BASKET TOPU YOLA KAÇARSA...
Yer: Berkeley, College Avenue.
70 yıldır değişmeyen nefis ağaçlıklı yol. Üstünde müteahhitlerin her gün yıkıp yaptığı yaz-boz tahtası evler yok. Kullandığım cipin bagajından oğlumun basketbol topunu düşürüyorum. Top yola kaçıyor. Tek şeritli, çift yönlü yola. Yola atlamadan dikkatlice takip ediyorum. Sağdan gelen araba duruyor. Top önünden geçiyor. Adam durmaya devam ediyor, bana geçebileceğimi işaret ediyor. Geçip topu bir arabanın altında arayıp buluyorum. Adam bekçi gibi beklemeye devam ediyor. Topu elime alıp şaşkın bakıyorum. Nazikçe tekrar geri geçebileceğimi söylüyor ve ben de teşekkür edip geçiyorum.
ERKEKLİK İSPATI PEŞİNDE ZAVALLILAR
Bu olayın Türkiye’de gerçekleşme olasılığı nedir, yanıtını verebilir misiniz? Bugün sizinle trafik dertleşmesi yapalım. Bu canavar yüzünden her yıl kaybettiğimiz binlerce canı düşünün. Bundan önemli konu var mı? Aynı koalisyon tekerlemelerine mi girelim ya da oral seks münazarasına mı takılıp kalalım? (Bu iş için tavsiyem: İslam ulemalarının birbirini mat edemediği noktada, ünlü hocalardan veya alemin yeni gülü olarak dikkat çeken kitaplı-tesettürlü eski modellerden görüş isteyebiliriz!)
Türkiye ve ABD arasındaki trafikte davranış farklarına dikkat çekerek başlayabiliriz. Amerika’da insanlar, çocukluklarından beri yasalara uymayı ve birbirlerine saygılı olmayı büyük oranlarda öğrenmişler. Türkiye’de ise araba kullanmak, insanların çoğu için, güvensizlik içinde yüzdürdükleri erkekliklerini test edebilecekleri büyük bir fırsat. Bir araba kendilerini geçtiğinde veya korna çaldığında veya yayaya yol vermek için önlerinde durduklarında, ilk fırsatta önünü kesip yumruk küfür veya beyzbol sopasıyla hesap sorabilecekleri koca bir ring. Maalesef durumumuz bu.
Otobanlar mı? Ne siz sorun, ne ben hatırlatayım. Yolda 24 saniyeye kaç şerit değiştirme sıkıştırabilecekleri konusunda bahse girenler, bir araba geçip araya kendilerini sokuşturmak için sağdan sıkıştıranlar, özellikle kadınları şeritlerde sıkıştırmak için bilhassa yola düşenler, saatte 200’le giderken geçmeye çalıştıkları arabaya arkadan yarım metreye kadar yapışanlar cirit atıyor.
DEVLETİN SORUMSUZ SORUMLULARI!
Devlet mi? Onlar her zamanki gibi konunun özünü anlamadan ucuz yoldan pahalı cezalar dağıtıp sorumluluklarından kurtulma peşindeler! Kimin neden sorumlu olduğunu bizim de tam bilmeyişimiz, onların kaçış planının ta kendisi. Yaptığımız eleştiriler kime yönelik? İçişleri Bakanlığı mı, Karayolları mı, Trafik Emniyet Müdürlüğü mü, bazı bölgelerde jandarma mı? Bağlı olduğu vilayet mi? İnanın beni ilgilendirmiyor! Kimlerin sorumlu olduğuna “devlet” karar versin ve artık bu sorumsuzlukla yüzleşsin. “Devlet” trafik kazalarını gerçekten engellemeye çalışsa, kalkıp şehir giriş çıkışlarında alakasız ve mantıksız hız ve saçma seviyelere indirilmiş alkol kontrolleriyle uğraşarak kendini tatmin etmez. Taksim’deki alt geçide konulan saatte 50 km limiti, sürücüleri kızdırmaktan başka hiçbir işe yaramayan çocukça bir uygulamadır. Tek kadeh içki yüzünden insanların altından arabalarını almakla gurur duyan zihniyet, şehir ve otoban magandalarını durdurmak için kılını bile kıpırdatmıyor! Devlet, halkı her gün yasa boğan yolların gerçekten tımarhanelik ve hapishanelik magandalarını durdurmak istese, bu tembellik örneği uygulamalar yerine, yollara ihbar telefon numaraları yerleştirir, tüm otobanları ve yolları arşınlayan sivil plakalı trafik polislerini ortalığa salar. Arabaların -özür dilerim- kıçına aşırı hızla yapışıp onları tehdit ederek, zor kullanarak geçmeye kalkışan, yolları lunaparklardaki “çarpışan otomobiller”e çeviren katilleri bulmak, yakalamak için basit bir hamle yapar. Ama ne gezer... “Sağa çek! 80 yerine 93’le gidiyordun” diyerek normal insanları çıldırtıp yollara salmaktan başka gözle görülür bir çabaları yok!
REZALETE SON VERMEK...
Her gün binlerce vatandaşımızı sakatlığa ve acılara terk eden bu başıboş ortama dur demeye mecburuz. Her bayramı ölüm istatistiklerine dönüştüren bu büyük karanlığa, devletin konuya “önem veriyor görünen” zihniyetine savaş açmaya mecburuz. Ülkede yaşanan kadın düşmanlığının da kökeninde var olan aynı şiddete dayalı sahte erkekliğin maganda sahipleri, yollarda hiçbir polis engeliyle karşılaşmadan yarışarak bela aramakta, bunlara araba kullanma özürlü yağmur-çamur veya mıcır felaketzedeleri de eklendiğinde, ortaya Azrail’in fink attığı bir Türkiye yolları tablosu çıkmaktadır. İşte bu bayram sonunda, yine yüzlerce aileyi korkunç acılara iten görüntünün kökeni!