İlk maçta vasat rakibinden istediğini alan Fenerbahçe, bu maça biraz keyif, biraz hava, biraz da seyircisine show amaçlı çıktı...
Maçın 2. dakikasında Dos Santos kendine has hızlı çıkışlarından birinde golü bulunca, zaten bu oyun en başından tavsama moduna geçti...deniyordu ki,.. Sion İstanbul seyircisine futbolun her şeyden once ayakla oynanan bir oyun olduğunu ve güzel hayali farkların da rüyalarda değil gerçek sahada ancak oluşabileceğini gösteriverdi! Üst üste gelen iki sok gol aslında gerçekten Fenerbahçe adına bence çok hayırlı bir asi oldu. Kritik lig maçları yaklaşırken, takim bu seneye iyi bir başlangıç yapmış olmakla, her maçta kendini önden galip ilan etme aceleciliği arasında bir "gerçek yasam" bileti kadar uçurum olduğunu gördü. Fenerbahçe bazı aslarının ilk 11 dışında olmasıyla biraz karma bir takımla maça çıkmıştı. Yenilen gollere rağmen Fenerbahçe de maç disiplininden kopmadı. Takim ilk lig maçlarındaki şaşalı futbolunun belki oynamadı ama yine de takim ciddi, disiplinli ve herşeye karşın arzuluydu.
2. yarıda bir nevi istediğini elde etmiş,yani fark yememiş, kendi ülkesinde prestijini kurtarmış Sion la, yine istediğine yaklaşmış, gruplara kalmış, maçın da tehlikeli bölgelerini atlatmış bir Fenerbahçe arasında, kimi zaman hızlı, kimi zaman bol pozisyonlu bir maç oynandı. Semih in yerine giren Guiza nin hemen 8 dakikada 3 pozisyon bulması sevindirici, bunlardan hiçbirini gole çeviremeyişi yine düşündürücüydü.
Sonuçta maçın son anları da ayni şekilde kardeş centilmence oynanan bir "spor müsabakası" seklinde tamamlandı. Tekrar soyluyorum, bu maçta Fenerbahçe’nin galip gelememesi, kazasız atlatılmış bir asi olarak son derece yararlıydı... Grup maçlarındaki rakipleri kim olursa olsun, bu takimin ilk 11 zorlayanları arasına Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz da girince, sari lacivertliler her maçı kazanmak için oynayacaklar..