Aslında bugün sizlere keyifli, mutlu, sağlıklı ve huzurlu bayramlar diledikten sonra, CHP tüzüğü üzerinden solun geleceği üzerine görüşlerimi aktarmayı planlamıştım. Ama ne gezer? Huzur mu dediniz? Taze bitti… “Ne zaman oldu ki”dediğinizi duyar gibi oluyorum. İşte bazen gericiliğin, tahammülsüzlüğün, faşizmin veya yobazlığın ateşi, doların kuru gibi yükselince, üst üste haberlere konu olan eylemler önümüze düşmeye başlıyor.  

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’un sanat ortamının çehresini değiştirmeye başladı. Gerek üst üste açılan sanat mekanları ve müzeler, yayınlanan kitaplar, sanat ortamı ile beraber yapılan toplantılar, kurulan diyaloglar gerek Başkan Ekrem İmamoğlu gerek Mahir Polat, Murat Abbas ve Oktay Özel ile İBB’nin Kültür A.Ş. ve Kültür Varlıkları ekipleri hep yoğun bir çalışma içindeler.

 

Bu doğrultuda, Feshane’de “Ortadan Başlamak” başlıklı, 300 sanatçıyı, 19 küratörün seçkileriyle bir araya getiren büyük bir sergi açıldı. Gezerken Türk çağdaş sanatının gelişim çizgisini izlemek adına aldığımız keyif dışında, Feshane gibi büyük bir alanın, bu kadar kapsamlı ve geniş sergilere ev sahipliği yapabileceğini görmek, bu çok imkanlı ortamın ileride hangi projelere kucak açabileceğini düşünmek, beni heyecanlandırdı.

 

Ama aradan 48 saat geçmeden gericiliğin tekrar devreye girmesiyle, saçma sapan satırlar önümüze düştü:

“Feshane önünde konuşan ve iki gün önce (25 Haziran) sergiyi gezdiğini sosyal medyada hesabından duyuran Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Özlem Doğan, sergide ‘pagan ritüelleri, çıplaklık içeren ve polis düşmanlığı yapan fotoğraflar, LGBT propagandası yapan ve sosyalizmi öven filmler’gösterildiğini iddia etti.

Doğan ayrıca ‘Biz Müslüman Türk milleti olarak sergi kapatılana kadar burada mücadele vermeye devam edeceğiz,’ dedi.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Doğan’dan sonra söz alan Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu Başkanı Kürşat Mican, Feshane’de ‘tarihi dokuya, milli ve manevi değerlere uygun sanatın sergilenmesi’ gerektiğini vurgulayarak, ‘LGBT lobisinin Türkiye’yi kuşattığını’ ileri sürdü.

Sergi, sosyal medyada da bir grup tarafından ‘terör örgütü propagandası yapmak,’ Gezi Parkı Direnişi fotoğraflarına yer vermek gibi nedenlerle hedef gösterilmeye devam ediyor”

Bu hanımefendi, şayet yalnız sergiyi eleştirmekle yetinseydi, “kendi görüşüdür, ister beğenir ister beğenmez”, der geçerdik! Ama yukarıda okuduğunuz gibi demokratik eleştirel haklarıaşarak, sanatın varoluş haklarına tecavüze dönüşüyor: “Biz müslüman Türk milleti olarak sergi kapatılana kadar burada mücadele vermeye devam edeceğiz” cümlesinin başka bir anlamı yok!Faşizm, gericilik nedir! Kendisi gibi düşünmeyene, davranmayana gösterilen yıkıcı tahammülsüzlüktür. Sivas olaylarıdır! Talibanın yıktığı heykellerdir! Sanatın da yalnız kendi zevklerini ve bakış açılarını yansıtan bir dar bakışa hapsolmasını isteyen bu “ağır evhamlılar”dan bir diğeri de sergiden yola çıkarak “LGBT lobisinin” kuşatmasına getirmiş işi! Sosyal medyaya bakarsanız da, konu hemen “terör örgütü propagandası” nakaratına dönüşüyor… Uzun lafın kısası, iktidarın şarkısını söylemeyen herkes, aynı sepete atılıp linç edilmek isteniyor. Ve artık bütün suçlama verileri bir bulamaça döndürülmüş! Ne ararsanız var! LGBTİQA+, Kürtçülük, sosyalistlik, “cıbıldaklık”, Gezicilik, şeytancılık, polis düşmanlığı, pagan ritüelliği! (Bir tekFenerbahçeliliği unutmuşlar!)

