Geçen haftaki gazete haberleri bardağı taşıran son damla oldu. “Sigara” ile ilgili hazırlanan yasa taslağındaki maddelerden biri, içinde “sigara içme sahnesi” bulunan filmlerin salonlarda oynatılmasını yasaklamayı gündeme getiriyordu. Gözlerim yuvalarından fırladı.
Hemen işi gücü bırakıp CHP Milletvekili Sn. Mehmet Sevigen ve Sn. Haşim Oral ile görüştüm, gerekçeli bir dilekçeyle itirazımı bildirdim. Bundan saçma bir yasa teklifi olabilir mi? Geçse, “yalnız Türk filmleri için geçerlidir” (!) denemeyeceğine göre, yabancı filmler için de uygulayacaksınız. Yani artık filmlerin hiçbirini izleyemeyeceğiz, çünkü sigara denetiminde sınıfta kalacaklar! Kim bu inciyi akıl ettiyse tebrik etmek lazım…
Bunun bir adım ötesinde şu soru gelir. “Peki sigara sağlığa ve topluma zararlı tek şey mi?” İşkence, faşizm, adam öldürme, kumar, alkol, fuhuş, adam dövme, dolandırıcılık, tehdit, intihar… Bunlar sigaradan daha “iyi” şeyler mi? İşte o zaman birileri çıkacak “bunları da yasaklayın” diyecek… Başka birileri de “Tabii haklısınız bunlar sigaradan daha kötü gözümüzden kaçmış” diyecek. Bunların hepsi uygulandığında da herkes rahat edecek!! Çünkü artık sanat eserlerinde, filmlerde yalnız lale bahçeleri, deniz-cami görüntüleri ve kelebekler dünyasını izleyebileceğiz…
Bu kadar komedi yeter! Yıllardır devletin ve özellikle bu hükümetin sanata bakışı belli! Sanat, tehlikeli düşüncelere sahip ve en fazla “katlanılması” gereken tipler tarafından yapılan bir “artizlik” numarasından ibaret! Bu bakış açısı yüzünden Başbakan büyük bir vurdumduymazlıkla kendisini eleştiren vatandaşına “Artistlik yapma , al ananı git lan” diyebiliyor. “Artistlik”, böylece onun ağzından topluma “uyanık, rol kesen, numaracı, sahteci” tiplemesiyle sunulmuş oluyor. Bak sen şu Allah’ın hikmetine! Bu roller, bu tipleme, size kimi hatırlatıyor?
Ey politikacılar! Sanatı, rahat bırakın! Yıllardır Atatürk ve İnönü dönemi bittikten sonra, sanat ve düşünce adamlarıyla tek ilişkiniz yasaklamalar, dayaklar, kitap toplamalar veya açık tehditler oldu. Siz et kafalı, şablon yaşamlı, magazin programlarıyla ayakta uyutabileceğiniz vatandaş profili yaratmak istediniz. Sanatçılar ise kimi çıkışlarında toplumu, halkı sarsmak, uyandırmak, güldürmek, mizah ya da şokla bilinçlendirmek istedi. Ama katlanamıyorsunuz. Ne yaratıcılığa, ne eleştiriye, ne de kedi karikürlerine!
Sanatçı yaşamı tasvir eder. Özgürdür. Sanatçılar sosyal-etik davranış bilimcisi veya örnek insan profesör tiplemeleri de değildir. Bu yüzden sürekli olarak sanatın konularını ve yaşam alanını daraltmak isteyen her kesime topluca bir ikaz yapmak istiyorum. Ve bu ikaz yalnız hükümet ve siyasilerin değil, kendini sosyal eğitmen, psikolog, sosyal demokrat dernek vs yöneticisi sayan insanlar için de geçerli: SANATI RAHAT BIRAKIN!
Sanat, sinema, yazın bağımsız ve özgürdür. Fahişeleri de yüceltebilir, sigarayı da, cinselliği de, maçoluğu da, tam tersine marjinal yaşam tarzı seçenleri de özendirebilir. Hiç kimsenin de bunları yasaklamaya kalkmak haddine değildir. Al Pacino veya Brando “Baba” rollerinde parmak ısırtıp, mafyayı özendiriyor diye yasaklayamazsınız. Julia Roberts’ın en başarılı filmlerinden biri olan “Pretty Woman” filmini, “fahişeliği özendiriyor” diye aşağılayamazsınız. Yaşamda her renk vardır: Seks, para, şiddet, alkol, iyilik, kötülük, acı, canilik, kıskançlık… Sanat özgürce, ister kanı, ister pornografiyi, ister tarihi, ister kahramanları, ister dolandırıcı çetelerini ana teması olarak alır. Siz de o filme ister gider, ister gitmezsiniz.
Yine çok moda bir söylem, “mafya, şiddet ve çete” konuları içeren dizilere karşı açılan savaştır. Bu da gülünçtür. En fazla bu dizileri çocukların seyretmemesinin ebeveynlere tavsiye edilmesi, ya da gece 22’den sonra gösterilmesi gibi taleplerin kabul edilebilir yanları vardır. “Efendim, bunlar zaten sanat değildir” yorumlarını yapan varsa, kendisine saklasın. Sonra başkası da gelir, “Bu resim değildir, saçmalıktır”, “Bu roman değildir, propagandadır” der.
Sanatı çok seviyor ve gerçekten düzeyini artırmak istiyorsanız kanallara her akşam kültür-sanat programı mecburiyeti getirin, evlere şenlik yasaklamalarla uğraşmayın.
Sanattan elinizi çekin artık. Faydanız hiç yok, bari daha fazla gölge etmeyin.