Hani bazı spor günleri vardır; bir final izleyeceksinizdir, yiyecek içecekleri hazırlarsınız, uzun sürecek bir spor müsabakası için koltuğunuza kurulursunuz, notları için isterseniz elinizde kalem kağıt bulundurursunuz, hele bir slam finali sizi 4-5 saat o koltukta tutabilir. Bazen günün akışı umduğunuz ve vaad edilen heyecan seviyesini tutar. Bazen de dağ fare doğurur. Bir futbol derbisi insanın uykusunu getirebilir. Bir tenis finali de 2 saate ulaşmadan hızlı bir şekilde bitip gidebilir… İşte Avustralya Açık’ın Djokovic-Medvedev finali, ne dersek diyelim bu hayal kırıklığı yaratanlar arasında hatırlanacak… 20 maçtır üst üste yenilmeyen, bu son maçlarında ilk 10’dan 12 ismi ve Sırp rakibini bile 6/3, 6/3 yenmiş olan Rus Medvedev, burada Slam finalinde oynamanın farklı bir boyut olduğunu bedelini ödeyerek tekrar öğrendi. Djokovic maçı 3 sette 7/5, 6/2, 6/2 ile zafer listesine eklerken, Avustralya’da 9. finalde 9. şampiyonluğuna ve toplamda 18. Slam zaferine ulaşarak Nadal ve Federer’e gözdağı verdi. Nadal’dan bir yaş, Federer’den altı yaş daha genç olduğunu düşünürsek, normal akışta Novak Djokovic’in önce İsviçre efsanesini, ardından da Nadal’ı Slam zaferleri sayısında aşabileceğini görüyoruz. Nasıl Nadal Paris’te Roland Garros santrkortunda toprak sahada bir dokunulmazlığa sahipse, ilginç bir şekilde Djokovic de Melbourne’da Rod Laver Arena’da inanılmaz bir özgüven kazanıyor. Hatta belki kariyerleri sona erdiğinde, Nadal’ın Paris zaferi rekorunu bile Avustralya’da yakalayabilir… diyecektim ama tabii ki vazgeçtim çünkü bu rakamın 13 olduğunu hatırladım! Arkadan gelen Thiem, Medvedev, Zverev, Tsitsipas ve hatta Berettini ve Karatsev gibi oyuncuların buna izin vermeleri pek mümkün değil. Ki, üstelik her an ortalığı alt üst edecek yeni yetme 20 yaş civarı gençler de peydahlanabilir!
MAÇIN AKIŞI:
Djokovic maça çok hızlı başladı. Sert servisler ve geri vuruşlarla tek puan kaybettiği ilk oyunun ardından rakibinin forehand basit hatalarını da değerlendirerek servis kırdı. Aynı hızda oyunun kontrolünü elinde tutarak 3/0’a beklenmedik bir hızla ulaştı. Medvedev bunun ardından acelerle kendi servisini nihayet kazandıktan sonra, Djokovic basit hataların ardından bu beşinci oyunda 28 vuruşluk bir rallide kısa top denerken fileye takıldı hemen ardından bir smaçı kaçırarak servisini kaybetti. Bunun ardından Medvedev kendi servisini sıfıra karşı kazanınca skora 3/3’lük bir denge geldi ve maç adeta yeniden başladı. Her iki raket, servislerini kolayca kazanarak yürüdüler ve Djokovic 6/5 öne geçti. Ancak tie break’e ulaşabilmek için, Medvedev’in servisini kazanması lazımdı; halbuki önce 0/40 geri düşen Rus tenisçi sonra 30/40’a yükselse bile basit bir forehand hatasıyla ilk seti kendi elleriyle 7/5 teslim etmiş oldu.
İkinci sete Medvedev hızlı başladı ve Sırp tenisçinin iki backhand basit hatasıyla hemen servis kırdı. Fakat o noktada dev şampiyonların meşhur ani tepki sendromu hemen devreye girdi. Sonraki oyunda Djokovic rakibinin servisinde, gaza basarak aldı ve sete yine dengeyi getirmiş oldu. Ertesi iki oyunda, önce kendi servisinde ardından rakibinin servisinde basit hatalarını oyunda kalarak ve yere sağlam basarak değerlendiren Djokovic, ardından kendi servisine de kolayca tutunarak birden 4/1 öne geçti. Medvedev kendi servisini sıfıra karşı alarak bir oyun daha alsa da, Djokovic rakibinin beraberliğe kadar ulaştığı kendi servisinde üst üste attığı müthiş servislerle 5/2’yi buldu. İkinci setin son oyununda Medvedev’in servisinde returlarını çok uzun oynayan Djokovic, rakibinin inisiyatif kullanmasına olanak vermedi ve bu seti de 6/2 ile cebe indirdi. Setin sonlarında içsel kızgınlığını dizginleyemeyen Rus tenisçi raketini yerlere vurarak paramparça etti.
