Geçtiğimiz hafta, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 50. yıl anmalarına katıldım. Kadıköy Belediyesi’nin Bora Gezmiş’in desteği ve yönlendirmesiyle oluşturduğu büyük belgesel arşivlere dayalı sergi, son derece detaylı ve doyurucuydu. Haziran sonuna kadar sakın kaçırmayın, pişman olursunuz! Bu serginin sanatsal açıdan oluşumuna on bir adet resmimle katkı vermiş olmam, benim için büyük bir onurdu.  

Gerek bu sergi, gerek ertesi gün Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yine Denizler için verilen konserden çarpıcı imgeler kaldı aklımda. Art arda izlediğim belki 100 farklı Deniz Gezmiş fotoğrafının ortak noktası neydi biliyor musunuz? Deniz’in duruşu ve bakışı neredeyse her birinde aynıydı. Derin, taş gibi ağır… Yaşının çok ötesinde, olgun ve kararlı bir bakış… Ne yaptığını bilen, tarihe mal olmuş bir duruş. Bir insan bu kadar mı gururlu ve karizmatik olabilir? Ama bir o kadar da sade ve mütevazi… 

Deniz’in mahkemedeki müdafaasını ve konuşmalarını okuyanlar, karşılarında yalnız 24-25 yaşlarında bir genç olduğuna inanamazlar, mümkün değil! Sadece çeyrek asra 100 yıllık birikim, olgunluk ve yaşanmışlık nasıl sığdırabildi?

Konuşma yapan herkes, doğal olarak Gezi Direnişi’nin cesaretini, duruşunu, kararlılığını 68’in doğal devamı ve yansıması olarak gördüler. Kaybettiğimiz Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve tüm Gezi şehitlerinin “Denizlerin” cesaretinin izinden gittikleri konusunda fikir birliği gösterdiler. Kim aksini söyleyebilir ki?

Gezi deyince, geçtiğimiz haftalarda bu konuda yaşanan o kabul edilemez mahkeme kararlarının ardından, sivil toplum kuruluşlarının verdikleri büyük tepkiler arasından, Sanatçılar Girişimi ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nin bildirileri yer sorunları nedeniyle Cumhuriyet’e yansıyamamıştı. Sizi burada bu bildirilerle baş başa bırakmak istiyorum:

Gezi konusunda verilen karar hukukun, adaletin değil, intikam ve nefretin ürünüdür.

Asla kabul edilemez, edilmeyecektir.

Kamu vicdanı, sağ duyu, ağır yara almıştır.

Ellerinde iktidar sopası taşıyanlar, toplumları zulümle, nefretle, yıldırarak yöneteceklerini sananlar, bütün zamanlarda, bütün ülkelerde yanıldıklarını acı biçimde görmüşlerdir.

Yok hükmündeki intikam kararlarını reddediyor, evrensel önemde bir sivil direniş örneği olan Gezi hareketini her koşulda desteklemeyi sürdüreceğimizi ülkemizde ve bütün dünyada herkese duyuruyoruz.

Atol Behramoğlu, Orhan Aydın, Bedri Baykam, Edip Akbayram, Levent Üzümcü, Rutkay Aziz, Nejat Yavaşoğulları, Nihat Behram, Yusuf Taktak, Sadık Gürbüz, Genco Erkal, Sali Turan, Tuğrul Keskin ve Sanatçılar Girişimi’nin destekçisi olan yüzlerce sanatçı adına…

SANATÇILAR GİRİŞİMİ”

Gezi kararları, her aydın, demokrat, Cumhuriyetçi vatandaş gibi bizlerin de vicdanını kanatmıştır.

Hukuksal süreçlere gölge düşerse toplumda güven ortamı kalmaz. 

4,5 yıl tutuklu kalan Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye tutuklama ve 18'er yıl hapis kararları, sindirme ve baskı unsuru oluşturarak hak anlayışlarını kontrol altına alma girişimidir. Olabilecek her türlü yeni eylemi kırma planıdır. 

Gezi Direnişi, tarihte eşine pek rastlanmayan bir hak arayışıdır. Bağımsız, demokratik, yaratıcı, barışçıl, spontane ve asla kimseden emir almayan kitlesel bir harekettir. Gezi Direnişi, özgürlüğe ve yaşam alanına sahip çıkan vatanseverlerin meşru eylemiydi. Yargılananlar Türk halkını temsilen yargılanmıştır. Hukuk bağımsız ve tarafsız karar vermedikçe ortaya çıkan sonucun barışçıl olaması mümkün değildir. Aynı suçlamadan beraat eden insanları, ceza alana kadar üst üste üç kere yargılamanın bir mantığı olamaz. 

Bu ülkenin uluslararası düzeyde sanatçıları olarak, toplumun sesi, sözü, huzuru, görüntüsü ve geleceğiyiz. Toplumu aydınlatmaya, özgürlüğü yaymaya, çağdaş ve ilerici düzeye taşımaya sonsuza kadar da devam edeceğiz.

Hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. 

Hepimiz oradaydık.

UPSD”

Denizler fırtınalara tutuldukça doluyor, taşıyor, kabarıyor! Demokrasi, özgürlük ve insanca, hakça bir düzende yaşama arzusu, yüzyıllardır sürüyor. Ve öyle anlaşılıyor ki, insanlık var olduğu müddetçe sürmeye devam edecek…

 

Post Date: 12.05.2022
Share on