Bakın ateist veya deistlerin kalkıp bir kilise veya caminin önüne gidip “Burası kapatılana kadar mücadelemizi vereceğiz” demeleri ne kadar saçma ve kabul edilemez bir tahammülsüzlük ve faşizm olursa, dün Feshane’nin önünde bu agresif tavırları sergileyenlerin durumu da ondan farklı değil. Çağdaş sanatı sevsin veya sevmesin, dindar olsun veya olmasın her demokrat insan sanat mekanlarını da ibadet mekanlarını da korumak durumundadır! Bunun tartışılacak bir durumu yoktur.

Kaldı ki, bu protestoları yapanlar, anlaşılan “kraldan daha fazla kralcılık” oynama durumundalar! Feshane’de sergilenen birçok eser gibi, zaten daha birkaç hafta önceCumhurbaşkanı’nın ziyaret ettiği İstanbul Modern’de de çağdaş sanat eserleri sergileniyor! Demek bu “tepkiseller” ellerinden gelse, yarın Erdoğan’a karşı da ayağa kalkışıp yürüyüşe geçecekler, “Siz nasıl bu saçmalıklara sanat gözüyle bakıp, bu fitneci kurumları onaylarsınız?” diye…

Dün, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’la konuştum, kendisini çok kararlı gördüm, sevindim. İBB’nin sergiyi süresiz kapattığıyla ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığını, yalnız birkaç gün bayramda kapalı olduklarını söyledi. İBB’nin buradaki dik duruşu, son derece önemli…

 

MERDAN YANARDAĞ OLAY

Merdan Yanardağ, geçenlerde çıkan “İslamo-Faşizm” kitabıyla yine dikkatleri üzerine çekmiş olan, gözü pek, sol demokrat bir gazeteci ve televizyoncumuz. Emre Kongar ile beraber yaptıkları ve ilgiyle izlenen televizyon programlarında da cesur çıkışları ile tanınıyor. Kullanılan dili, yorumları, görüşleri herkes eleştirebilir. Bu da zaten demokrasinin alfabe kanunlarıdır. Örneğin geçen hafta, ben o programda CHP ile ilgili söylenen kimi yorumlara itiraz etmiştim. Fakat maşallah ülkemizde medya takip konusunda öyle ilginç polis- savcılık-adalet üçgeni var ki, seçimlerden de önce vurguladığımız gibi o savcılar, o polisler ve o hakimler maalesef herkese karşı eşit objektif ve tarafsız bir bakış açısında değiller. Merdan Yanardağ’ın, Galip Ensarioğlu’nun yorumları üzerinden kurduğu cümleleri, kim istiyorsa eleştirebilir. Ama bunlar demokratik bir ülkede hiçbir zaman gözaltına almak veya tutuklamak için bir gerekçe tabii ki oluşturamaz. Veya o ülkede demokrasi bu kadar gerilemiş ise, o zaman aynı şekilde benzer iddialarla “terörü övme” fiili üzerinden sayısız AKP’linin de aynı mantıkla takibata uğraması lazım. Barış Pehlivan, bu hafta o siyasileriköşesinde yazdı! Ben bu sütunda kalkıp Galip Ensarioğlu, Abdürrahim Boynukalın, Yasin Aktay, Bülent Arınç, Beşir Atalay, Yalçın Akdoğan, Orhan Miroğlu gibi siyasilerin söylediklerini alıntılamaya bile kalkışamam; sonra onların dillerinde suç olmayan cümleler,benim alıntımdan farklı algılanıverir maazallah!

Ben buradan “Onları da hapse atın” demiyorum, hiç kimseyi atmayın ve potansiyel şüphelininprofiline göre hareket edip, kimi insan için dava açıp kimileri için açmamak gibi savunulamaz durumlara kendinizi düşürmeyin diyorum. Medya demokrasisi puanımızı, evrensel dünyada üçüncü ligin de en altına düşüren bu uygulamaları artık lütfen bırakın. Sizi bilmem, ama ülkemin 100. yılınahiç yakışmıyor… Yanardağ, derhal serbest bırakılmalıdır! 

 

 

Post Date: 29.06.2023
Share on