Siyasetin nasıl aktığını bilmeyenler, CHP’nin uygulaması için önerdiğimiz “Tüzükte Demokratik Devrim” çağrısını Parti açısından içsel bir konu olarak görüp, bunun gerçekleşip gerçekleşmemesinin siyasete neden ve nasıl yansıyacağını pek göremezler. Bu nedenle de, onlara söylediğimiz “top artık sizde, bu öneriler sizin kendi kitabınıza uygunsa takipçisi olun, bu devrimi istediğinizi her yere iletin, yayın” çağrısını küçümseyebilirler.
Halbuki biraz günlük hayat, diziler veya güncel siyasi gündemlerin dışına çıkabilseler, bu konunun önümüzdeki genel seçim gecesinde kimin sevineceğini belirleyecek, yani Cumhuriyetin kaderini çizecek ana konu olduğunu görebilirler! Nasıl mı? CHP “demokratik devrim”ini yaparak kapılarını siyasete girmeye can atan gençlere, kadınlara açarsa, bu atılım sayesinde geçmiş dönemlerden kalan küskünlükleri, kırgınlıkları giderip, bu hamleyle hem kararsızları, hem merkez sağın hem solun “mütereddit” seçmenlerini ikna ederse, önerilen sistemle belirleyeceği adaylarıyla artık geleceğe dair yaşanabilecek geleneksel istifa ve isyanları önlerse, AKP’nin bu döneme sığdırdığı tüm hatalar bu olgularla birleşince, seçim gecesi bir bayram havası ile kutlamaya geçeriz!
Bir de diğer “dehşet” senaryosu var… CHP’liler; bire bir görüştüğüm zaman tartışmasız kabul ettikleri tüm bu mantıklı değişim önerilerini, Ankara Genel Merkezden “onay” gelmezse, “vazgeçilebilir bir fantezi” gibi görmeleri halinde CHP’nin bu kapalılığından her yerde yakınanlar , yeni bir AKP döneminde neler yaşanabileceğini bilseler bile “Altıok”a mühür basmayabilirler. CHP kendi nefes alıp verme şablonlarını tüm kireçlenmelerinden ayıklamadan, sırf göstermelik olarak yine iki ünlü isim, iki sivil toplumcu ve birkaç gençle kadrosuna bir vitrin tasarlamakla yetinirse, yaşanabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. Üstelik bu seçimlerde Sarıgül’ ün umut dağıtarak partileşmeye gitmesi, Cindoruk’un merkezi toplamak için yaptığı girişimle beraber düşünüldüğünde, ortaya son derece tehlikeli bir senaryo çıkıveriyor, CHP böyle bir tabloda, solda birliği sağlamaya da gayret etmezse, (şu ana kadar bu yönde bize ulaşan hiçbir girişim yok) ortaya moral bozucudan da öte bir seçim felaketi çıkabilir. AKP’nin 3. olası iktidar dönemi, beraberinde neler getirir, herhalde hatırlatmaya gerek yok!
Şu günlerde hangi hızda “sivil faşizm”in kraterine doğru düştüğümüzü bilmeyen kaldı mı? Sanıyorum ki ana görevleri, sahte bir “demokrasi” tarifiyle gençlerin akıllarını karıştırıcı demagojiler yaratmak olan yandaş ve paydaş basını saymazsak, herhalde herkes nereye koştuğumuzu görüyor! Ergenekon davası dışında, medyanın her türlü tehdit ve kirli senaryoyla susturulması, “polise ağır silah” gibi, sanki ülkede TSK’ya karşı ordu kurar gibi bir saçmalığın parlamentoda ısıtılmaya çalışılması, “yargı bağımsızlığı”nın adım adım her türlü atama ve kurnaz planlarla yok edilmeye çalışılması ve Anayasa Mahkemesi’nin AKP avukatı gibi davranmasıyla meşhur raportörü O. Can’ın geçen hafta YARSAV’a rakip, yeni bir ters örgütlenmeye öncülük etmesi “sivil darbe” operasyonunun yalnız hızla saydığımız bir kaç eylemi… Zaten son günlerde nihayet gözü açılan Nuray Mert veya Mehmet Tezkan gibi liberal-demokrat yazarların bile bu “suç”larına (!) karşı malum takım panik içinde. Eyüp Can, Hadi Uluengin, Ali Bayramoğlu ve birçok 2. Cumhuriyetçinin karşı saldırıya geçerek “sivil faşizm”i niye aklamaya çalıştıkları kabak gibi ortada… Çünkü “ameliyat” inşallah ve maşallahlarla tamamlanırken, hiçbir münasebetsizin uyuyan güzeli uyandırmaması lazım!
Şimdi bu hatırlatmalardan sonra konumuza dönelim: İster köşe yazarı olsun ister özgürlük arayan gençlik örgütleri, sivil toplum kuruluşları veya Cumhuriyet aşığı ev kadınları veya babaanneler olsun, herkese düşen bir görev var. Solda birleşmeyi sağlayabilecek ve oyları toparlayabilecek tek parti olan CHP’nin kapılarını ve demokratik çıkış yolunu açması için ister e-posta, ister telefon, ister ziyaret, ister makale, ister siteye atılacak imzalarla (www.chpdemokratikdevrim.org) bir demokratikleşme talebini canlı tutmak ve sonuca ulaşmadan geri adım atmamak! Çünkü bu hamle sivil faşizmin önünü kesecek tek yol. Daha iyi bir gerçekçi senaryonuz varsa onu bildirin, biz onu takip edelim. Yoksa, lütfen üzerinize düşeni yapın, çünkü yalnız şikayet etmenin hiçbir getirisi olmuyor…