Büyük final başlamadan önce herkesin aklındaki soru, Thiem’in Paris canavarına karşı bir şansının olup olmayacağıydı. Halbuki daha önce büyük rakibini hem de toprakta, dört kere mağlup etmeyi başarmıştı: Barcelona’da, Madrid’de, Roma’da ve Buenos Aires’te... Bir de ayrıca, Amerika Açık’ta Nadal’ı beşinci sete kadar zorlamış, limitte kaybetmişti. Sorun Roland Garros eşleşmeleriydi. Terminatör, her defasında Thiem’i Paris’te rahatlıkla 3 sette “haklamıştı”. İşte şimdi ana soru, bu büyülü Paris santrkort mekanında Nadal’ın bir final kaybedebilecek olup olmamasıydı. Maç, Nadal’ın servisi ile başladı ve 2/1’e gelene kadar her iki oyuncu da servis hattını ciddi anlamda zorladı. Özellikle Thiem, 1/1’de 40-0’dan 40-40’a çıktı ama break’i yapamadı. Fakat ardından kendi servisini rahatlıkla kazandı: 2/2
Nadal’ın servisinde 30/30’da inanılmaz bir puan oynandı. İspanyol boğasının müthiş müdafaasına rağmen Thiem önce bu puanı aldı ardından da yine başka bir müthiş forehand’le bu setin ilk break’ini yaptı. Nadal, ilginç bir şekilde buna hemen bir sonraki oyun aynı şekilde yanıt verdi ve makas açılmadan skora 3/3’te yine denge geldi. Bu noktada Nadal’ın servisinde kırılma noktası olarak hatırlanacak oyun 11 dakika sürdü ve olağanüstü puanlar izlenildi. Sonunda Nadal kendine has çok sert bir backhand paralelle bu kritik oyunu kapadı. 4/3’te Nadal, önce inanılmaz bir kısa topa yetişti, ardından sert geri oyunuyla break’i başardı ve skoru 5/3’e taşıdı. Bunun peşinden de kendi servis oyununu büyük bir rahatlık içinde oynayarak, rakibinin de üst üste gelen hatalarından faydalandı ve ilk seti 6/3 kaptı. 
Thiem, 2. sette varını yoğunu ortaya koymak durumundaydı. Bunun bilinciyle ilk servis oyununu konsantre bir şekilde kazandı. Nadal buna aynı serilikte yanıt verdi ve 1/1’i buldu. Thiem maça tutunmak için hem kendisiyle hem tribündeki ekibiyle sürekli çare arayan haykırışlar arasında 2/1 öne geçse de süper konsantre bir Nadal sert servisleriyle rakibini sürekli hataya zorladı ve 2/2’yi buldu. Buna rağmen geriden sert kruaze backhandlerle gittikçe daha iyi servis atan Thiem 3/2 öne geçti. Nadal, servisini yine ısrarla sıfıra karşı aldıktan sonra, öldürücü forehandlerini nereye atacağını çok iyi saklayan Thiem, 40/15’le servisini kazanıp 4/3’ü buldu. Sert açılı vuruşlarla geriden rakibini sürekli hataya zorlayan Nadal yine servisini kolayca aldı ve 4/4’ü buldu. Ama Thiem hiçbir gevşeme belirtisi olmadan 5/4 kolayca öne geçti. Ardından her iki oyuncu da servislerini yine kolayca kazandılar. 6/5’te Thiem basit hatalardan uzak durarak, çok sert geri oyunuyla Nadal’a üst üste hatalar yaptırdı ve şampiyonun servisini 15’e karşı kırarak bu hayati seti kazandı! 
Maça denge gelmesi, tabii ki terminatörün 3-0’lık kolay galibiyetinden korkan seyirciler için büyük bir sevinç patlamasına neden oldu. Bu seti Nadal kazansaydı, Thiem bile bu maçta bir geri dönüşü pek gündemine alamazdı. Avusturyalı’nın seti baseline çizgisine göre daha içerde oynaması, topları daha yüksekte alması, daha agresif olması bu başarısında etken oldu.
3. setin hemen başında Nadal belki beklenilmedik şekilde ani bir break’le Thiem’in servisini sıfıra karşı kırarak başladı. O gergin ve varoluş mücadelesi verilen 2. setten sonra Avusturyalı tenisçinin biraz konsantrasyonunun düşmesi kaçınılmazdı. Ardından kolayca kendi servisini alan Nadal, harika bir forehand passing shot’la ikinci kere rakibinin servisini kırdı, kendi servisini de sıfıra karşı alarak 4/0’ı buldu. Bu noktada giderek daha iyi öldürücü kısa voleler vuran İspanyol tenisçi, rakibini sürklase etmeye başladı. Thiem bu setteki 3. servis oyununda onurunu korurcasına harika düz vuruşlarla ilk oyununu kazandı. Ancak ardından servisini yine üçüncü kere kaybederek bu seti 6/1 verdi. Thiem’in bu sette bir enerji ekonomisine giderek kendini 4. sete saklaması olağan ve akıllı bir karardı. Bunun için üçüncü servisini kesinlikle kaybetmemesi lazımdı ama Nadal buna izin vermedi ve böylece 4. sete de yine kendi servisi ile başlama şansını elde etti. 
5. setin hemen başında Thiem tekrar oyuna yoğunlaştı ve 30/40’da servis kırma puanı elde etti. Ancak o noktada üst üste korkunç sert forehand ve volelerle Nadal bu düğümü de çözdü, ilk oyunu aldı. Bunun ardından Nadal rakibinin moralini yerle bir edecek şekilde servisini kırdı: 2/0

Thiem iki kez servis kırma topu elde etse de, Nadal’ın servislerinde topu oyuna sokamadı, basit hatta yaptırma şansını bile kullanamadı. Nadal ise sürekli çok iyi kurgulanmış geri vuruşlardan sonra fileye gelerek gergin puanları kolayca aldı ve 3/0’ı buldu. Thiem sonra kendi servisinde 0/40’ta üst üste iki ace ve bir forehand winner’la inanılmaz şekilde kendini bu durumdan sıyırdı ve bu oyunu yoktan yaratarak aldı. Bir sonraki oyunda rakibinin sabırsızlığını kullanan ve çok iyi servis atan Nadal, 4/1’i bularak kupaya bir adım daha yaklaştı! Ardından, öyle sizi yerinizden hoplatacak pek bir tarihi detay yaşanmadı. Nadal 5/1, 40/30’da, 2. maç topunda Thiem topu dışarı atınca, kendini sırtüstü yere bırakarak teniste dünya rekorunu kırdı: 12. Paris Roland-Garros şampiyonluğunu kazandı! Böylece Margaret Court’un 11 Avustralya Açık zaferi tarihe karışmış oldu. Bu arada şunu belirtmem lazım: “O dönem bu işler daha kolaydı. Margaret’in önü daha açıktı, zor olan Nadal’ın ki” gibi yorumlara hiç katılmıyorum. Her dönemin kendi zorlukları vardır ve bugünden 50 yıl geriye bakarak bunları algılayamazsınız. Court’un 11 şampiyonluğu da bir o kadar saygın kalmaya devam ediyor gözümde. Ama Nadal’a de her sporsever saygı duymaya mecbur! Tahminime göre -ve inanıyorum bütün tenis eksperlerinin tahminine göre- böyle bir rekor ebediyete kadar kırılamaz! O muhteşem bir tenis makinası! Onu tutsanız da tutmasanız da, şapka çıkarmaya, alkışlamaya, hakkını vermeye mecbursunuz!
Maçtan sonra herkes artık Nadal’ın seremonide neler söyleyeceğini ezbere biliyordu. Centilmenliği, mütevaziliği, teşekkürleri, rakibine övgüleri... Rod Laver gibi bir 20. yüzyıl efsanesinin kendisine bu kupayı sunması, hepsi güzeldi. 
Öte yandan Roland-Garros 2019’da güzel olmayan şeyleri zaten buradan sizlere aktarmıştım. Thiem, belki hayatının en önemli finaline Djokovic’in kaprisleri ve dayatmaları yüzünden bir gün dinlenemeden çıktı. Son iki sette yokları oynamasının arkasında kesinlikle dün fazladan oynadığı üç ağır setin izleri ve yorgunluğu vardı. Resmen total bir maddi ve manevi yorgunluk vardı üzerinde... Dün bizler bu stresli maçı seyretmekten bile yorulmuştuk. Thiem bugünkü finali pazartesi gününe atmayı denemeden, bunu aklına bile getirmeden yine centilmence sportmence çıktığı maçta mücadelesini verdi, hiçbir bahane uydurmadı. Ona olan hayranlığımız birkaç misli arttı. Fransız Tenis Federasyonu, bu kaosu onun centilmenliği sayesinde aştığını umarım hiçbir zaman unutmaz. Ama bizler Djokovic’in bu kabul edilemez egoist tavrını ve turnua organizasyonunun üzücü bir zaafla, dünya 1 numarasının keyfi davranışı yüzünden prensiplerini unutuşunu bir köşeye yazdık.,
Hazır olun sıra Wimbledon’da!

Etiketler: Roland Garros
Post Date: 09.06.2019
Category: Spor Yazıları
Share on