Üçüncü sete başlarken Medvedev’in aklında muhakkak 2019’da Amerika Açık’ta Nadal’a karşı ilk iki seti verdikten sonra beş sete uzatmayı başardığı o muhteşem final vardı. Djokvic’in servisinde giriş oyununda 15/40’ı bulduğunda umutları muhakkak yeşermişti ancak rakibinin sert servisleri ve kendi basit hataları ile bu oyunu verdi ve şansını kaçırdı. Medvedev daha sonra kendi servisinde rakibinin başarılı servis karşılamaları ve güzel bir backhand volesinin dışında iki çift hata yaparak 2/0 geriye düştü. Bu çift kıtaların ikincisi Rus serisinin psikolojisini aktarmak açısından önemliydi. Medvedev eşitlik varken ikinci servisini beklenilenin aksine birinciden de daha sert patlatmayı denedi ve 1 metre dışarı attı. Bu sürpriz çabası kendi elinde patlayan bir silah oldu. Rakibinin ritminin bozulmasını fırsat bilen Sırp tenisçi 3-0’ı kolayca bulduktan sonra Medvedev nihayet ilk oyununu kazandı. Maçın geri kalan oyunlarında taraflar önce kendi servislerini kazandılar ve dünya bir numarası 5/2’yi buldu. Ardından maçın son oyununda Avustralya Açık’ın adeta hamisi ve sahibi haline gelen Djokovic ilginç bir vole/smaç karışımıyla maça son noktayı koyarak kendini sırtüstü yere attı! Seyircilerin umdukları sürpriz olmamıştı ve favori şampiyonluğu kolayca üç sette kazanarak eve dönme hakkı kazandı.
DJOKOVİC’İN TAKTİK ŞİFRELERİ
Avustralya’da adeta kendini aşarak oynayan Djokovic, maçın başından itibaren oyun planına sadık kaldı, hiç sinirlenmedi. Melbourne’da attığı yüzü aşkın ace servisi aynı başarıyla kullanmaya devam etti. Geri oyununu hem çok uzun oynadı hem de kesme backhandlerle ve kısa toplarla kendi oyununa sürekli farklılıklar getirdi. Fileye çıktığı 18 seferin 16’sında puanı kazandı ve uzun süren rallilerin çoğundan da galip çıkmayı bildi. Geri oyunda toplarını derin oynamayı sürdürerek oyunun kontrolünü hep elinde tuttu, böylece rakibinin ilginç tekniği ve stili ile beklenilmedik noktalara beklenmedik açılarla toplar yağdırmasını maçın genelinde engelledi.
MAÇTAN SONRA DJOKOVİC İMAJI
Sırp raket ilginç bir şekilde dünyadaki bütün başarılarına rağmen kitlelerin sempatisini kazanamıyor. Ya da en azından zirvedeki diğer iki dev isim kadar kazanamıyor. Sürekli olarak kendisiyle bir hesaplaşma içinde olması, dış dünyaya saklayamadığı kızgınlığı ile ufak tefek veya büyük müdahalelere kalkışması, son zamanlarda sakatlığını sürekli öne sürmesi ve “ben zaten bu turnuadan çekileceğim” ayaklarına yatması, yine seyirci ile arasına uçurumlar koyan gerçeklerdi.
İşte bütün bu saydıklarıma rağmen Djokovic maçtan sonra yaptığı konuşmada çok puan topladı. Adeta kendisini Medvedev’in yerine koyarak onun anlayacağı şekilde ruhunu okşadı, ona iltifatlar yağdırdı ve kendisini iyi hissetmesini sağladı. Kimileri kalkıp şimdi buna bir psikolojik taktik ve iyileştirme çabası dese bile, çok etkili olduğunu saklamayacağım ve iyi ki böyle yaptı! Bu arada Medvedev’in özellikle geçmişlerinden anlattığı anekdot çok tatlıydı: “Monako’da antrenman için Novak’ın birine ihtiyacı olduğunu söylediler, ben o anda dünyada 500 veya 600’üncüydüm, gittim. Bana tek söz söylemeden oynayıp ayrılacağını sanıyordum. Halbuki çok yakın davrandı, arkadaşım gibi konuştu, birçok soru sordu ve çok şaşırdım.” Sonra da iki tenisçi kupa merasiminde aralarında şakalaştılar; Novak, “Beni daha sık aramalısın, artık aramıyorsun” diyerek herkesi güldürdü.
Melbourne Park’tan ayrılırken mağlubiyetin analizini yaparak kendi çözülmesinin şifrelerini arayan Medvedev ilk kelimeleri sarf etmişti bile: “Bir dahaki sefere saha içinde de dışında da bazı şeyleri farklı yapacağım, tam ne yapacağım bilmiyorum ama her şeyi farklı deneyeceğim.”
Evet şimdi seride üç ay sonra Paris var ve ne mutlu bizlere ki gösteri devam edecek, yeni anekdotlar, yeni hatalar, yeni şaşırtıcı maçlar ve isimler öne çıkacak…