Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak kürsüye çıkışı, yurtta büyük bir heyecan yaratırken, malum yandaş-paydaş medya, bunu ciddi boyutlara varan travmalar geçirerek yaşadı ve her türlü kontrol dışı yorumu duymaya hak kazandık!

Baykal’ın avukatı ve bir kriminal-büronun biraz zayıf kaçan iddia yanıtlarının yarattığı tereddütlü ortam, Parti’nin eski Başkanı’nın geç de olsa aday olmayacağını açıklamasından sonra biraz berraklaştı. Geçtiğimiz hafta hızlı sarılmış dizi film tadında yaşanan gelişmelerle, Türk siyasetinin yörüngesi toptan değişti. İnsanlar AKP’nin ülkenin önünü sonsuza dek tıkamış bir diktatörlük kurduğuna inanmışken, birden senaryonun tüm kartları mucizevi şekilde birbirini tamamlayarak yeni bir kurguya geçit verdi. Son iki haftada yaşananlar hakkında herhalde 2010’da 2-3 kitap çıkar!

Baykal ve yarattığı “Kapalı Cezaevi veya Yatılı Lise” tadındaki değişmez müdürlü Parti modeli biter bitmez, sanki akciğerlerden tıkaç kaldırılmışcasına içeriye yıllardır öngördüğümüz ve savaşını verdiğimiz şekilde oksijen girmeye başladı. Organlara kan geldi, dolaşım başladı ve eller-kollar hareket etmeye başladı. Yıllardır Partiye akıtılamayan güç birikimleri birden devreye girdi ve Türkiye yerinden oynamaya başladı. Aniden CHP’nin bu ülkede Cumhuriyeti kuran ve ülkede kitleleri en derinden etkileyecek siyasi yapı olduğu ortaya çıktı. Halkta inanılmaz ve beklenmedik bir umut yaratan bu yeni ortam, Kurultay’ın ilk günü neredeyse ölümümüze neden olacaktı. Atatürk Spor Salonu’na girmeye çalışırken birbirini iten yüzlerce insan ve çelik-tel kapı arasında ezilme riskini gerçekten iki saniye ile kurtardık. Son 25 yılda neredeyse tüm CHP ve SHP Kurultaylarını izledim: böyle bir çoşkuyla hiç karşılaşmadım!

“Gandi Kemal” adını Kılıçdaroğlu’na yazdığına göre Milliyet’te Mehmet Tezkan kendisi 22 Mart 2009’da verdi sanıyormuş. Tam ben ondan önce 17 Şubat 2009’da bunu bu sütunda ilk olarak kullandığımı açıklamaya başlamıştım ki, ertesi gün Fatih Çekirge 8 Şubat’ta bu benzetmeyi ilk olarak İstiklal Caddesi’nde bir sade vatandaşın yaptığını ve bunu yazdığını belirtti. Tabii ben yeni Başkan’ın makamından yıllar önceki arkadaşlarının da aynı şeyi söylediklerini öğrendiğimde şaşırmadım. Çünkü bu paralelizm fazlasıyla fışkırıyor! Hem fizik hem de insani olarak! Yani Kılıçdaroğlu’nun “büyük koşusu” başlarken Gandi lakabının belirmesi zaten kaçınılmazdı!

Kılıçdaroğlu’nun verdiği iktidar sözü, CHP’lilerin yıllardır duymayı unuttukları bir hülya gibiydi. Halkın ise buna inanmaya CHP’lilerden bile daha fazla ihtiyacı vardı. Yoksa zincirlerinden kurtulmuş ve solda birliği sağlayacak görünen Atatürk’ün Partisi imkansız görüneni başarıp demokrasiyi son virajda kurtarıyormuydu? Sonuçta yaşanan mutlu deprem AKP’nin kimyasını bozuverdi. Rutin gidişat bozulup “Korku İmparatorluğu”’nun ayakları sallanmaya başlayınca, Başbakan panik içinde CHP içindeki Brütüsleri aramaya başladı. İsim değiştirip Kurultay’da “Recep Bey” e dönüşmesine henüz 24 saatten biraz fazla vardı. Yolun sonu görünüp “sonsuz” sandığı şato çatlamaya başlayınca morali çöktü.

Morali bitiveren diğer kesim başta söylediğimiz gibi “hükümetin medya kanadı”ydı. Sözde CHP Kurultayı’nı şaşkınlık içinde izlerken, her biri son bir umutla bu “yeni CHP” nin onların tarif ettiği şekilde Cumhuriyet’in temel değerlerini unutmuş, türbanla iç içe geçmiş, Kıbrıs, AB ve Ermeni sorunlarında paydaş medyanın emrettiği şekilde davranan(!), iliği alınmış, Atatürk’ün ve ülke bütünlüğünün değerini unutmuş bir çeşit parodi altı ok Partisi olması için dua ve tahmin yarışına girmişlerdi. Tanrı hepsine akıl fikir versin… Baykal’ın Salı günleri grupta yaptığı konuşmaları beğenmeyen çok kişi var mıydı sanıyorsunuz partide? Herbirinin anlayamadığı nokta, CHP’nin ana sorununun ideolojik değil, tamamen güç birleştirme konusunda Başkan’ın bunu imkansız hale getiren Partiyi 17 yıldır yürüttüğü demirperde modeli olmasıydı. Son saniyede değiştirilen tüzükler, yaklaşma yasağı ile dikenli telli bölgelerde yapılan kent dışı Kurultaylar, değişmez ebedi kurmaylar, hepsi “Baykalizm”in kilit rolü oynayan uzun döneminden tarihe kalan acı sayfalardı.

Şimdi artık sıra Kılıçdaroğlu’nun yaktığı ateşle iktidara yürümeye geldi…

Yazı Tarihi: 25.05.2010
Paylaş
Benzer Yazılar
18 Nisan 2024
Görüntülenme:

04 Nisan 2024
Görüntülenme: