Sayın Büyükekşi,

Bugün size bir Fenerbahçeli olarak Türkiye Süper Ligi ve hakemleriyle ilgili şikayetlerimden söz etmeyeceğim. Öncelikle, Milli Takım’ımızın Almanya’da yapılacak Avrupa Kupası finallerini grup lideri olarak bitirmesi konusundaki başarısını tebrik etmek isterim. Aynı şekilde, 2032’de İtalya ile beraber Avrupa Kupası finalini düzenleyecek olmamız da yine gurur verici bir gelişme.

 

Sayın Büyükekşi, bugün size aktarmak istediğim konu tahmin edeceğiniz gibi Türkiye Süper Kupa finalinin, ülkemiz yerine Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde oynanacağını ısrarla “iddia” etmeniz. “İddia” diyorum, çünkü bunun gerçek olabileceğini düşünmekte gerçekten çok zorlanıyorum. Bu karara karşı artan yoğun tepkilere rağmen dünkü bildirinizde, “Süper Kupa’nın yurtdışında oynanması projesi ve yetkisi Türkiye Futbol Federasyonu’na aittir” söylemiyle karar merciinin sadece kendiniz olduğunun altını kalın kalın çizmekten çekinmediniz; bu özellikle üzücü geldi bana… Halkın sağduyulu çağrılarına keşke biraz değer verseydiniz…  

Sayın Büyükekşi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında Atatürk’ün anısı ve devrimleri her alanda heyecanla kutlanırken, sizin bu değerleri hiçe sayarcasına, Türkiye’nin en güzide ve en çok taraftara sahip iki futbol takımının, Türkiye’nin en büyük kupasının finalini, Atatürk devrimlerinin tamamen karşıtı bir siyasal profil olan Suudi Arabistan’da oynatmaya kalkışmanız, makamınızın temsil etmesi gereken sorumluluğu uzaktan yakından yansıtmıyor. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un “Final, Atatürk ilkelerine karşı bir ülkede oynanmamalı” sözlerini lütfen ciddiye alınız! Galatasaray’ın kupa finalinin, Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanması teklifini ciddiye alınız.

Sayın Büyükekşi, bu kararı tek başına mı aldınız, yoksa yönetim kurulunuzdan gelen bir fikir miydi, yoksa başka bir makamda oturan bir beyfendi size bunun iyi olacağını mı telkin etti, orasını bizlerin bilmesi mümkün değil. Havada tahminler uçuşuyor. Aslında hiç fark etmez, bu fikir kimden çıktıysa hiç övünülecek bir düşünceye imza atmamış bu vatandaşımız. Tersine ülkemizi büyük bir huzursuzluğa taşıyan bir kararın başını çekmiş. 

 

TÜRKİYE FUTBOL ORTAMININ %90’ı, RİYAD’DA FİNALE KARŞI

Sayın Büyükekşi, siz Türkiye’nin futbol ortamını temsil ediyorsunuz. Futbol takımlarını, futbolcularını, futbol profesyonellerini, futbol severlerini…

Türk futbolu, esas olarak Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın 100 yılı çoktan aşmış rekabetleri üzerine kurulmuştur. Bu büyük takımlarımızın taraftar sayısı, Türk futbolseverlerin tahmini yüzde yetmişini oluşturuyor. Hatta “en az” yüzde yetmişini diyelim. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Yüksek Divan Kurulları ve Kurul Başkanları Uğur Dündar ile Aykutalp Derkan, bu finalin Riyad’da oynanmasına şiddetle karşı çıktılar. Divan Kurulları bu kararları oybirliğiyle aldı. Bunun da ötesinde konuyla doğrudan hiçbir ilişkisi olmayan Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün başta Divan Başkanı Tevfik Yamantürk olmak üzere, bu kararın yanlışlığını dile getiren birçok önde gelen yöneticisi oldu. 

Sokaktaki milyonlarca taraftardan hiçbiri, böyle bir karardan mutlu değiller. Riyad, zaten averaj bir futbol taraftarı için bile çekici bir hedef kent olmaktan fersah fersah uzak. Böyle bir final, İstanbul’da veya Türkiye’nin herhangi bir kentinin yeni/büyük bir stadında yapılsa, orası bayram yerine döner. Kadınlı erkekli on binlerce taraftar, o kenti, o bölgeyi en keyifli şekilde fetheder, şarkılar marşlar söyler, beraberce eğlenir… Riyad’da böyle bir ortam hiçbir şekilde olmayacağı gibi, zaten burada ana sorun, maçın 100. yılda Mustafa Kemal’in topraklarında oynanmaması gerçeği… Zaten şu dönemde halkımızın ne morali ne bütçesi ne de Cumhuriyet hakkındaki yoğun Atatürkçü düşünceleri böyle bir seyahate yeşil ışık yakıyor. Ülkemizde yılın en büyük futbol coşkusunun önüne neden duvar örmeye çalışıyorsunuz?

 

O zaman Türkiye’nin size şu soruyu sorma hakkı var Sayın Büyükekşi: Ne Fenerbahçelilerin ne Galatasaraylıların ne Beşiktaşlıların ne de halkımızın ezici çoğunluğunun görmek istediği bir tabloyu neden bize ve ülkemize dayatıyorsunuz? Sizce bu olağan veya sağlıklı bir yaklaşım mı? Özellikle 100. yılda Atamız ve onun bize hediye ettiği Cumhuriyet’e ve devrimlerine karşı saygı, bu dönemde tavan yapmışken bu neyin ısrarıdır? Toplumun hassas duygularıyla bu kadar oynanabilir mi? Siz halktan yana, yani halkın açıkça ortaya koyduğu tercihlerden yana olmayacaksanız, kimden yana olacaksınız, insan merak ediyor!

 

Bu finalin kesinleşecek tarihine daha bir ay bir süre varken, büyük tepkiler çeken bu kararınızdan lütfen dönün. Ne Cumhuriyet tarihi ne futbolumuzun tarihi ne de toplumumuzun yapısı, Atamızı, Anıtkabir’deki ebedi istirahatgahında -adeta- yerinden oynatacak böyle ağır gafları kaldıramaz. 

 

Lütfen öncelikle şunun farkına varın, herhalde bu karardaki tek motivasyon, takımlara verilecek ikişer ve üçer milyon euro’luk paralar olamaz. İkinci veya üçüncü sınıf bir futbolcunun hatalı transfer kararıyla boşa gidebilen bir para bu. Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin değerleri ise PAHA BİÇİLEMEZ! 

 

Daha geçen günlerde, Halk TV’de, İsmail Küçükkaya iki kere “Konu buysa, bu 4 milyon doları bu programda ben bile rahatça toplarım” diye açıkça somut tekliflerini er meydanına bıraktı! Daha ne diyelim! Hani mesela her iki kulübe “petrol servetiyle” dört yüz milyon dolar gibi “ölü diriltecek” paralar teklif edilmiş olsa, onlar da bu rakamlarla tüm borçlarının ödeyecek olsa, hadi bir derece! O zaman, kafası karışanlardan bazıları diyebilirdi ki, “Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım böylece hesapları da silerim”. Benim tabii 100. yılda onu bile hoş görmem -uzaktan yakından- mümkün değildir. Bazılarının neden kafasının karışabileceğini ancak böyle bir durumda izah etmeye çalışabilirdim… Yıllık bütçe üzerinden şu anda konuşulan rakamlar, komik kaçıyor zaten! Ünlü bir deyimimizle “attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değmiyor!”  

 

Sayın Büyükekşi, bu hatadan dönmezseniz, bu iki güzide kulübümüze düşen, Riyad’a genç takımlarını yollamak ve kendi aralarında -mesela tarafsız olan Beşiktaş Park Tüpraş Stadyumu’nda- “100. Yıl-Atatürk Dostluk Maçı” adı altında karşılaşmalarını yapmaktır. Umarım kulüplerimizin arka bahçelerinde sıkça konuşulan bu alternatif, şayet siz gafletinizden uyanmazsınız acilen devreye sokulur.

 

Lütfen derin bir nefes alın, pencereden ufka bakın ve tekrar düşünün. Emin olun bu dayatmanın yaratacağı negatif enerji, bu kararı alanları da uygulayanları da pişman eder. Halkımızı, bu vatanın evlatlarımızı bu kadar yoğun bir sıkıntıya, hatta kızgınlıklara sokmaya değer mi Sayın Büyükekşi? 

 

Lütfen Türk halkının sinir uçlarıyla bu kadar umursamazca oynamayın. 

Bir hatadan dönebilmek, bazen en onurlu büyüklüktür. 

Saygılarımla… 

Yazı Tarihi: 30.11.2023
Paylaş
Benzer Yazılar
Videolar