayda ne seçiminizi savunabildiniz, ne de bir pişmanlık ifadesi gösterdiniz. Siz, bu ölümcül hataya imza atarak Çankaya'yı, onu beğenmeyen şahsa hediye ettiniz. Samimi bir özür sizi büyütürdü. O fırsatı da kaçırıp tam tersine tehditlere devam ettiniz. İzmir örgütünüzden Kayhan Kantarlı'nın disiplin kuruluna verilmiş olması, umarım il örgütünün işgüzarlığıdır. Lütfen otoritenizi kullanarak Partiye büyük zarar verecek bu soruşturmayı durdurun. Size eleştiri yapılamayacaksa, Partide önünüze çiçekler sermek için yarışanların da ciddiyeti kalmaz. Ayrıca şunu bilin ki, bizler için ancak tepkisizliklerimiz hakkında Atatürk'ün açacağı disiplin soruşturması, sorumluluklarımızın sınırını belirler.
Parti Meclisi'ne, siz ne derseniz deyin, "kadın kotası"ndan sokmayı tercih ettiğiniz kimi isimler ise yine kurucumuzun kemiklerini sızlattı. Bursa'dan, sofralarını paylaştığım CHP'li bir aile, size aşağıdaki satırları iletmemi rica etti. Bursa Nutku'nun kararlılığını gördüm o insanlarda ve gurur duydum. Lütfen özetle buraya taşıdığım cümleleri okuyun:
“1907 yılında, genç bir subayken, Olimpos Meyhanesi’nde, rakı masasında çizmişti Mustafa Kemal, yeni Türkiye haritasını. Çankaya Köşkü’ndeki rakı sofralarında birçok devrim kararı alınmış, Avrupa’nın 200 yılda yapamadığını 15 yıla sığdırmıştı Atatürk.
Bizler rakı masasında siyaset yaparız, ülkeyi kurtarırız. Ama hiçbir zaman iplerimizi ağa babalarının eline verip onların ihanet masalarına meze yapmayız. Bizler iyi de rakı içeriz, dertlenir türkü de söyleriz, ama hiçbir zaman ne partimize ihanet ederiz, ne ülkemizin değerini hiç edenlerin değirmenlerine su taşırız.
Yeri gelir sarhoş olur iktidar da oluruz, ama iktidar olma hayali ile sağdan dönmelerden, devşirmelerden, hoca efendilerden, iş birlikçilerden medet umarak ilkelerimizi hiç ederek gerçekleştirmeyiz hayallerimizi.İçtiğimizde İzmir Marşı ile coşar, Zeybek ile yere diz vururuz. Çanakkale türküsü ile efkarlanır, Yemen türküsüne ağlarız biz.
Rakı masasında memleket meselelerini konuşanlardan rahatsız olmayın, Sayın Genel Başkan ve ahalisi. Çalışmayan örgütlerinizden, felç geçiren yönetimlerinizden, ilkelerini unutarak siyasi ikbal peşinde koşan yöneticilerinizden, yarattığınız korku imparatorluğundan ürkerek sonraki dönem milletvekilliğini garantilemeye çalışan vekillerinizden rahatsız olun.
Partide yöneticilik yapmış lider kadrolarından, partisine sahip çıkmak için mücadele eden örgüt neferlerinden rahatsız olmayın, rakı sofrası bahanesine sığınmayın. Size bu görevi veren, partiyi şu yöne götür, parti meclisine şunları al diyen, bunları milletvekili, belediye başkanı yap diyen soğuk karanlık yüzlerden korkun Sayın Genel Başkan ve ahalisi.
Bu söylediklerimiz geri kafalılık ise ben ve benim gibi, bizim gibiler geri kafalı olalım. Sizin gibiler CHP'li olun, altı oku değiştirmek için çalışın. Yerel yönetimler “bölünme yasası”nı kabul edin ama bizler bunu içimize SİN-Dİ-RE-Mİ-YO-RUZ!
Saygılarla, Bursa Mustafakemalpaşa’dan Tandoğan Kuru”
Sayın Kılıçdaroğlu, zaman kaybetmeden Çankaya Köşkü’nü işlevleriyle yok etmeye çalışan Erdoğan'a karşı önlemlerinizi belirleyin. Yine Atatürk Havalimanı’nın yok edilmesi ve yerine “Padişah Havalimanı” açılmasına karşı nasıl tavır alacağınızı, “Yeni CHP’nin yeni PM'si”nde bir an önce gündeme alın. Size bu konuda dışarıdan Sayın İhsanoğlu veya içeriden "halkla ilişkiler (!) sorumlunuz" Sayın Bekaroğlu birçok yaratıcı fikir sunabilir. Hayırlı yeni dönemler, Sayın Genel Başkan.